Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/21667
Karar No: 2013/6496
Karar Tarihi: 14.3.2013

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/21667 Esas 2013/6496 Karar Sayılı İlamı

13. Hukuk Dairesi         2012/21667 E.  ,  2013/6496 K.

    "İçtihat Metni"

    ... vekili avukat ... İnş. Taah. Ve san. Ltd şti vekili avukat ... aralarındaki dava hakkında ... 2. Tüketici Mahkemesinden verilen 16.12.2011 tarih ve 612-1162 sayılı hükmün Dairenin 28.5.2012 tarih ve 7605-13804 sayılı ilamıyla düzeltilerek onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı avukatınca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşuldu.

    KARAR

    Davacı, davalı şirketle imzalanan 30.04.2005 tarihli konut satış sözleşmesi ile 3 nolu bağımsız bölümü satın aldığını, sitenin sosyal yaşam alanları ile birlikte bir konsept olarak teslim edilmesi koşulu ile ve bu durum satış sözleşmesinde belirtildiği için dava konusu taşınmazı satın aldığını, sosyal tesisler ve çevre düzenlemesinin taahhüt edilen tarihin üzerinden 28 ay geçmiş olmasına rağmen bu gün itibariyle bile tamamlanamadığını, sözleşmenin feshi için davalıya ihtarname gönderildiğini ileri sürerek sözleşmenin feshine, yapılan ödemelere ödeme tarihlerinden itibaren aylık %6 faiz uygulanarak bulunan 570.932,00 TL" nin fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak 10.000,00 TL" nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı, taraflar arasındaki sözleşmenin adi yazılı şekilde olduğunu, taşınmazın mülkiyetinin devrini öngören sözleşmelerin geçerliliğinin resmi şekilde yapılmasına bağlı olduğundan, sözleşmenin fer"i niteliğindeki cezai şartların da geçerli olmayacağını, davacının sözleşmeye konu taşınmazı teslim alırken ya da sonrasında ihtirazi kayıt ileri sürmediğini ve ihtarda da bulunmadığını taraflar arasındaki sözleşmenin konusunun konut, sosyal tesis ve devre düzenlemesi olduğunu, müvekkilinin taşınmazı tamamlayıp teslim ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkemece, dairemizin bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucu, davanın kabulü ile 580.091,57 TL den 10.000TL sinin ilk dava tarihi olan 25/08/2008, bakiye 570.091,57 TL nin de ıslah tarihi olan 29/11/2011 tarihinden itibaren sözleşmede
    kararlaştırılan yıllık %72 temerrüt faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyizi üzerine Daire"mizce düzelterek onanmış ve bu kez davalı karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
    1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
    2 -Mahkemece, taleple bağlı kalınarak , hükmedilen alacağa dava ve ıslah tarihinden tarihinden itibaren yıllık % 72 oranında temerrüt faizi işletilerek dava kabul edilmiştir.
    Temerrüt (gecikme) faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı süresince varlığını sürdüren, alacaklının zararın varlığını ve miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödediği ve miktarı yasalarla belirlenmiş asgari, maktu bir tazminattır (Bkz. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.6.1997 gün ve 1997/11-278 - 529 sayılı ilamı).
    Para borçları açısından borçlu temerrüdüne bağlanan sonuçlardan birisi, temerrüt faizi ödeme yükümlülüğüdür. Temerrüt faizi borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olması itibariyle, zamanında ifa etmeme olgusuyla doğrudan bir bağlantı içindedir.
    Ne var ki, uyuşmazlığın Dairemiz incelemesine geldiği aşamada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 2. maddesinde , " Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanır " denildikten sonra, görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlığını taşıyan 7. maddesinde aynen “ Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.” düzenlemesi getirilmiştir.
    6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 88. maddesindeki “Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.
    Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz ” hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; “Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; uyuşmazlığın çözümü bakımından karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6098 sayılı TBK 88 ve 120. maddelerinin ve 6101 sayılı yürürlük Kanununun somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının irdelenip değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü, kural olarak yasaların geriye yürütülmemesini gerekli kılar. “Yasaların geriye yürümezliği ilkesi” uyarınca yasalar, kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir.
    Öte yandan, hukuk devletinin hukuk güvenliği ilkesi belirliliği de gerektirir. Belirlilik ilkesi, yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını, yasa kuralının, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar.
    Kural olarak kanunlar yürürlüğe girdikleri andan itibaren ortaya çıkan olay ve hukukî ilişkilere uygulanırlar. Dolayısıyla geçmişe yürümezler. Yürürlükten kalkan kanunlar ise artık etkilerini kaybederler ve yeni ortaya çıkan olaylara ve hukukî ilişkilere uygulanmazlar. Bununla beraber, çeşitli sebeplerle bazen yeni kanunun daha önce ortaya çıkmış olaylara ve hukukî ilişkilere uygulanması söz konusu olabilir.
    Genellikle kamu yararının, kamu düzeninin, genel ahlakın, zayıfların, kişiliğin korunmasına hizmet eden ve bir hukuki işlemin şekline ilişkin getirilen hükümler, emredici hukuk kuralı özelliği taşır. Emredici kurallar aksi taraflarca kararlaştırılamayan ve uyulması zorunlu olan kurallardır. Bu kuralların uygulanmaması konusunda yapılan sözleşmeler hüküm ifade etmediği gibi, emredici kuralın uygulanmasına da engel teşkil etmez. Bir hükmün emredici nitelik taşıyıp taşımadığı genel olarak kuralın ifade ve yazılışından anlaşılırsa da bazı durumlarda değişiklik gösterebilir. Bu yüzden ilk olarak maddenin yazılış ve ifade tarzına bakılmalı, maddenin düzenleniş amacı da değerlendirilerek kuralın emredici nitelik taşıyıp taşımadığı tespit edilmelidir.
    Yukarıda yapılan tüm açıklamalar değerlendirildiğinde, TBK"nun 88 ve 120. Maddelerinin emredici nitelik taşıdığı ve taraflar ileri sürmese de re"sen gözetileceğinin kabulü gerekir. O halde faize ilişkin TBK"nun 88 ve 120. maddelerinin uygulama şeklinin irdelenmesi gerekmektedir.
    Buna göre, TBK 88. maddesinden de açıkça anlaşıldığı gibi; faiz (anapara faizi) ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecektir.
    Yürürlükte olan mevzuat hükümleri hiç şüphesiz şu anda da yürürlükte olan 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun"dur. Burada "yedek hukuk kuralı" veya "ikâme faiz" de denilebilecek olan kanunî (yasal) faiz devreye girmektedir (3095 sayılı Kanun m.l) .
    Faiz (anapara faizi) ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmışa buna itibar edilecektir. Burada bir sınır getirilmiştir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen (yani 3095 sayılı yasaya göre belirlenen) yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz (TBK. m.88/f.2 atfıyla 3095 sayılı yasa m.l ile belirlenen faizin %50 arttırımlı hali, yani %9 + 4,5 = %13,5 oranını aşamaz. ). Burada emredici hukuk kuralı devreye girmektedir (TBK m.88/f.2).
    TBK.nda " temerrüt faizi" başlıklı düzenlemede de (m 120) şu şekilde bir çözüme gidilmiştir:
    Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir (TBK m.l20/f.l atfıyla 3095 sayılı Yasa m.2).
    Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmışsa, bu oran (sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı), birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. (TBK m. 120/f.2 atfıyla 3095 sayılı yasa m.2- âdi işlerde %9 + yüzde yüz fazlası yani %9 =18"i; ticari işlerde avans faizinin yüzde yüz fazlasını yani avans faizinin iki katını, ( 1.1.2011 tarihinden 31.12.2012 tarihine kadar avans faizi %15 olduğundan iki katı olan %30"u aşamayacaktır )
    Hal böyle olunca; mahkemece, hükmedilecek alacağa temerrüt tarihinden itibaren yıllık % 18 temerüt faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yıllık % 72 faizi uygulanmak suretiyle tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ancak, mahkeme kararının bu şekilde bozulması gerekirken, yanılma sonucu yazılı şekilde düzelterek onandığı, bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davalının karar düzeltme isteğinin kabulü ile, Dairemizin düzelterek onama kararının onamaya ilişkin kısmının kısmen kaldırılmasına, mahkeme kararının Dairemiz 28.5.2012 tarih ve 2012/7605-13804 sayılı ilamının 2.bendinde belirtilen bozma nedenine ilaveten yukarıda belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
    SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenlerle, davalının diğer karar düzeltme itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle, Dairemizin 28.5.2012 gün 2012/7605-13804 sayılı düzelterek onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının yukarıda açıklanan şekilde davalı yararına BOZULMASINA, 14.3.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi