3. Hukuk Dairesi 2016/12041 E. , 2017/18334 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 15/08/2014 tarihinde evinde yangın çıktığını, itfaiyenin müdahalesi sonucunda yangının söndürüldüğünü, yangın nedeniyle evin tüm boyası ve evde bulunan muhtelif eşyaların zarar gördüğünü, elektronik ve beyaz eşyaların da kullanılmaz hale geldiğini, delil tespiti amacıyla ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/25 D.iş dosyası ile delil tespiti yapıldığını, rapordaki tespitten yangının mahalle ve apartmanı enerjilendiren elektrik panosundan kaynakladığının anlaşıldığını belirterek, maddi zararına ilişkin olarak şimdilik 1.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 19/11/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 61.750,00 TL"ye yükselterek olay tarihi olan 15/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; ... Sulh hukuk Mahkemesinin 2014/25-D.İş sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, bilirkişi raporlarında resmi verilere dayanılmadan tamamen tahmini verilerle kusur tespiti yapıldığını, davacının evinde meydana gelen olay nedeniyle oluşan zararda herhangi bir kusuru bulunmadığını, davalı şirketin sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 61.750,00 TL tazminatın olay tarihi olan 15/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, hüküm süresi içinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1) Dava, yangın nedeni ile uğranılan maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında re"sen dikkate alınması gerekir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 1.maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra, “Kapsam” başlıklı 2.maddesinde; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar..” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3.maddesinde Mal: Alışverişe konu olan; taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar ile elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri her türlü gayri maddi malları, Satıcı: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, olarak tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 6502 sayılı kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için; kanunun amacı içerisinde, yukarıda tanımları verilen taraflar arasında, mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında, somut olay incelendiğinde; davacının olay ve dava tarihinde elektrik abonesi olmadığı, davacının abonelik işlemlerinin yargılama sırasında yapıldığı anlaşıldığından, olayda, 6502 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Bir diğer anlatımla, uyuşmazlığın çözümü genel mahkemelerin görevi içerisindedir.
Hal böyle olunca, davaya, genel hükümlere göre, Asliye Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla bakılması gerekirken; Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
2) Bozma nedenlerine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.