Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2728
Karar No: 2021/366
Karar Tarihi: 30.03.2021

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2728 Esas 2021/366 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2728 E.  ,  2021/366 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)


    1. Taraflar arasındaki "boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Çivril Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 10.11.2009 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 27.11.1993 tarihinde evlendiklerini, ortak iki çocuklarının bulunduğunu, birbirlerine karşılıklı hakaret ve ithamlarda bulunduklarını, uzun zamandır ayrı yaşadıklarını, bir araya gelinen zamanlarda da davalının müvekkiline küfür ettiğini, toplum içinde küçük düşürdüğünü ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili 21.03.2010 tarihli cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, davacının 1997 yılından beri Fransa’da yaşadığını, bu süre içerisinde bir kez Türkiye’ye babasının vefatı nedeniyle geldiğini, Fransa’da başka kadınlarla birlikte olduğunu, birlik görevlerini yerine getirmediğini, eşine ve çocuklarına maddi-manevi hiçbir destekte bulunmadığını, Eda isimli kadının müvekkilini arayarak davacı ile boşanması yönünde tehdit ettiğini ileri sürerek boşanmayı kabul ettiklerini ancak mahkemece velayetlerin anneye verilmesini, her bir çocuk yararına ayrı ayrı 500.00TL tedbir-iştirak ve müvekkili yararına 500,00TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 40.000 Euro tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Çivril Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 22.09.2011 tarihli ve 2009/510 E., 2011/458 K. sayılı kararı ile; erkek eşin yaklaşık 13-14 yıl önce yurt dışına gittiği, geçen süre içerisinde Türkiye’ye yalnızca iki veya üç defa geldiği, eşi ve çocuklarıyla yeterince ilgilenmediği, kadın eşin evin ve çocukların ihtiyaçlarını bizzat karşılamak zorunda kaldığı, ayrıca davacının yurt dışına gitmesinden önce tarafların birlikte yaşadıkları dönemde erkek eşin küfürlü söylemlerde bulunduğu gerekçesiyle boşanmaya sebep olan olaylarda davacının kusurlu olduğunun kabulü ile tarafların boşanmalarına, velayetlerin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına 100,00TL tedbir ve 150,00TL iştirak, kadın eş yararına ise 150,00TL tedbir ve 200,00TL yoksulluk nafakası ile 7.500,00TL maddi, 15.000,00TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 05.11.2012 tarihli ve 2012/6449 E., 2012/26167 K. sayılı kararı ile;
    “…Hüküm davacı koca tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar ve vekalet ücreti yönünden; davalı kadın tarafından ise, tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
    Toplanan delillerden, davacı tanık anlatımlarında geçen ve kadına kusur olarak atfedilen olaylardan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, bu suretle önceki olayların affedildiği, en azından hoşgörü ile karşılandığı anlaşılmaktadır. Sonrasında davalı kadından kaynaklanan kusurlu davranışının varlığı kanıtlanamamıştır. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylara dayanılarak boşanma kararı verilemez. Uzun süredir yurt dışında olan, eşini ve çocuklarını bu süre içerisinde arayıp sormayan ve birlik görevlerini yerine getirmeyen davacı koca evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tamamen kusurludur.
    Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2)
    Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır,....” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    8. Çivril Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 21.02.2013 tarihli ve 2013/1 E., 2013/108 K. sayılı kararı ile; bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında, boşanmaya sebep olan olaylarda erkek eşin tam kusurlu olduğu hususunun doğru olduğu ancak taraflar arasındaki evlilik birliğinin TMK’nın 166. maddesinin 2. fıkrası uyarınca temelinden sarsıldığı, davalı kadın eşinde boşanma yönünden davayı kabul ettiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    9. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda davalı eşin kusurlu davranışlarının ispat edilip edilemediği, buradan varılacak sonuca göre davacı eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davasının kabulünün gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    11.Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.
    12. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166. maddesinin bir ve ikinci fıkraları;
    "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
    Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” hükmünü taşımaktadır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü, somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş olması nedeniyle evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime çok geniş takdir hakkı tanımıştır.
    13. İlke olarak her dava açıldığı tarihteki fiilî ve hukukî sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması, eş söyleyişle davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararın kalmaması hâlinde bu olayın hükümde göz önüne alınması ve böyle bir durumda mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.
    14. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir.
    15. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasıyla “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmü düzenleme altına alınmıştır.
    16. Dava, TMK’nın 166. maddesinin 1 ve 2. fıkraları uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen ilk kararın, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece davanın reddedilmesi gerektiğine yönelik verilen bozma ilamına karşı direnilmiş ve direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    17. Direnme kararı verildikten sonra, tarafların Denizli 4. Aile Mahkemesinin 03.12.2014 tarihli ve 2014/444 E. ve 2014/839 K. sayılı kararı ile boşanmalarına karar verildiği, kararın 19.12.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
    18. Tüm bu genel açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların bir başka mahkeme kararı ile boşanmalarına karar verildiği, kararın kesinleştiği, bu nedenle eldeki boşanma davasının konusuz hâle geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). O hâlde yerel mahkemece yapılacak iş, bu husus gözetilerek, davacı erkeğin boşanma talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konularında HMK’nın 331/1. maddesine göre bir karar verilmekten ibarettir.
    19. Hâl böyle olunca direnme kararının, açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulması gerekmiştir.


    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi