Esas No: 2021/10570
Karar No: 2022/3306
Karar Tarihi: 24.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10570 Esas 2022/3306 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/10570 E. , 2022/3306 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 03/10/2020 tarih, 2020/İHK-18668 sayılı itirazın reddine dair kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 03/07/2019 tarihinde müvekkilinin yanından geçen araç sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek tek taraflı kaza yaptığını ve aracının hasara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 82.419,00 TL hasar bedelinin sigortaya ihbar tarihinden faizi ile davalıdan tahsili isteminde bulunmuş, talebini 07/02/2020 tarihli dilekçesi ile 98.764,00 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili; davacının araç kullandığı esnada alkollü olması sebebiyle hasar bedelinin teminat dışı kaldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulü ile 97.500,00 TL hasar tazminatının 30/07/2019 tarihinden avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazı reddilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar sebebiyle kasko sigortasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
2918 Sayılı KTK'nın madde 48 – (Değişik : 24/5/2013 - 6487/19 md.)'de; uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasak olduğu belirtilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmelikği'nin "Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97/1 maddesinde; alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan "b-2" bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullanığı tesbit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0,50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Öte yandan, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.5.5 maddesinde; ayrıca Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5. maddesinde, taşıtın Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların, kasko poliçe teminatı dışında olduğu belirtilmiştir.
Bununla birlikte, Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5 maddesinin dayanağını teşkil eden KTK'nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine
olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmelik'inin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0,50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir. O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK hükümleri gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda; olay günü davacının hastaneden alınan kan raporunda 0,43 promil alkollü olduğu, 17/02/2020 tarihli bilirkişi raporunda kanın alındığı saat ve kazanın gerçekleştiği saat dikkate alınarak 0,53 promil alkolle aracı kullandığı ve bu miktarın kazanın oluşumunda münhasıran etkili olduğu; 29/02/2020 tarihli nöroloji uzmanı bilirkişi raporunda ise davacının hasta kayıt evraklarının e-nabızdan incelendiğinde bir süredir vücudunda bakteriyel enfeksiyon geçirmesi sebebiyle ilaç tedavisinin yapıldığı nazara alınarak kazanın alkol sebebiyle gerçekleşmediğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
Şu halde; İHH tarafından alınan bilirkişi raporlarının birbiri ile çeliştiği dikkate alınarak iki nöroloji uzmanı ve bir enfeksiyon uzmanı bilirkişi tarafından çelişkileri giderecek şekilde hazırlanacak rapor ile kazanın oluşumunda münhasıran alkolün etkisi olup olmadığının ve teminat kapsamı da değerlendirilmek suretiyle sonuca ulaşılması gerekmektedir. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 24/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.