13. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/18047 Karar No: 2013/6387 Karar Tarihi: 14.3.2013
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/18047 Esas 2013/6387 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2012/18047 E. , 2013/6387 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı banka tarafından aleyhine icra takibi yapıldığını, oysa ki takibe dayanak yapılan kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek, icra takibi nedeni ile davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, tarafından ödenen 5.806,00 TL nin davalıdan istirdadına ve davalı bankanın haksız ve kötü niyetle yaptığı icra takibi nedeni ile yararına % 40 inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı; davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulüne, yapılan icra takibi nedeniyle davacının davalıya bir borcunun bulunmadığının tespitine, davalı banka şubesi tarafından davacıdan tahsil edilen 5.806,00 TL.nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı aleyhine alacak aslı olan 3.584,14 TL’nin % 40"ı oranında 1.433,65 TL kötü niyet tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı banka tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İİK 67/2 maddesi takibin haksız ve kötü niyetli olması halinde alacaklı aleyhine tazminata hükmedileceğini hükme bağlamaktadır. Anılan kanun hükmü uyarınca alacaklı-davalı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için davalı alacaklı tarafından yapılan icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da şarttır. Eldeki davada davalının kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davalının kötü niyetinden söz edilemez ve onun aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilemez. Mahkemece değinilen bu yön göz ardı edilerek davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmakla bozmayı gerektirir ancak bu yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın düzeltilerek onanması HUMK"un 438/7 maddesi hükmü gereğidir. SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle, davalının 2.bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazının kabulü ile, yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 3 no"lu bendinde yer alan, “Davalının haksız ve kötü niyetle davacı aleyhine icra takibi yapmış olması nedeniyle alacak aslı olan 3.584,14 TL’nin % 40"ı oranında 1.433,65 TL kötü niyet tazminatının da davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin hükümden çıkartılmasına, yerine aynen “Davalının kötüniyeti ispat edilmemiş bulunduğundan davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına” cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.3.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.