12. Ceza Dairesi 2014/1452 E. , 2015/4147 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : 5271 sayılı CMK"nın 223/2-e maddesi uyarınca Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “2009” şeklinde gösterilmesi, mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışlığı olarak kabul edilmiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı, sanığın suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeterli, kesin delil elde edilemediği, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 05/03/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
... Yüksek Kurulu"nun 14/07/1978 gün ve 10538 sayılı kararı ile tescil edilerek, ... Tic. A.Ş. tarafından 30/12/1985 tarihinde satın alınan taşınmazın tapu kaydına, 16/04/1992 yılında 2. grup eski eser şerhi konulmuştur.
Beyoğlu Belediye Başkanlığı tarafından 11/11/1992 yılında şirkete hitaben yazı yazılarak, binanın tadilatı ile ilgili projelerin kurula sunulmak üzere en kısa zamanda hazırlanması talep edilmiştir.
Şirket yöneticileri tarafından binanın korunması için herhangi bir girişimde bulunulmamış, ancak vergi muafiyeti tanınması için müracaatlar yapılmıştır.
12/02/2007 tarihinde,... Belediye Başkanlığı ... Masa birimine yapılan başvuru neticesinde, binanın mirasçılarından olan sanığa ulaşılmış, sanık da gerekli izinleri alamadıkları için binanın tadilat ve tamiratını yaptıramadıklarını ifade etmiştir.
Dosya içerisinde sanığın beyanını doğrulayan resmi müracaat belgeri bulunmadığı gibi ilgili birimlerden getirtilmesi hususunda talebe de rastlanılmamıştır.
Taşınmaz kültür varlıkları, 2863 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca "Devlet Malı" niteliğindedir. Devlet malı niteliğinde olma, özel hukukta tanımlanan mülkiyet hakkı anlamında değildir. Bu hak, mülkiyet hakkının tanıdığı denetim, gözetim ve koruma yetkileri şeklinde anlaşılmalıdır. Bu nedenle devletin, özel ve tüzel kişilerin ellerindeki mallara mülkiyet hakkının anayasal koruması nedeniyle doğrudan müdahalede bulunması mümkün değildir.
Yasa koyucu, gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyet hakkını korumak amacıyla, 2863 sayılı Kanunun çeşitli maddelerinde düzenlemeler yapmıştır. Bu düzenlemelere bakıldığında hakların yanında, tescilli taşınmaz sahiplerine sorumluluklarında yüklendiği anlaşılmaktadır.
11. maddede, taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının malikleri, bu varlıkların bakım ve onarımlarını, ... Bakanlığının, kanun uyarınca bakım onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirecekleri düzenlenmiştir.
Yasa koyucu, söz konusu varlıkların bakım ve onarımlarının maliyetini de dikkate alarak, aynı yasanın 12. maddesinde, gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde bulunan korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının korunması, bakım ve onarımı için ... Bakanlığınca ayni, nakdi ve teknik yardım yapılacağını hüküm altına almıştır.
Katkı payı olarak adlandırılan bu yardımın usul ve esasları da, 13/04/2005 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan "Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Ait Katkı Payına Dair Yönetmelik" te belirlenmiştir. Yönetmeliğe göre, binaların bakım ve onarımı için hazırlanacak projelere de katkı sağlanabilecektir.
Ayrıca, 2863 sayılı Kanunun 21. maddesinde, kültür varlıklarının korunması maksadıyla proje, bakım onarım ve restorasyon işlerinde kullanmak şartıyla, yurtdışından getirilecek her türlü araç, gereç, makine, teknik malzeme ve kimyevi maddelerin her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu belirtilmiştir.
Tüm bu haklara rağmen, kanunun belirlediği bakım ve onarım sorumluluklarını yerine getirmede aczi olanların mülkleri, usulüne göre kamulaştırılacaktır. Kamulaştırmanın şartları da 15. madde de düzenlenmiştir.
Burada karşımıza, "aciz hali" nasıl ispat edilecektir sorusu çıkmaktadır.
Dosyamızda tescilli taşınmazın tasfiye halinde olduğuna dair belgeler bulunmaktadır. Ancak, şirketin tasfiye halinde olması, ödemede de acz içinde olduğu anlamına gelmez. Şirketler çeşitli nedenlerle tasfiyeye tabi tutulabilirler.
Dosya içerisinde, tescilli taşınmazın sahibi olan şirketin, ekonomik olarak acz içinde olduğunu gösterir belge bulunmamaktadır. Yönetim kurulu üyelerinin, kanundan kaynaklanan sorumluluklardan kurtulabilmeleri için, ilgili kurumlardan katkı payı talebinde bulunmaları veya taşınmazın kamulaştırılmasını istemeleri gerekirdi. Bu yönde bir müracaatın dosya içinde olmadığı da açıktır.
Tescilli taşınmazın maliki olan şirketin yönetim kurulu üyelerinin, sahip oldukları ahşap kaplama varlığın bakım ve onarımını yaptırmadıkları takdirde, binanın zarara uğrayacağını öngöremedikleri kabul edilemez. Dosya içindeki belgelerden de ilgililerin binada gerçekleşen tahribat neticesinde, çevreye verilecek zarara engel olma çabası içinde oldukları anlaşılmaktadır. Alınan önlemler, bakım ve onarım amacıyla değil, yıkılmakta olan binanın çevre halkına vereceği zararı önlemeye yöneliktir. Bu dönemde, ilgililere düşen sorumluluk, taşınmazın onarım ve bakımını yaptırarak, zarar görmesinin önüne geçmek için gerekli tedbirleri almanın ekonomik olarak mümkün olmaması halinde, devletin kurumlarından yardım istemektir. Dilekçenin verilmesiyle de sorumluluk, şahıslardan devlete geçmiş olacaktır.
Devlete müracaat ederek gerekli tedbirlerin alınmasını istemek yerine, sahip oldukları tescilli taşınmazın niteliğinden kaynaklanan vergi muafiyetinden faydalanma çabası içinde olan ... Tic. A.Ş. yönetim kurulu üyelerinin tespit edilerek, hukuki durumlarının açıklanan çerçevede tayin ve takdir edilmesi gerekirken, sanığın beraatine karar verilmesi yönündeki çoğunluk görüşüne eksik inceleme ve açıklanan gerekçelere dayalı olarak katılmıyoruz.