8. Hukuk Dairesi 2012/6003 E. , 2012/9242 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mera sınırlandırmasının iptali ve tescil
.... ile Hazine ve ... aralarındaki mera sınırlandırmasının iptali ve tescil davasının kabulüne dair Gemerek Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 17.06.2011 gün ve 41/202 sayılı hükmün Yargıtay"a incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde, vekiledeni tarafından Yeniçubuk Belediye Meclisinin kararına dayanılarak Belediye encümenin 11.05.1995 tarih ve 22 sayılı kararı ile 163 ada 117 sayılı mera parseli içerisinde yer alan ve dilekçede sınırları açıklanan taşınmaz bölümünü belediyeden satın aldığını, belediyece yapılan özel parselasyonda 1 ada 9 sayılı parsel numarası ile adlandırıldığını, vekiledeninin zilyet ve tasarrufunda bulunan bir yer olduğunu mera ile ilgisinin bulunmadığını açıklayarak 163 ada 117 sayılı parselin (özel parselasyon 1 ada 9 parsel) 600 m2"lik yer bakımından sınırlandırılmasının iptali ile vekiledeni adına bu miktarın tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi, 03.12.2010 tarihli yargılama oturumunda keşif günü verilmesini istemiş, temyiz dilekçesi ile ek dilekçesinde ise, dava konusu taşınmazın mera olduğunu, Belediyece imar planı ile başka bir amaca tahsis edilmiş ise de, orta malı mera olmaktan çıkarma olanağının bulunmadığını ve hükmün bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili, aynı tarihli yargılama oturumunda keşif günü verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosyada mevcut 11.01.1994 tarihli 22 sayılı Yeniçubuk Belediye Encümeni kararında 1 ada 9 parsel 600 m2 olarak belirtilen teknik bilirkişilerin rapor ve krokisinde kırmızıya taralı 3, 4, 5 ve 6 sınır numaraları ile sınırlandırılan 600 m2"lik yerin arsa vasfı ile 163 ada 117 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilerek yeni bir parsel numarası verilmek suretiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik ve satın alma hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca açılan mera sınırlandırılmasının iptaline ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle mera sınırlandırılmasının iptali ile davacı adına 600 m2’lik yerin tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu 163 ada 117 sayılı parsel 1998 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında belgesizden, mera niteliğiyle 451 hektar 4370 m2 (4514370 m2) yüzölçümlü büyük bir alan olarak sınırlandırıldığı, kadastro tutanağının hükmen 13.03.2003 tarihinde kesinleştiği, dosya arasındaki karar örneğinden anlaşılmıştır. Davacı sadece Belediye Encümen Kararına dayanmış herhangi bir tapu kaydına da dayanmamıştır. Dosya arasında bulunan Gemerek İlçesi, Yeniçubuk Belediye Başkanlığının 12.02.2009 tarih ve 153 sayılı yazıları ekinde gönderilen belgeler ile 11.01.1995 tarih, 22 sayılı Belediye Encümen Kararı üzerinde yapılan incelemede davacının, belediyeden taşınmaz satın aldığına ilişkin herhangi bir açıklamaya ve davacının ismine rastlanılmadığı, söz konusu kararda Bahattin Asılsoy’un isminin geçtiği, Belediye’nin yazısında ise, ... adına satış kararının bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır. 27.05.2011 tarihinde yapılan keşifte ise, yerel bilirkişi Ahmet Şahin beyanında, davacının taşınmazı ya Belediye’den ya da Belediye’den satın alan kişiden satın aldığını bildirmiştir. Bu durum karşısında davacının taşınmaz üzerindeki zilyetliğinin başlangıç tarihi anlaşılamadığı gibi herhangi bir satın alması da söz konusu değildir. Kadastro tutanağının edinme sebebine göre ise, taşınmazın kadim meradan olması nedeniyle sınırlandırıldığı belirtilmiştir. Teknik bilirkişinin raporunda belirtilen ve kabulüne karar verilen taşınmaz bölümü orijinal pafta ile hükme esas alınan krokiye göre 163 ada 177 sayılı mera parselinin ortasında kaldığı ve özel mülkiyete konu yapılması halinde meranın bütünlüğünün bozulmasına yol açacağı sabittir.
Bundan ayrı, kadim meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğinin süresi neye ulaşırsa ulaşsın taşınmaz edinilmesi bakımından zilyede herhangi bir hak bahşetmez ve hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Dört tarafı mera ile çevrili bir yerin kadim meradan açılmak suretiyle elde edildiğinin kabulü gerekir. Öncesi kadim mera olan bir yerin belediye veya herhangi bir kuruluş ya da kişi tarafından yapacağı her türlü satışlarda hiçbir şekilde geçerli hukuki bir sonuç doğurmamaktadır. Kadim meraya ilişkin bu tür satışlar bakımından kişinin iyi veya kötü niyetli bulunması da sonuca etkili görülmemektedir. Somut olayda güven ilkesine dayanılması da mümkün değildir.
Öte yandan, kural olarak ve kabule göre kamu tüzel kişileri arasında köy tüzel kişilikleri hariç diğer kamu tüzel kişilerinin hiçbirinin kazanmayı sağlayan zilyetlik ile taşınmaz edinmeleri olanaklı bulunmamaktadır. Öteden beri sapma göstermeyen Daire ve Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. Bu nedenle davacının TMK.nun 996. maddesi gereğince satıcısının eklemeli zilyetliğine dayanması da olanaksızdır. Kaldı ki davacının sadece hayvan gübresi dökmek suretiyle taşınmazdan yararlandığı keşif tutanağı kapsamından anlaşılmıştır.
Saptanan bu somut olgular karşısında dört tarafı mera ile çevrili bulunan ve kadim meradan açılmak suretiyle elde edilen taşınmaz hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ile ve Yargıtay uygulamasıyla örtüşmeyen bir gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK.nun 440/III-1, 2, 3 ve 4. bentleri gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı bulunduğuna, 15.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.