3. Hukuk Dairesi 2016/12044 E. , 2017/18319 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; ... Mahallesi 36629 ada 3 parselde bulunan arsa vasıflı taşınmazın hissedarlarından biri iken davalı ile takas anlaşması yaptıklarını, bu anlaşma gereğince arsadaki hissesini davalıya verdiğini, karşılığında davalının kendisine ait aynı mahalledeki 36537 ada 10 parsel nolu taşınmazdaki 20 nolu dükkanı devir ettiğini, daha sonra 26/01/2011 tarihinde aralarında yaptıkları ikinci sözleşme ile arsasındaki hissesinin değerinin 87.200 TL olarak belirlenmesi ve davalının arsa karşılığı yapacağı inşaattan bir tane bağımsız bölümü davacının eşine verilmesi karşılığında, dükkanın davalıya iadesine hususunda anlaşarak takastan vazgeçtiklerini, arsadaki hissesinin mahkemenin ortaklığın giderilmesi kararıyla satılması nedeniyle, davalının arsa üzerine yapmayı taahhüt ettiği binayı yapamadığını, bu nedenle daireyi de kendisine veremediğini, sözleşme gereğinin davalı tarafından yerine getirilemediğini ileri sürerek, arsadaki hissesi için kararlaştırılan 87.200-TL"nin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı; görev itirazında bulunarak, davacının 122/1119 paylı hissesini devretmeyerek üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğini, sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edildiği taktirde ise bina yapıldığı taktirde anlaşma konusu dairenin davacının eşi ..."ya teslim edileceği hususunda anlaşmaya varıldığından davacının dava açma hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; taraflar arasındaki 26/01/2011 tarihli harici sözleşmenin usulüne uygun olarak düzenlenmemesi nedeniyle geçerli olmadığı, bu sözleşmenin taahhüt olarak değerlendirilebileceği, davacının eşine verilmesi kararlaştırılan bağımsız bölümün teslimi ile
ilgili fiili imkansızlık olduğunun tarafların kabulünde olduğu, davacı tarafından bedeli talep edilen arsanın davalıya, dükkan vasıflı taşınmaz karşılığı devredildiği ve dükkan vasıflı taşınmazın davalıya kiralandığı, aynı taşınmazla ilgili haricen yapıldığı ileri sürülen anlaşmaya dayalı bedel tahsili talebinin yerinde olmadığı nedeni ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan delillerden ve dosya kapsamından; tarafların 11/06/2009 tarihinde karşılıklı olarak taşınmazlarını trampa ettikleri ve bu işleminde tapuda yapıldığı, resmi şekilde yapılan sözleşmenin bu haliyle geçerli olduğu, daha sonradan taraflar ve dava dışı davacının eşi olan ... tarafından tapulu taşınmazın devrine ilişkin olarak 26/01/2011 tarihinde harici sözleşme düzenlendiği bu sözleşme ile de " ikinci kat, Natoyolu cad., Ptt"yi gören 85.000 TL"lik daire niteliğindeki" taşınmazın dava dışı ..."ya devredileceğinin kararlaştırıldığı, bu davayı ise geçersiz sözleşme ile hak verilen ... değil, eşi olan davacının açtığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de; sonucu itibariyle davanın reddi doğru bulunduğundan HUMK. nun 438. maddesinin son fıkrası uyarınca gerekçenin açıklandığı şekliyle değiştirilmesi suretiyle hükmün ONANMASINA, 2.20 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.