Esas No: 2021/11248
Karar No: 2022/3451
Karar Tarihi: 28.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/11248 Esas 2022/3451 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalının trafik sigortacısı olduğu araca çarparak meydana gelen kazada yaralandığı için belirsiz alacak davası açarak tazminat talep etmişti. Uyuşmazlık Hakem Heyeti, davanın kısmen kabulünü ve davalıdan 171.978,46 TL. tazminatın 06/08/2018 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar vermiş, İtiraz Hakem Heyeti de davalı vekilinin itirazını reddetmişti. Ancak, davalı vekili bu kararı temyiz etmişti. Kararın incelenmesinde, uzman doktor heyeti tarafından düzenlenen raporun rahatsızlıklar hakkındaki belirlemeleri arasında çelişki olduğu tespit edilerek, raporların arasındaki bu çelişkinin giderilmesi gerektiği ve maluliyette artış olup olmadığının araştırılması gerektiği belirlenmiştir. Ayrıca, vekalet ücreti tarifesine göre belirlenen nispi vekalet ücreti tutarının (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) yarısının davacı yararına hükmedilmesi gerektiği hatırlatılmıştır. Kararda, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13. maddesi ve AAÜT'nin 17/2. maddesine de değinilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından davanın kısmen kabulüne ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalı vekilinin itirazının reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından süresi içinde temyizi istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; davalının trafik sigortacısı olduğu aracın davacının idaresindeki araca çarpmasıyla oluşan kaza sonucunda davacının yaralanıp % 3,2 oranında malul kaldığını belirterek, belirsiz alacak davası olarak açtıkları davada şimdilik 20.000,00 TL. tazminatın 06/08/2018'den işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 05/11/2018 tarihli artırım dilekçesiyle, taleplerini 190.373,89 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; % 5 maluliyet için 13.560,47 TL'nin ödenmesiyle sorumluluklarının son bulduğunu da belirterek davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; davanın kısmen kabulü ile 171.978,46 TL. tazminatın 06/08/2018 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine; özellikle, uzman doktor heyetinin düzenlediği raporla saptanan iyileşme süresine ilişkin geçici işgöremezlik zararının ve iyileşme süresine ilişkin geçici bakıcı ihtiyacından doğan zararın trafik sigortasının teminatı kapsamında olmasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen diğer bütün temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak Dokuz Eylül Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 08/11/2017 tarihli raporda, davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyeti, 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri ile ekindeki cetvellere göre % 33,2 olarak belirlenmiştir. Anılan bu raporun tanziminde esas alınan yönetmelik, kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik olup, rapordaki tespitler bu yönden yerindedir. Ancak; bu raporda davacı için maluliyet tayinine esas alınan (sol tibia ve femur kırığı ile sağ ön kol kırığından kalan kısıtlılıklar) rahatsızlıkların, davacıya %5 maluliyet oranı veren 29/08/2014 tarihli rapordaki rahatsızlıklarla aynı olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, aynı rahatsızlıklar için fahiş derecede farklı maluliyet oranı
belirleyen iki rapor arasında açık çelişki olduğu gözetilip bu çelişkinin giderilmesi ve aynı sebeplerden kaynaklanan bir maluliyet artışı olup olmadığının araştırılması ile sonuca gidilmesi gerektiği gözetilmelidir. Zira, davacının % 5 maluliyet oranı üzerinden hesaplanan tazminatı 17/11/2014 tarihinde davalıdan alıp ibra verdiği ve KTK'nın 111. maddesinde öngörülen ibradan sonraki 2 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiği dikkate alındığında, davacının aynı sebeplerden kaynaklanan rahatsızlıkları nedeniyle maluliyetinde bir artış bulunduğunun saptanması halinde tazminat talep edebileceği açıktır.
Diğer yandan; % 5 maluliyet oranı üzerinden davalının ödediği tazminatı 2014 yılında alan ve eldeki davayı 2018 yılında açan davacının sunduğu rapordaki % 33,2 maluliyet oranına göre değil, iki maluliyet oranı arasındaki % 28,2 oranı için tazminatı talep edebileceği (maluliyet oranında artış olduğunun saptanması şartıyla) gözetilmeden, doğrudan % 33,2 oranı üzerinden tazminatın belirlenmesi de doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle; davalı ... şirketinden 17/11/2014 tarihindeki ödemelerine ilişkin hasar dosyasının (bilhassa hesaba esas alınan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi'nin 29/08/2014 tarihli maluliyet raporunun) getirtilmesi, davaya konu kazadaki yaralanmalara ilişkin davacının 2014 yılından sonraki dönemde gördüğü tedavilere ilişkin belgelerin davacı taraftan temin edilmesi, 29/08/2014 tarihli maluliyet raporu ile belirtilen tedavi belgelerinin toplanmasından sonra, davacının dosyaya sunduğu % 33,2 maluliyet belirleyen 08/11/2017 tarihli rapor ve davadan önce davalının ödemesine esas kabul ettiği % 5 maluliyet belirleyen rapor arasında fahiş fark bulunduğu dikkate alınarak, raporlar arasındaki bu çelişkinin giderilmesi ile oran farklılığının maluliyette artış olarak kabul edilip edilemeyeceği (iki raporda maluliyet belirlemesine esas teşkil eden fiziksel ve fonksiyonel arazlarda zaman içinde gelişim olup olmadığı- 2014 ile 2017 yılları arası süreçte davacıdaki arazların gelişim gösterip göstermediği) hususlarında, rapor düzenleyen Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı ya da en yakın üniversite hastanesi adli tıp bölümünden rapor alınması; maluliyette gelişen durum olduğunun raporla saptanması halinde, artan maluliyet oranına göre (her halükarda % 5'lik maluliyet için davacının 2014'te ibra verdiği ve bu oran için tazminat talep edemeyeceği gözden kaçırılmadan) tazminatın hesaplatılmasıyla, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5'i tutarında (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden, fazla (nispi tam) vekalet ücretine karar verilmesi de doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İHH kararının BOZULMASINA; dosyanın, hakem dosyasının saklanması kararını veren İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 28/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.