Esas No: 2017/2432
Karar No: 2021/369
Karar Tarihi: 30.03.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2432 Esas 2021/369 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 2003 yılında vefat eden eşinden ölüm aylığı aldığını, babası İsmail Hakkı Paslı’nın ise 1989 yılında vefat ettiğini, babasından da ölüm aylığı bağlanması için yaptığı başvurunun Kurumca reddedildiğini ileri sürerek, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (506 sayılı Kanun) kapsamında emekli olan babasından ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... Başkanlığı (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; 506 sayılı Kanun’un 68. maddesi gereği daha yüksek olan aylığın bağlandığını, Kurum işleminde hata bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 04.11.2014 tarihli ve 2014/193 E., 2014/725 K. sayılı kararı ile; 506 sayılı Kanun’un 68/VI. maddesi gereği babasından ölüm aylığı alan kız çocuğunun evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanması hâlinde bu aylıklardan fazla olanının ödeneceği, öte yandan 506 sayılı Kanun’a 02.07.2005 tarihli ve 5386 sayılı Yasayla eklenen geçici 91. maddenin kız çocuklarına 06.08.2003 tarihinden önce bağlanan gelir ve aylıkların kendi çalışmaları dışında sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaları hâlinde kesilmeyeceği yönünde olduğu, 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 91. maddenin 506 sayılı Kanun’un 68. maddesini yürürlükten kaldırmadığı, 06.08.2003 tarihinden önce de yasal engel nedeniyle kız çocuklarına her iki aylığın bağlanmasının mümkün olmadığı, geçici 91. maddede sözü edilen gelir ve aylıkların daha önce yasal engel bulunmaması nedeniyle iki ayrı sosyal güvenlik yasası kapsamında bağlanan aylıklar olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 16.04.2015 tarihli ve 2014/27919 E., 2015/7310 K. sayılı kararı ile; “..Dava, 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince hak sahibi sıfatıyla eş ve baba üzerinden çift ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
2003 yılında yaşamını yitiren sigortalı eşi üzerinden 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince ölüm aylığı almakta olan hak sahibi konumundaki davacının 01.06.2012 tarihinde davalı Kuruma başvurarak, söz konusu Kanuna tabi iken 1989 yılında hayatını kaybeden sigortalı babası üzerinden de hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı tahsis isteminde bulunduğu, anılan talebin reddi üzerine işbu davanın açıldığı belirgindir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 68. maddesinin (I) numaralı bendinde Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almayan erkek çocuklarla yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan ve Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiş, bentteki “erkek” sözcüğü 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 35. maddesiyle çıkartılmıştır. (VI) numaralı bentte ise sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıkların Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başladıkları veya evlendikleri takdirde kesileceği açıklanmış, 06.08.2003 günü yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 35. maddesiyle bende “buralardan gelir veya aylık almaya” ibareleri eklenerek Sosyal Sigortadan, Emekli Sandıklarından aylık veya gelir almaya başlama olgusu, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan aylığın kesilme nedeni olarak benimsenmiştir. Belirtilmelidir ki bentlerde yazılı “Sosyal Sigorta” sözcüğü Bağ - Kur Genel Müdürlüğü’nü de içine alacak şekilde anlaşılmalıdır.
Diğer taraftan, hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar yönünden kanun koyucu tarafından 506 sayılı Kanuna, 09.07.2005 günü yürürlüğe giren 5386 sayılı Kanunun 2. maddesiyle geçici 91. madde eklenerek farklı bir düzenleme yapılmıştır. Maddenin ilk fıkrasında, 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıkların; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları hariç olmak üzere geri alınmayacağı, 2. fıkrasında, bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıklarının, kesme veya durdurma tarihi itibarıyla istek koşulu aranmaksızın yeniden başlatılacağı öngörülmüş, 6. fıkrasında, 1. ve 2. fıkra gereğince, aylık veya gelirleri ödenmeye devam olunacak kız çocuklarının aylık veya gelirlerinin ödenmesine devam olunması için sahip olmaları gereken koşulları, ilk kez veya yeniden 06.08.2003 tarihinden sonra haiz olan kız çocuklarının da aynı esas ve usûllerle aylık veya gelir hakkından yararlandırılacakları açıklanmış, 5724 sayılı Kanunun 28. maddesiyle değişik 7. fıkrasında da anılan 6. fıkra hükmünün 01.10.2008 tarihine kadar uygulanacağı belirtilmiştir.
Buna göre hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir veya aylıkların kesilme nedenleri; evlenme, sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışma, kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık alma durumları ile sınırlandırılmış olmakla şu durumda, ölüm sigortasından aylık bağlama koşulları değerlendirilirken temel kural olarak hakkı doğuran ölüm tarihi itibarıyla yürürlükte olan yasal düzenlemenin uygulanması, bununla birlikte, kanun koyucu tarafından daha sonra gerçekleştirilen lehe yasal değişikliklerden de hak sahiplerinin faydalandırılması gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava irdelendiğinde, 506 sayılı Kanunun geçici 91. maddesi karşısında, eşi üzerinden ölüm aylığı almakta olan davacının söz konusu aylığının kendi çalışmalarından kaynaklanmadığı belirgin bulunduğundan hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla babası üzerinden de ölüm aylığına hak kazandığı ve her iki aylığın bağlanması gerektiği açıktır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 gün ve 2012/21-21 Esas - 2012/223 Karar sayılı ilamında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Her ne kadar 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 54. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin (5) numaralı alt bendinde, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından aylık bağlanacağı belirtilerek çift ölüm aylığına olanak tanınmamış ise de anılan düzenleme hakkı doğuran ölüm tarihi itibarıyla yürürlükte olmadığından uygulanamayacağı belirgindir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu istemin reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır..” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Merzifon Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 05.01.2016 tarihli ve 2015/941 E., 2016/1 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 29.08.2003 tarihinde vefat eden eşinden dolayı aldığı ölüm aylığının yanında ayrıca 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı iken 18.06.1989 tarihinde vefat eden babasından dolayı da ölüm aylığı alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Sosyal güvenlik hakkı temel insan haklarından olup, uluslararası hukuk normları ile Anayasa"da güvence altına alınmıştır. Bireyleri toplum içinde iktisadi bakımdan desteklemeyi, muhtaçlığa düşmesini önlemeyi, sosyo-ekonomik ve fizyolojik risklerin sonuçlarına karşı korumayı hedef alan bir haktır (Arıcı,K.: Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.95).
13. Ölüm ise gerçekleşmesi mutlak, ancak ne zaman gerçekleşeceği bilinmeyen tipik bir sosyal güvenlik riskidir (Arıcı, K.: Türk Sosyal Güvenlik Hukuku, Ankara 2015, s.386). Bu risk, hak sahibi konumunda olan dul eş ve yetim çocuk yönünden etkili olacaktır. Sigortalının ölümü ile birlikte sağ kalan hak sahibi aile bireyleri gelir kaybına uğrayacak, bu nedenle sosyal güvenlik yönünden bir korumaya gereksinim duyacaklardır. İşte bu noktada ölüm sigortası ile risk altında olan hak sahiplerinin sosyal güvenlik hakları koruma altına alınmıştır.
14. Ancak sosyal güvenlik hakkının kullanımı kanun ile sınırlanmış ve belirli koşulların varlığına bağlanmıştır. Sigortalının ölümü ile birlikte sosyal güvenlik hakları koruma altına alınan hak sahiplerinin de ölüm sigortasından yararlanabilmeleri için kanun koyucu tarafından belirli sınırlamalar getirilmiştir. İşte 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun (506 sayılı Kanun) 68. maddesinin son fıkrası da bu sınırlamalardan biridir.
15. 506 sayılı Kanun kapsamında hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla, ölüm aylığı bağlanma koşulları ile bağlanmış ölüm aylığını kesme nedenleri, anılan Kanun’un 68. maddesinde düzenlenmiştir.
16. 506 sayılı Kanun’un 02.07.1973 tarihli ve 1753 sayılı Kanun"un 2. maddesi ile yeniden düzenlenen 68. maddesinin I/C-a bendine göre; "yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan, buralardan gelir veya aylık almayan" kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilecektir. Aynı maddenin (VI) numaralı bendi hükmüne göre de; kız çocuklarına bağlanan ölüm aylıkları Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya başladıkları ya da evlendikleri tarihi takip eden devre başından itibaren kesilecektir. Ayrıca (VI) numaralı bendin son cümlesinde; "... evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir..." düzenlemesine yer verilmiştir.
17. 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanun’un 35. maddesi ile 506 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (VI) numaralı bendindeki "çalışmaya" kelimesinden sonra gelmek üzere "buralardan gelir veya aylık almaya" ibaresi eklenmiştir.
18. Öte yandan 4958 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile 506 sayılı Kanun’a eklenen Ek 47. maddesinde "kız çocuklarının sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaya başlamaları veya bu ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaya başlamaları" hâlinde bağlanmış gelir ve aylıkların kesileceği hükme bağlanmıştır.
19. Söz konusu yasal düzenlemeler bütün hâlinde değerlendirildiğinde, 506 sayılı Kanun’un 68. maddesinin son fıkrasında sosyal güvenlik hakkına bir sınırlama getirilerek vefat eden eş ile vefat eden babadan dolayı hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı almaya hak kazananlara, bu aylıklardan fazla olanının ödeneceği hüküm altına alınmıştır.
20. Hemen belirtmelidir ki, 506 sayılı Kanun’un 68. maddesinin ilk düzenlemelerinde erkek ve kız çocuklarına ölüm aylığı bağlama şartları bakımından farklılık oluşturulmuştur. Şöyle ki, erkek çocuklarına aylık bağlanabilmesi için Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama şartı arandığı hâlde, kız çocukları için Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi gelir veya aylık almama şartı aranmıştır. Yani erkek çocukları, kendi çalışmaları nedeniyle Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi gelir veya aylık alırlarsa aylıkları kesilirken, kız çocukları kendi çalışmaları yanında hak sahibi olarak da gelir veya aylık alırlarsa aylıkları kesilecektir. Kanunun bu şekilde düzenlenmesi ölüm aylığı bağlanan kız çocuklarının aleyhine yorumlara sebep olurken ve Kurumun 1753 sayılı Kanun sonrası ortaya çıkan farklı uygulamaları nedeniyle 506 sayılı Kanun’a 5386 sayılı Kanun ile 02.07.2005 tarihinde geçici 91. madde eklenmiştir.
21. Geçici 91. maddeye göre 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar; bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları hâlleri hariç olmak üzere geri alınmaz. Maddenin altıncı ve yedinci fıkraları ile de birinci fıkraya göre aylığın kesilmesi önlenenlerin, 01.10.2008 tarihine kadar aylık almaya devam edecekleri düzenlenmiştir.
22. İlgili maddenin gerekçesinde “506 sayılı Kanunun 23 ve 68" inci maddelerinde 21.06.1973 tarihli 1753 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle getirilen ölüm geliri veya aylığı bağlama şartları içerisinde yer alan "buralardan gelir veya aylık almayan" ibaresi, başlangıçta kız çocuklarının hem kendi çalışmalarından hem de hak sahibi olarak sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık almamaları olarak yorumlanıp uygulanırken, bilahare uygulama değiştirilerek yalnızca kendi çalışmalarından dolayı sosyal güvenlik kurumlarından gelir veya aylık almama olarak yorumlanmış ve uygulanmıştır. 23.12.1981 tarihinden 06.08.2003 tarihine kadar söz konusu ibarenin kız çocuklarının yalnızca kendi çalışmalarından dolayı gelir veya aylık alma olarak yapılan Kurum genel uygulaması dahilinde hak sahibi kız çocuklarına ölüm geliri veya aylığı bağlanmış ve ödenmiştir. Bu gelir ve aylıkların kesilmesinin ve geri alınmasının ortaya çıkaracağı mağduriyetler nazara alınarak belirtilen uygulama dâhilinde bağlanan gelir ve aylıkların kesilmemesi ve geri alınmaması öngörülmüştür.” şeklinde tespit ve değerlendirmelere yer verilmiştir.
23. Madde metninden ve gerekçesinden de anlaşılacağı üzere geçici 91. madde ile 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi olan kız çocuklarının, kendi çalışmaları dışında, hak sahibi olarak gelir veya aylık almaları hâlinde önceden aldıkları ölüm geliri veya aylığın kesilmesini önlemek, 5510 sayılı Kanun’un düzenlemesine kadar gelir/aylık almalarını devam ettirmek ve gelir/aylık kesilmişse istirdadını engellemek ve 506 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile ilgili farklı uygulamaları gidermek amaçlanmıştır.
24. Sonuç olarak, 02.07.1973 tarihinde 1753 sayılı Kanun ile getirilen 506 sayılı Kanun"un 68. maddesinde düzenlenen “evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir” hükmü aynı Kanun’un geçici 91. maddesi ile yürürlükten kalkmamış olup uygulanmaya devam etmiştir. 02.07.1973 tarihinden sonra 506 sayılı Kanun kapsamında hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla hem eşten hem de ana/babadan gelir veya aylığın ikisi bir arada alınamayacak ve hak sahibi aksini talep etmediği sürece bu ölüm aylıklarından fazla olanı ödenecektir. Kaldı ki 5510 sayılı Kanun"un geçici 1. maddesi kapsamında kazanılmış haktan da söz etmek mümkün değildir.
25. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 19.04.2017 tarihli ve 2015/10-841 E., 2017/787 K.; 18.06.2019 tarihli ve 2017/10-2150 E., 2019/678 K. ile 16.12.2020 tarihli ve 2017/21-2400 E., 2020/1039 K. sayılı kararlarında da aynı sonuca varılmıştır.
26. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olayda; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olan eşi Fahri Paslı’nın 29.08.2003 tarihinde vefatı üzerine davacıya ölüm aylığı bağlandığı, 18.06.1989 tarihinde vefat eden babası İsmail Hakkı Paslı’dan da ölüm aylığı tahsisi için yaptığı başvurunun ise Kurumca 19.06.2012 tarihli ve 3/36074 sayılı yazı ile, 506 sayılı Kanun’un 68. maddesinin (VI) numaralı bendi hükmü uyarınca aylık miktarı daha yüksek olan eşinden dolayı ölüm aylığı bağlandığı belirtilerek reddi nedeniyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.
27. Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar ile somut olaya ilişkin maddi ve hukuki olgulara göre; davacının hak sahibi olduğu eşi ve babasının 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olduğu dikkate alındığında 506 sayılı Kanun’un 68. ve geçici 91. maddelerindeki düzenlemeler karşısında her iki aylığa birden hak kazanması mümkün olmadığından direnme kararının yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
28. Ayrıca direnmeye ilişkin gerekçeli kararda “26.02.2014” olan dava tarihinin “04.06.2015” olarak yazılmış olması mahallinde her zaman düzeltilebilecek bir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve işin esasına etkili görülmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
29. O hâlde direnme kararı onanmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 30.03.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.