Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/9581
Karar No: 2016/11449
Karar Tarihi: 21.09.2016

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/9581 Esas 2016/11449 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/9581 E.  ,  2016/11449 K.
"İçtihat Metni"


Mahkemesi :İş Mahkemesi


Davacı, 01.04.2014 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Davacı avukatı tarafından duruşma talebinde bulunulmuş ise de, temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
506 sayılı Kanunun 6. maddesinde, "sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemez ve kaçınılamaz" hükmü öngörülmüş olup; sigortalı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilemez ve kaçınılamaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü meydana getirmektedir. Kişilerin ve sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değildir; Kanun gereği, kendiliğinden oluşan statüyü, belirlemekten ibarettir.
506 sayılı Kanunun Ek 5/I maddesi, “506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların aşağıda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.”hükmünü düzenlemektedir. Yine 506 sayılı Kanuna 25.8.1999 gün ve 4447 sayılı Kanunun 16. maddesi ile eklenen Ek 39. maddesinde, “Bu Kanunun Ek 5 ve Ek 6"ncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanunun 60 ve Geçici 81"inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir.”hükmünü düzenlemiştir.
Eldeki davada, 09.03.1971 doğumlu olduğu anlaşılan davacı kadın sigortalının, 26.03.2014 tarihli tahsis talebine, davalı Kurumca 01.05.1991-31.07.2011 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa kapsamında geçen 5892 gün sigortalılığı ile birlikte, davacının Anonim Şirket Yönetim Kurulu üyeliği ve devam eden oda kaydı nedeniyle 01.08.2011 tarihinden itibaren tahsis talep tarihine kadar 5510 sayılı Yasanın 4/1-b fıkrası kapsamında sigortalı sayılması ve prim borcu olduğu gerekçesi ile olumsuz yanıt verildiği anlaşılmakta olup, eldeki davada davacının yalnızca 506 sayılı Yasa kapsamında geçen 01.05.1991-31.07.2011 tarihleri arasında hizmet akdine (5510 sayılı Yasanın 4/1-a bendi kapsamındaki) dayalı sigortalılık sürelerinin dikkate alınması suretiyle 506 sayılı Yasa kapsamında tahsis istediği anlaşılmakta olup, bozma öncesinde davacı avukatınca davacının 506 Sayılı Yasanın ek 5 ve ek 39’uncu maddeleri kapsamında itibari hizmetlerinin de dikkate alınması yönünde herhangi bir iddiası ve talebi bulunmamakta ise de, sigortalılığın zorunlu ve vazgeçilmez haklardan olması ile davacının sosyal güvenlik hakkının belirlenmesi ve resen araştırma ilkesinin varlığı halinde iddianın genişletilmesi yasağının uygulanmayacağı da dikkate alınarak, davacı hakkında davalı kurum kabulünde olduğu belirlenen itibari hizmet sürelerinin olup olmadığı davalı kurumdan ayrıca ve açıkça sorularak, üzerinde uyuşmazlık bulunmayan itibari hizmet süresinin de belirlenmek ve sonrasında davacının tahsis talebinin bu maddi ve hukuki olgular ışığında yeniden ve 2829 sayılı Yasanın uygulanmamasına yönelik talebi de dikkate alınarak, irdelenmesi gerekli olup, mahkemece bu husus dikkate alınmak gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 21.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.





Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi