3. Hukuk Dairesi 2020/10055 E. , 2021/10006 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, davalının da hissedarı olduğu ...’ta bir kısım müvekkillerinin intifa hakkı sahibi bir kısmının ise hisseli tapusunun bulunduğunu, davalının imzalanan sözleşme gereğince bakım ve onarım yükümlülüğünü yerine getirmediğinden ...’un kullanılamaz hale geldiğini ve değer kaybettiğini, genel kurul kararı olmadan bakım ve onarım için aidat toplanamayacağını, davalı şirketin borçları nedeniyle alınması unutulan hisselerin satılma tehlikesi altında bulunduğunu ileri sürerek; aidat alımının iptali, paylı mülkiyete konu taşınmazda gerekli önlemlerin alınması ve kayyım tayin edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, tapuda malik olmayan bir kısım davacıların dava açma ehliyetlerinin bulunmadığını, şirketin taşınmazdaki temizlik, bakım ve onarım yükümlülüğünü yerine getirdiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilerek Yargıtay 13.H.D. 29/05/2019 tarihli kararı ile bozulmuş olup; Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiş, hüküm bu kez davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, kat irtifakı kurulmayan ancak fiili paylaşım bulunan taşınmaz ve üzerindeki tesisin kullanımına yönelik sözleşmeden kaynaklanan aidat alımının iptali, paylı mülkiyete konu taşınmazda gerekli önlemlerin alınması ve kayyım tayini istemine ilişkin olup, davacılar da anılan taşınmazda 99 yıl süreli tatil amaçlı devrelere sahip pay sahipleridir. Mahkemece, davacılar ... ve ... yönünden açılan davanın aktif husumet ehliyeti bulunmadığından usulden reddine, diğer davacılar yönünden açılan davanın ise esastan reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere tatil amaçlı taşınmaz mallar 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/c maddesinde mal kavramı içine dahil edilmiş olup anılan Yasanın 6/B maddesinde devre tatil sözleşmeleri, en az üç yıl süre için yapılan ve bu süre zarfında yıl içinde belirli veya belirlenebilecek ve bir haftadan az olmayacak bir dönem için ve daha fazla sayıdaki taşınmazın kullanım hakkının devri yada devri taahhüdünü içeren ve bir nüshasının tüketiciye verilmesi zorunlu yazılı sözleşme ya da sözleşmeler grubu olarak tanımlanmıştır. Davalının 4077 sayılı yasanın 3/f bendindeki tanıma uygun satıcı/sağlayıcı olduğu, davacıların ise mesleki ve ticari olmayan amaçla hareket eden tüketici olduklarında tereddüt bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında tüketici kanununda tarif edilen şekilde devre tatil sözleşmesi düzenlenmiş olup, ihtilaf bu sözleşmesel ilişkiden doğmuştur. Hâl böyle olunca uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemeleri görevlidir. 4077 sayılı yasanın 23. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkemece, Tüketici Mahkemelerinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Davacılardan ..., yargılama devam ederken 03/04/2015 tarihinde vefat etmiştir. Dava devam ederken taraflardan birinin vefat etmesi halinde M.K. 28/1. maddesi gereğince taraf ehliyeti son bulur. Yalnız vefat eden kişiyi ilgilendirmeyen, mirasçıların malvarlığını da etkileyecek mahiyetteki davalar ise tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu halde, vefat eden davacının tüm mirasçıları mecburi dava arkadaşı olarak davayı hep birlikte takip ederler. O halde mahkemece davacı ...’in mirasçılarının usulüne uygun şekilde davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanması gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3- Bozma nedenine göre, davacıların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle davacıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.