Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/10491
Karar No: 2022/3571
Karar Tarihi: 28.02.2022

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10491 Esas 2022/3571 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2021/10491 E.  ,  2022/3571 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulüne dair karara karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 29/09/2020 tarih 2020/İHK-18821 sayılı davalı vekilinin itirazının kısmen kabulüne, Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının kaldırılmasına, talebin kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, 24/08/2015 tarihinde müvekkili yayanın karşıdan karşıya geçmekte iken bir aracın müvekkiline çarpması sonucu oluşan trafik kazasında yaralandığını ve malul kaldığını, sigorta şirketine başvurulduğunu ancak sigorta şirketince zararın tazmini için ödeme yapılmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Sigorta Uyuşmalık Hakem Heyeti tarafından, talebin kabulü ile 117.370,77 TL toplam iş göremezlik tazminatının 09/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
    Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davalının itirazlarının kısmen kabulüne, Uyuşmazlak Hakem Heyeti kararının kaldırılarak sigortalı aracın %25 kusurlu bulunduğu kabulü ile talebin kısmen kabulüne, 58.685,38 TL geçici ve kalıcı maluliyetin 09/01/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
    Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzük'ü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik'i, 01/09/2013 - 01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik'i, 01/06/2015 - 20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
    Eldeki dosyada; kaza sonrası düzenlenen ve hükme esas alınan Balıkesir Üniversitesi Adli Tıp Polikliniğinin 02/01/2020 tarihli raporunda Maluliyet Tesbiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre davacının kazadan kaynaklı sürekli maluliyet oranının %42,2 olduğu tespit edilmiştir. İşbu rapor kaza tarihi itibariyle yürürlükte olmayan yönetmeliğe göre hazırlanmış olup hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
    O halde İtiraz Hakem Heyetince; davacının kaza tarihi ve sonrasındaki tüm tedavi evrakları da eklenerek, davacıya ait dosyada mevcut raporlar da irdelenmek suretiyle, kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde, rapor alınıp, sonucuna göre, temyiz eden davalı lehine usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
    2-Dosya kapsamından; kaza tespit tutanağında yaya davacının karşıdan karşıya geçerken araçları kontrol etmesi ve geçişini ondan sonra yapması gerektiği bunu yapmayan davacının asli kusurlu olduğu, araç sürücüsünün ise kusuru bulunmadığı belirtilmiş, İtiraz Hakem Heyeti tarafından Kaza İnceleme ve Trafik Bilirkişisinden alınan 19/09/2020 raporda ise; bu defa yaya/davacının %75, araç sürücüsünün ise %25 kusurlu olduğu belirtilmiştir. İtiraz Hakem Heyetince, kaza tespit tutanağı ve alınan bilirkişi raporu arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
    O halde, İtiraz Hakem Heyetince, soruşturma evrakları ve varsa ceza mahkemesi dosyası da, bilirkişi incelemesi varsa temin edilerek seçilecek konusunda uzman bilirkişi kuruluna tevdii ile kaza tespit tutanağı ve eldeki davada alınan bilirkişi raporunun birlikte irdelenerek tüm dosya kapsamı ile oluş şekline göre olaydaki kusur oranlarının duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti ve meydana gelebilecek çelişkilerin giderilmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması, ondan sonra dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    3-Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi ile 19/01/2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazetede yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinde "Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda (1, 2 ve 3) numaralı bentlerde açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 28/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi