8. Hukuk Dairesi 2012/2458 E. , 2012/9198 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve müşterekleri ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Hafik (Kapatılan) Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 07.12.2011 gün ve 89/161 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava konusu 114 ada 55 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 6500-7000 m2" lik bölümünün vekil edenlerinin murisi Hüseyin Özcan’dan kaldığını ileri sürerek ifrazen iptali ile tüm mirasçılar adına miras payları oranında tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmaz bölümünün Hüseyin Özcan’ın ölümü ile mirasçılarına kaldığını, elbirliği hükmüne tabi olduğu, tüm mirasçıların birlikte dava açmalarının gerektiği gerekçesiyle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Hüküm, süresinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
8851,45 m2 yüzölçüme sahip, tarla niteliğindeki dava konusu 114 ada 55 parsel, 04.08.2006 tarihinde kadastro yolu ile davalı adına tespit ve tescil edilmiştir. Dosya arasında bulunan nüfus aile kayıt tablosuna göre; davalı ile 05.10.1975 tarihinde vefat eden muris Hüseyin Özcan arasında miras ilişkisi bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, eldeki dava, mirasçılar arasında görülen bir dava değildir. Davacılar, tapu kaydının kısmen iptaliyle Hüseyin Özcan’ın tüm mirasçıları adına tescilini istemekle, tereke adına dava açmışlardır.
Murisin ölüm tarihi itibarıyla mirasçılar arasında elbirliği mülkiyet ilişkisi olup, davacılardan başka mirasçılar da mevcuttur. TMK.nun 701.maddesine göre; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir”. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup, terekenin tamamını kapsar. Aynı Kanunun 702. maddesinde, topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Dava açıp yürütmekte tasarrufi bir işlemdir. Dava, tapu iptali ve tescil davası niteliğinde olduğundan TMK.nun 640. maddesindeki koruma kapsamında da değildir. Bu nedenle, taraf teşkilinin sağlanması bakımından dava koşulunun yerine getirilmesi gerekir. Bir kısım mirasçıların miras ortaklığı adına tek başına açmış olduğu davanın yürütülmesi ve sonuçlandırılması için dışarıda kalan mirasçıların açılmış bulunan davaya katılmaları sağlanmalı veya yöntemine uygun biçimde olurları alınmalı ya da TMK.nun 640. maddesi uyarınca miras ortaklığına temsilci tayini suretiyle dava yürütülmelidir. Dava koşulunun yerine getirilmesini temin için ilgili tarafa süre ve imkan verilmelidir.
Mahkemece, taraf teşkiline ilişkin bu eksikliğin yerine getirilmesi için davacılar vekiline süre ve imkan verilmesine rağmen, Hafik Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görülmekte olan terekeye temsilci atanmasına ilişkin 2008/3 Esas sayılı dava ile aynı mahkemenin 2008/4 Esas sayılı dosyasında görülmekte olan nüfus düzeltim davalarının sonucu beklenmeden yazılı gerekçeyle karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Diğer yandan, esas numaraları az yukarıda belirtilen dava dosyalarının beklenmelerinden 07.12.2011 tarihli yargılama oturumunda herhangi bir gerekçe gösterilmeden vazgeçilmiştir. T.C Anayasasının 141/3. maddesi hükmüne göre, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılmalıdır. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile karar arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde kararın dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, başka bir anlatımla kendini denetler. Üst mahkeme de, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde kararı daha iyi anlayabilirler. Bir karar, ne kadar doğru olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları tatmin etmez(Kuru, Baki/ Arslan, Ramazan/ Yılmaz, Ejder; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı 6100 sayılı HMK’na Göre Yeniden Yazılmış, 22 Baskı, Ankara 2011, s.472). Gerekçesiz karar, mahkemelerle, yargıya olan güveni sarstığı gibi, taraflar arasındaki uyuşmazlığı çözüme kavuşturacak nitelikte olmaz.
Tüm bu açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK. nun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine 15.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.