21. Hukuk Dairesi 2013/20415 E. , 2014/1345 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kilis 1. Asliye Hukuk İş Mahkemesi
TARİHİ : 22/08/2013
NUMARASI : 2013/382-2013/699
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ..... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, temyizin kapsamına ve temyiz nedenlerine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava 28.04.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin 27.10.2011 günlü kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonunda davacının maddi ve manevi tazminatının belirlenmesinde % 45,00 oranındaki sürekli iş göremezliğin esas alınması gerekirken, özürlü raporundaki % 54 oranına göre maddi ve manevi tazminatın belirlenmesi ve maddi tazminat hesaplanırken önce Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan peşin sermaye değeri ve daha sonra kusur oranının indirilmesi suretiyle maddi tazminatın fazla çıkarılması usul ve yasaya aykırı bulunarak bozulmasına bozmanın kapsamına göre davacının temyiz itirazları ile davalının sair temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine karar verilmiştir.
Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Manevi tazminatın takdirine ilişkin karar isabetlidir. Maddi tazminat gelince, hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunda davacının pasif devre zararının hesabında hata yapıldığı görülmektedir. Davacının pasif devre zararının oluştuğunun kabulü ile bu dönem içinde zarar hesaplanması yerindedir. Ancak, hesap tarihindeki asgari ücretin 60 yaşına kadar her yıl için %10 artırılıp %10 ıskonto uygulanmak suretiyle bulunacak devre başı gelirine gene bakiye ömrün sonuna kadar her yıl %10 artış ve %10 ıskonto uygulanmak suretiyle bulunacak ücretlerin pasif devre zararının belirlenmesinde esas alınması gerekirken, bilinen son ücretine pasif devre başına kadar yalnızca iskonto uygulamak ve bu şekilde bulunan devre başı ücreti ile pasif dönem gelir kaybının hesaplanması suretiyle, sonucu itibarıyla pasif devre zararının noksan hesaplanması hatalı olmuştur. Pasif dönemde herhangi bir işte çalışılmasa bile, salt yaşamsal faaliyetlerinin sürdürülmesinin de ekonomik bir değer taşıdığı dikkate alındığında, asgari ücret düzeyinde bir zarar oluşacağı açıktır. Bu nedenlerle pasif devre zararının da asgari ücret esas alınarak hesaplanması gerekir. Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücretin, bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olmasına, ücretle ve fiili bir çalışma karşılığı bulunmamasına göre, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, pasif devre zararının hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağı açık ve seçiktir.
Yapılacak iş yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda, maddi tazminatın hesaplanması sırasında, pasif devre zararını, hesap tarihinden itibaren 60 yaşa kadar asgari ücretin her yıl için %10 artırılması ve %10 ıskonto uygulanması suretiyle bulunacak devre başı gelirine gene her yıl %10 artırılıp %10 ıskonto uygulanmak suretiyle ve asgari geçim indirimi uygulanmadan bulunacak ücretlerle 60 yaşından bakiye yaşam süresinin sonuna kadar davacının pasif dönem zararını hesaplatmak, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin değeri bilirkişi raporunda belirlenen zarar tutarından indirilmek, usuli kazanılmış haklar gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine
28.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.