13. Hukuk Dairesi 2012/27023 E. , 2013/6504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, davacı ..."nın hamileliği boyunca davalı doktorun kontrolünde bulunduğunu, 28.6.2007 tarihinde gelmesini istemesi üzerine davalının çalıştığı ... devlet Hastanesine gittiğini, orada sancı odasına alındığını, doğum başlangıcının görülmediği gerekçesi ile NTS sinin çekildiğini, çocuğun kordon dolanması nedeniyle öldüğünün belirlendiğini, yinede normal doğum yerine sezeryan ile doğumun yaptırıldığını, kendisi le ilgilenilmediğini yaşanan olaylar nedeniyle psikolojilerinin bozulduğunu ileri sürerek 25.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş;hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacılar, davacılardan anne ..."ın davalı tarafından zamanında doğuma alınmaması nedeni ile bebeğin anne karnında öldüğü gibi daha sonrada gerekli müdahalelerin usulüne uygun yapılmayıp yeterince ilgilenilmediğinden bahisle manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır (BK m. 386-390). Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil, işçi gibi özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (BK m. 321/1). O nedenle davacının tedavisini üstlenen hastane ve doktorların meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafif de olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Az yukarıda açıklandığı üzere, doktor tedavi nedeniyle yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. Keza en hafif kusurundan dahi hukuken sorumluluk altındadır. Bu nedenle de bilirkişi raporu önem kazanmakta olup, rapor taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmalıdır. Bilirkişi; doktorun seçilen tedavi yöntemi ve tedavi aşamalarında gerekli titizliği gösterip göstermediğini uygulanacak tedavi yöntemi ve aşamalarda gerekli titizliği gösterip göstermediğini, uygulanması gereken tedavinin ne olması gerektiğini, doktor tarafından uygulanan tedavinin ne olduğunu, ayrıntılı ve gerekçeli açıklamalı ve sonuca ulaşmalıdır. Bu bağlamda salt yapılan işlemin ne olduğunu açıklamak yeterli kabul edilemez. Kaldı ki, bilirkişi tarafların itirazlarını da mutlaka karşılamalı ve aydınlatıcı olmalıdır. Hakim’in de bilirkişinin somut olayda görüşünün dosya kapsamına uygun olup olmadığını da denetlemesi gerekmektedir. (TMK.nun md. 4, HUMK.nun md. 240) Dairemizin kararlılık kazanmış uygulamaları ve içtihatları da bu yöndedir.
Somut olayda ise; Davacı ...’nın davalı doktor tarafından hamileliği boyunca takibinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporunda NTS"ler mevcut olmadığından eldeki verilere göre hekim hatası olup olmadığı yönünde görüş belirtilemeyeceği belirtilmiştir. ... Devlet Hastahanesi kapatıldığından NTS"lere ulaşılamadığı yine davalı doktorun muayenehanesini kapattığından hasta le ilgili belgelerin temin edilemediği anlaşılmaktadır.... Devlet Hastahanesinin Kapatıldığından bu hastanedeki belgelerin nereye devir edildiği belirlenerek, belgeerin gönderildikleri yerden davacıya ait NTS"lerin temin edilerek, Üniversitelerin ilgili ana bilim dallarından seçilecek, konularında uzman bilirkişilerden oluşmuş bir kurul aracılığı ile, davalının hukuki konum ve sorumlulukları, saklaması gereken evraklarıda dosyaya sunmadığıda dikkate alınarak, dosyada mevcut delillerle birlikte bir bütün olarak değerlendirilip, yapılması gerekenle yapılan müdahale ve tedavinin ne olduğu, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda doktor kusur izafe edilip edilmeyeceğini gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak ve böylece hasıl olacak sonuca uygun karar vermektir. Mahkemece değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davacı tarafından temyiz olunan mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18.40 TL temyiz harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.3.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.