8. Hukuk Dairesi 2012/3341 E. , 2012/9164 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile Hazine ve Serapgüzeli Köyü Tüzel Kişiliği, ... ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 01.12.2011 gün ve 226/1258 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekilleri, 370 ve 371 parsellerin kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiklerini, söz konusu taşınmazların yaklaşık 20 yıldan uzun bir süreden beri vekil edeni tarafından tasarruf edildiğini açıklayarak her iki parselin tapu kayıtlarının iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazların idari yoldan Hazine adına tapuya bağlandıklarını davacının taşınmaz üzerinde zilyetlik koşullarının gerçekleşmediğini, daha önce boş ve taşlık arazi olduğunu, 370 sayılı parselin de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına tahsis edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 371 sayılı parselle ilgili davanın reddine, 370 sayılı parsele yönelik davanın ise kabulü ile Hazinenin tapu kaydının iptaline, davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin 370 sayılı parselle ilgili kısmı davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile 370 sayılı parselin kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Diyarbakır Kadastro Müdürlüğünün 28.01.2009 tarih 513 sayılı karşılık yazılarında dava konusu parselin 766 sayılı Tapulama Kanununun 2. maddesi gereğince tarıma elverişli olmayan arazi niteliğiyle tapulama harici bırakıldığını bildirmiş, ancak, taşınmazların hangi tarihte tapulama harici bırakıldığını açıklanmamıştır. Taşınmaz, dava dilekçesi ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre taşlık niteliğiyle tespit dışı bırakıldığına göre imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle imar ve ihya koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması zorunludur. Bir yerin imar ve ihya yoluyla edinilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17/son maddesi uyarınca imar planları kapsamına alındığı tarihe kadar imar ve ihyanın tamamlanmış olması gerekir. Aksi halde bu tür yerlerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi mümkün değildir. Taşınmazın niteliği ve kazanma koşulları bakımından bu nedenle duraksama söz konusudur.
... İmar İşleri Daire Başkanlığı, İmar İşleri Müdürlüğünün 07.10.2005 gün 1085-3787 sayılı yazılarına göre dava konusu yerin 1/25000 ölçekli çevre düzeni planında tarımsal niteliği korunması gereken sulama alanı olduğu anlaşılmıştır. Ancak hangi tarihte bu plan kapsamına alındığı yazıda açıklanmamıştır. Bu nedenle teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenerek 370 sayılı parselin hangi tarihte onaylanan 1/25000 ölçekli plan kapsamına alındığının Diyarbakır Belediye Başkanlığı ile Bağlar Belediye Başkanlığından sorulması, 370 sayılı parselin 61272,33 m2 yüzölçümlü bir yer olduğu yani miktar büyüklüğü göz önünde bulundurularak davanın açıldığı 8.4.2008 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1978-1988 yılları arası) iki ayrı tarihte çekilmiş hava fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulması, jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte uygulamasının yapılması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre taşınmazın imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirilip getirilmediği veya hangi durumda bulunduğu konusunun açıklığa kavuşturulması, hava fotoğraflarının uzman bilirkişice stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, uzman bilirkişiden gerekçeli denetime açık rapor istenmesi, 370 sayılı parselin yerinin hava fotoğraflarının çektirilecek fotokopiler üzerinde işaret ettirilerek onaylandıktan sonra denetim için dosya arasına konulması, uzman bir fotoğrafçı aracılığıyla HUMK.nun 290/2. maddesi gereğince 370 sayılı parselin yakın plan ve panoramik fotoğrafları da çektirilerek dosyaya eklenmesi, 370 sayılı parsele komşu 267, 268, 294, 295, 62 ve 63 sayılı parsellere ait kadastro tutanakları ve ekleriyle kadastro sırasında bu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtları bulundukları yerlerden getirtilerek dosyayla birleştirilmesi, komşu parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla keşifte zemine uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların keşifte dinlenmelerinin sağlanması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdiklerinin üzerinde durulması, 3402 sayılı Kadastro Kanununun değişik 14/2. maddesi uyarınca kuru-sulu araştırmasının yapılması, dava konusu 370 sayılı parselin 31.12.2002 tarihinden idari yoldan Hazine adına tapuya kayıt edildiği gözetilerek imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 31.12.2002 tarihine kadar 20 yıllık kazanma süresinin dolup dolmadığının hesaplanması gerekmektedir.
Şayet dava konusu taşınmaz 31.12.2002 tarihinden önce onaylanan 1/25000’lik imar planı kapsamına alınmış ise imar-ihyanın tamamlandığı tarihten imar planının onaylandığı tarihe kadar 20 yılın dolup dolmadığının saptanması, dosya arasında bulunan Milli Emlak Genel Müdürlüğünün Diyarbakır Defterdarlığına gönderdiği 28.06.2007 tarih 38079 sayılı karşılık yazılarında taşınmazın Diyarbakır Gözeli Su Hafzası alanı olarak kullanılmak üzere Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığına tahsis edildiği anlaşıldığına ve bu durumda 370 sayılı parselin kamu emlakına dönüştüğü belirlendiğine göre kazanma koşullarının davacı yararına oluşması halinde zilyetliğin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken, iptal ve tescile karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 12.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.