
Esas No: 2014/1920
Karar No: 2014/4702
Karar Tarihi: 09.04.2014
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/1920 Esas 2014/4702 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yerköy Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/05/2013
NUMARASI : 2012/226-2013/336
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 10.07.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkillerinin paydaş olduğu .. ada. parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından C.. G.."ün 1/2 payını 14.12.2011 tarihinde davalıya sattığını ileri sürerek dava konusu payın iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, C.. G.."ün davalının babası olduğunu, dava konusu payın tapuda devrinin tapuda satış olarak gözükse de gerçekte bağış olduğunu, bu nedenle davacının önalım hakkının bulunmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir.
Paylı mülkiyet halindeki taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu aktin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkının ileri sürülemeyeceği 27.03.1957 günlü ve 12/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça belirtilmiştir. Bu yöndeki savunmanın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararı sözleşmede taraf olan kişinin işlemde muvazaa savunmasında bulunamayacağı kuralının bir istinasıdır.
Somut olaya gelince, davalı vekili cevap ve temyiz dilekçesinde, davalı ile temlik eden C.. G.."ün baba-oğul olduklarını, temlik işleminin görünüşte satış olsa da gerçekte bağış olduğunu, aralarında para alışverişi bulunmadığını, önalım hakkının kullanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Gerçekten taraflar baba-oğul olup, keşifte dinlenen davalı tanığı Rasim Çiçek yeminli beyanında “C.. G.."ün payını davalıya bağışlayacağını kendisine söylediğini, gerçekte yapılan işlem bağış olduğu halde tapuda neden satış olarak gösterildiğini bilmediğini"" beyan etmiştir. Bu durumda, Baba-oğul arasındaki satış işleminin gerçekte bağış olduğunun kabulü gerekir. Davalının, dava konusu taşınmazla ilgili ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dosyasındaki beyanı, bu davada davalının işlemin gerçekte bağış olduğunu savunmasına engel değildir. Mahkemece, İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca önalım hakkının kullanılamayacağının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 09.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.