
Esas No: 2021/10478
Karar No: 2022/3560
Karar Tarihi: 28.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10478 Esas 2022/3560 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/10478 E. , 2022/3560 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kısmen kabulüne dair karara karşı taraf vekilleri tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 26/02/2018 tarih 2018/İHK-1446 sayılı davalı taraf vekilinin yargılama giderindeki maddi hataya ilişkin itirazının kabulüne, maddi hatanın düzeltilmesine, diğer itirazların ise reddine dair verilen hükmün süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 21/09/2009 tarihinde müvekkili yayaya davalı şirketin zorunlu mali sorumluluk sigortasını yaptığı aracın çarpması sonucu müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını, sigorta şirketine başvurulduğunu ancak sigorta şirketi tarafından başvuruya olumlu cevap verilmediğini iddia ederek, oluşan zararlarının tazmini için fazlaya ilişkin haklarını saklı kalmak kaydıyla 16.000,00 TL kalıcı iş göremezlik zararının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Uyuşmalık Hakem Heyeti tarafından, talebin kısmen kabulüne, 120.000,00 TL tazminatın 21/08/2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 30.000,00 TL için aktif husumet yokluğu nedeniyle bu kısmın reddine karar verilmiş; karara taraf vekilleri tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davalı itirazları kısmen kabul edilmiş, yargılama giderine ilişkin maddi hata düzeltilmiş, diğer itirazların ise reddine dair verilen karar, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyet kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasında yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Somut davada, davacı vekili davayı kısmi dava olarak açmış ve yargılama aşamasında 16/10/2017 tarihli ıslah beyanını içeren dilekçe ile talep konusu miktarı arttırmış ve artırılan kısma ilişkin eksik harcı da ikmal etmiştir.
Islah; iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup taraflardan birinin yapmış olduğu bir usûl işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar, dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu
değiştirebilirler. Usûlüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.
Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah hâlleridir. (Baki Kuru 4. Cilt s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise dava dilekçesinden sonraki bir usûl işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma hâlinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/1. maddesinde zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir meblağ tediyesine müteallik davanın, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ıttılaı tarihinden itibaren bir sene ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunamayacağı aynı maddenin 2. fıkrasında ise zarar ve ziyan davasının ceza kanunları mucibince müddeti daha uzun müruru zamana tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa şahsi davaya da o müruru zamanın tatbik olunacağı düzenlenerek, haksız fiillerde zamanaşımı müddeti ve hangi hallerde ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağına açıklık getirilmiştir.
Somut olayda; dosya içindeki bilgilerden sigortalı sürücü aleyhinde taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçundan soruşturma yapıldığı anlaşılmaktadır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60/1. maddesi gereğince haksız eylem nedeniyle açılacak tazminat davaları bir yıllık zamanaşımına tabidir. Ne var ki aynı Kanun’un 60/2. maddesine göre, davalının bedensel zarara yol açan eyleminin suç teşkil etmesi durumunda (uzamış) ceza zamanaşımının uygulanması gerekir. Dava konusu eylem suç niteliğindedir. Bu durumda, BK’nın 60/2. maddesi ve TCK’nın 89/2-b ve 66/1-e. maddeleri uyarınca olayda uygulaması gereken zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Zamanaşımı, borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan BK.'nın 133. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.
Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım için kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve daha sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davaya konu yaralanma olayı 21/09/2009 tarihinde meydana gelmiş, başvuru Sigorta Tahkim Komisyonuna 23/08/2017 tarihinde kısmi dava olarak yapılmış, ıslah dilekçesi 16/10/2017 tarihinde verilmiş, davalı vekili tarafından ıslaha karşı süresinde zamanaşımı def’i ileri sürülmüştür. Şu durumda; ıslah dilekçesinin verildiği tarih itibariyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 87/3 ve 66. maddeleri uyarınca olayın bağlı olduğu 8 yıllık ceza zamanaşımı süresi geçmiştir.
Şu durumda, ıslah edilen maddi tazminat miktarı yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun düşmemiş, bu durum da kararın bozulmasını gerektirmiştir.
3-Davalı ... şirketi kazaya neden olan aracın trafik zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olup, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 ve 91’inci maddesi uyarınca
işletenin sorumluluğunu üzerine almış bulunmasına göre, sigortalının aracın işletilmesi nedeni ile zarar görenlere ödemekle yükümlü olduğu tazminatı ve faizi ödemesi gerekir. Somut olayda davacının maluliyetine neden olan sigortalı aracın ruhsat kayıtları dosya içinde bulunmamaktadır. Bu nedenle kusurlu sigortalı aracın trafik tescil kayıtları getirtilerek aracın ticari araç olduğunun anlaşılması halinde avans fizine hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması yerinde değildir.
4-Kabule göre; Sigortacılık Kanun’unda 30/17 maddesi ile 19/01/2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazetede yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13. maddesine "Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi ancak hesaplanan miktarın karar tarihinde AAÜT’de belirlenen maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3), (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 26,30 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 28/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.