3. Hukuk Dairesi 2016/12064 E. , 2017/18317 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılar vekili ve katılma yolu ile davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; muris babaları ..."nun 16/07/2011 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak kendilerini, dava dışı diğer çocuğu ... ile eşi olan davalılardan ..."yu bıraktığını, muris babalarının, davalılardan ..."ya ait ... ilçesi, ... Köyü, ... Sok. ... mevkinde bulunan 257 parsel sayılı taşınmazı imar ve ihya edip, muz bitkisi dikerek taşınmazı ekonomik değerli hale getirdikten sonra davalı ..."nun eski eşinden çocukları olan diğer davalılara 06/06/2005 tarihinde bu taşınmazların 1/4"er hissesini devir ettiğini ileri sürerek, ... ilçesi, ... köyü, ... Sok. ... mevki bulunan 257 parsel sayılı taşınmaz ile ... ilçesi, ... Köyü, ... Sok. ... mevkinde bulunan 330 parsel sayılı taşınmazlar için yapılan imar ihya giderleri için ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/816 Esas sayılı dosyasında açtıkları ve karar verilen davada saklı tuttukları 15.450 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalılar; derdestlik itirazında bulunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin gerekçeli kararında davacıların hissesine düşen miktarın 8.000 TL olduğu, davacıların her ne kadar 8.000 TL"nin, 5.000 TL"si imar ihya, 3.000 TL"si rayiç değer artışı dese de gerekçeli kararında rayiç değerin imar ihya yani iyileştirme değeri içerisinde kabul edildiği açıkça yazıldığından 8.000 TL"nin tamamının imar ihya değeri olarak kabul edilmesi nedeni ile davanın kısmen kabulüne, 2.225 TL"nin dava tarihi olan 15/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş hüküm, davalılar ile katılma yoluyla davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar temyizi yönünden;
1-Davacılar vekili, davalılar vekilinin temyiz dilekçesine karşı düzenlediği temyize cevap dilekçesinde hükme ilişkin temyiz itirazlarını ileri sürmüşse de sözkonusu dilekçenin HUMK"nun 433. maddesinde öngörülen on günlük yasal süre içerisinde mahkemeye verilmediği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin REDDİNE,
Davalılar temyizi yönünden;
2-Dava şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114.maddesinde açıkça düzenlenmiş ve maddenin 1/-i fıkrasında kesin hüküm dava şartı olarak belirtilmiştir.6100 sayılı HMK’nun 303/1.maddesi de “Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” şeklindedir.
Kesin hüküm olumsuz dava şartıdır ve hem bireyler için hem de Devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenirlik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir. Kesin hüküm adli gerçeği ifade eder. 1982 Anayasa’sının 138.maddesi uyarınca yasama, yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarını değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Kesin hüküm, uyuşmazlığın gelecek için sona ermesini ve böylece hukuki barışın sağlanmasını amaçlamaktadır. Bu nedenledir ki kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay"da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 05.06.1991 gün ve 1991/5-215-342 E., K. sayılı ilamı; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, yıl: 2001, C. V, s. 4980 vd.).
Somut olayda davacılar; ... . Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/816 Esas sayılı dosyasındaki taleplerinde imar ve ihya bedeli olarak 5.000 TL, muz ağaçlarının değeri için 2.000 TL, taşınmazlardaki imar ve ihyayla oluşan değer artışı için 3.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL"nin tahsilini talep etmiş, mahkemece de bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davacıların davacısını 8.000 TL üzerinden kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, bu haliyle hüküm kesinleşmiştir.Kesinleşen bu hüküm tarafları bağlar. Davacılar, 15/05/2013 tarihli açtıkları bu davada ise imar ihya nedeniyle taşınmaza katılan değer yönünden talepte bulunmuşlardır.Mahkemece bilirkişi raporu yine esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa ki; ilk dava dosyasında da imar ihya yönünden bilirkişi raporunda açık bir değer belirlenmediği gibi, davacıların hem imar ihya, hem değer artışı yönünden ayrı ayrı talepte bulunmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Aksinin kabulü, davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olacaktır.
Açılan ilk davada davanın kabulüne, fazla talebin reddine karar verildiğine göre, mahkemece bu davanın da kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, hukuki olmayan gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davacıların katılma yolu ile temyiz isteminin reddine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.