8. Hukuk Dairesi 2012/1371 E. , 2012/9226 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı payı alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair ... Aile Mahkemesinden verilen 13.04.2010 gün ve 981/346 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekil edeninin evlilik birliği içerisinde edinilen 1665 ada 1 parselde kayıtlı 18 nolu bağımsız bölüm ile 20 YR 761 plakalı araca vekil edeninin katkısı sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 30.000 TL"nin tasfiyenin sona ermesinden itibaren faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın bir yıllık zamanaşımı süresinin geçirilmesinden sonra açıldığını, kaldı ki evlenmeden evvel çalışmaya başladığını ve gelirlerini tasarruf ettiğini, evlilik süresi boyunca da çalışmaya devam ettiğini, çalışması karşılığı elde ettiği kazancının davacının kazancından her zaman daha fazla olduğunu, davacının gelirini kendi özel harcamalarına ayırdığını edinilen mallara davacının katkısının bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, TMK.nun 178. maddesi uyarınca boşanma davasının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 12.09.1995 tarihinde evlenmiş, 20.06.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 30.07.2008 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. (TMK.nun 225/2). TMK nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Dosya arasında yer alan tapu kaydına göre uyuşmazlık konusu 1665 ada 1 parselde kayıtlı 18 nolu bağımsız bölüm 24.09.1998 tarihinde ferdileşme, 20 YR 761 plakalı Polo marka araç ise 08.12.1999 tarihinde satın alınmak suretiyle davalı eş adına satın alınmıştır.
Taraflar arasında başka bir mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, evlenme tarihinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar TMK.nun 202 maddesine göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimine tabidirler. Davacı tarafından katkının yapıldığı ve taşınmaz ile aracın satın alındığı tarih itibariyle eşler arasında 743 sayılı TKM.nin 170 maddesi uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesine göre boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle son bulmuştur. Dava konusu taşınmazın ve aracın edinildiği tarihe göre eşler arasında 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejimi geçerli olduğundan uyuşmazlık Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulmalıdır. Bu durumda 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.nun 178.maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenleme eldeki davaya uygulanamaz. Bu madde; 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden sonra yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiş mallara katılma alacağına ilişkin olarak açılan davalar hakkında uygulanır.
743 sayılı TKM"de; mal ayrılığı rejimi döneminde edinilen mallar için açılan katkı payı alacağı davalarında uygulanacak bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Ne var ki; aynı kanunun 5. maddesinde; “Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır” denilmektedir. Borçlar Kanununun 125. maddesinde ise, “Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde her dava on senelik zamanaşımına tabidir” hükmüne yer verilmiştir.
O halde somut olayda, 743 sayılı TKM.nin genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi yoluyla Borçlar Kanununun 125. maddesinin uygulanması gerekmektedir. Anılan maddede yer alan “her dava” “bütün alacaklar” anlamında kullanılmıştır. Öte yandan Borçlar Kanununun 132/3. bendi uyarınca “nikah (evlilik) devam ettiği sürece eşler arasında zamanaşımı işlemediğinden” zamanaşımının başlangıcı; boşanma kararının kesinleştiği tarih (30.07.2008) olarak kabul edilmelidir. Bu tarihten davanın açıldığı tarihe kadar Borçlar Kanununun 125.maddesinde açıklanan 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmemiştir. Öyle ise mahkemece, iddia ve savunma çerçevesinde tüm taraf delillerinin toplanması ve uyuşmazlığın esası bakımından karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmazın edinildiği tarih itibariyle uyuşmazlığın 01.01.2002 tarihinden önceye ilişkin olduğu gözden kaçırılarak yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine aykırı bulunan hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK.nun 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunabileceğine ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 15.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.