9. Hukuk Dairesi 2014/10300 E. , 2015/22696 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, davacının 07/05/1997 tarihinde davalı ..... bünyesinde çalışmaya başladığını, aynı iş ve işyerindeki fiili çalışması 12/02/2009 tarihine kadar devam etmiş olmasına rağmen davalı ....."nin 22/08/2003 tarihinde davacı işten çıkmış gibi evrak üzerinde gösterdiğini, 22/08/2003 tarihinden sonra davacının aynı iş ve aynı işyerindeki çalışmalarının girdi-çıktı yapılmak sureti ile davacının başka işverenlerin işçisi gibi gösterildiğini, davacının en son 06/03/2008-12/02/2009 tarihleri arasında davalı ... nezdinde çalışmış gibi gösterildiğini, belirli süreli iş aktinin sona ermesi nedeni ile davacının iş aktine son verildiğini, davalı Şirket"in 2003 yılına kadar kendi bünyesinde çalışan işçilerin haklarını kullanmalarını engellemek, kıdem ve ihbar tazminatlarını ödememek, yıllık izinlerini kullandırmamak ve benzeri amaçlar ile aynı bünyede her atölyede ayrı bir işveren oluşturduğunu, verenlerin de çoğunlukla eskiden davalı Şirket"te çalışan işçiler ve ustabaşılar arasından seçildiğini, işçilerin aynı iş ve aynı işyerinde çalışmaya devam etmelerine rağmen her yıl kağıt üzerinde işveren değişikliği yapıldığını ve işçilerin 1 yıldan az süreli belirli süreli iş akitleri ile çalıştırıldıklarını, SGK kayıtlarında işçilerin birkaç gün ara ile başka işveren nezdinde çalışmaya başladıkları görülmekte ise de fiiliyatta işe ara vermedikleri gibi işyeri veya iş de değiştirmediklerini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarını istemiştir.
B)Davalı cevabının özeti:
Davalı Şirket vekili, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkilinin işyerinde veya müvekkilinin alt işvereninin işyerinde çalışmadığını, SGK kayıtlarına göre değişik SGK sicil numaralı işyerlerinde ve en son da davalı ..."e ait işyerinde çalıştığının tespit edildiğini, müvekkili ile davalı ... arasında asıl-alt işverenlik ilişkisi bulunmadığını, davalılar arasında sadece fason sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeye göre müvekkilinin zaman zaman bir takım işlerini gördürmek için davalı ... işyerine fason iş verdiğini, davacının çalıştığı hiç bir yerde müvekkiline ait bir işyeri bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında hiç bir bağlantı bulunmadığını, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının müvekkilinin işyerine 06/03/2008 tarihinde başvurarak süresi belirli hizmet akti ile işe başladığını, sözleşmenin süresinin 12/02/2009 tarihinde bitince işten ayrıldığını, davacının önceki çalışmaları ile müvekkilinin ilgisi olmadığını, müvekkilinin kiraladığı işyerinin davalı Şirket"e ait olmadığını, davalı Şirket ile müvekkilinin işyeri arasında kilometrelerce mesafe bulunduğunu, davalılar arasında açık veya muvazaa yolu ile bir asıl-alt işverenlik ilişkisi bulunmadığını, davacının önceki işverenleri ile müvekkili arasında işyerinin devri ilişkisi olmadığını, dinilen bilgiye göre birçok işyerinden istifa eden davacının kıdem ve ihbar tazminatı talep edemeyeceğini, iddia ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davacının, davalı Şirket bünyesinde hiç çalışmadığı, davacının davalı ..."e ait işyerinde 06/03/2008 tarihinde işe başladığı ve 12/02/2009 tarihinde işten ayrıldığı, davacı ile davalı ... arasında belirli süreli hizmet sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede hizmet süresinin 06/03/2008 tarihinde davacının işe başlayacağı ve 05/02/2009 tarihinde kendiliğinden sona ereceğinin belirtildiği, davalı ... ile diğer davalı şirket arasında 04/12/2007 tarihinde istisna sözleşmesi ve 01/04/2010 tarihinde fason iş sözleşmesinin imzalandığı, her iki sözleşmesi konusunun da aynı olduğu, sözleşmenin “ fasoncunun işi bizzat yapma zorunluluğu” başlıklı 8. maddesinde bu sözleşmenin fasoncunun işbire karşı bir eser meydana getirmesi mükellefiyeti olduğu, fasoncunun sözleşme konusu işin bizzat yapacağı, fasoncunun işin gereklerini yerine getirecek sayıda personele sözleşme süresine istihdam edeceği, istihdam edilen personelle ilgili her türlü mali ve sosyal sorumluluğunun fasoncuya ait olduğunun belirtildiği, davalı Şirket ile davalı ... arasında fason iş ilişkisinin bulunduğu, ..."in davalı Şirket"e fason imalat yaptığı ve yapmış olduğu işi bant üretim işçilik bedeli ve ip büküm işçilik bedeli faturaları düzenlemek suretiyle teslim ettiği ve taraflar arasındaki ilişkinin alt-üst işverenlik ilişkisinin ispatlanamadığı, davacının belirli iş sözleşmesi imzalamak sureti ile işe başladığı ve süresinin bitim tarihi olan 05/02/2009 tarihinde kendi isteği ile istifa ederek işten ayrıldığı, davacının kendi isteği ile istifa ederek işten ayrılması nedeni ile ihbar tazminatına hak kazanamadığı, 06/03/2008 tarihinden 05/02/2009 tarihine kadar çalıştığı sürenin 1 yıldan az olması nedeni ile de kıdem ve yıllık izin ücretine hak kazanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
1- Davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği konusunda ihtilaf bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/6 maddesi uyarınca, “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir.
Alt-asıl işveren arasındaki ilişki, niteliğine göre, eser, taşıma, kira gibi sözleşmelere dayanır. Alt işveren üstlendiği işi sözleşme koşulları doğrultusunda, ama kendi adına ve bağımsız bir biçimde yürütür. Çalıştırdığı işçilerle kendi adına iş sözleşmesi yapar; gerekli talimatları verir; işçilere ücretlerini kendisi öder; ücret bordrolarını düzenler; SSK primlerini yatırır.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinden söz edilebilmesi için; alt işveren, işçilerini asıl işverene ait işyerinde, asıl işverenden aldığı iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde çalıştırıyor olmalı ve asıl işverenin işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde ya da asıl işin bir bölümünde çalıştırmalıdır. Bu anlamda verilen iş süreklilik arzetmeli, anahtar teslimi verilmiş olmamalıdır.
Muvazaa Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla ve kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesi arzu etmedikleri görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Üçüncü kişileri aldatmak kastı vardır ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaanın ispatı genel ispat kurallarına tabidir.
İşverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek istenmiş ve 4857 sayılı İş Kanununun 2/7 maddesinde bu konuda bazı muvazaa kriterlerine yer verilmiştir. Bu kriterler, asıl işveren işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi sureti ile haklarının kısıtlanması veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisinin kurulması olarak belirtilmiştir.
Asıl işin bir bölümünde işletme ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler alt işverene devredilebilecektir. Baskın öğe, “teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren” işlerdir. Başka bir anlatımla işletmenin ve işin gereği ancak teknolojik nedenler var ise göz önünde tutulur. Dolayısıyla, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2’nci maddesinde belirtilen şartlar gerçekleşmeden asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi hâlinde, asıl işveren-alt işveren ilişkisi geçersizdir.
Diğer taraftan, “Malzemesi marka sahibi tarafından karşılanarak başka bir firmaya yaptırılan üretime, fason üretim” denmektedir. Kısaca, bir ana firmaya ait bir mal ya da hizmetin tümünün ya da bir bölümünün başka bir firmaca üretilmesidir.
Kural olarak fason üretim, ana firmanın işyeri dışında yapıldığında, muvazaa olgusu hariç yapılan iş asıl işverene ait işyerinde yapılması unsurunu taşımadığı için asıl alt işveren ilişkisi olarak kabul edilemez. Ancak işlemin muvazaalı olması veya fason üretimin ana firmanın işyerinde yapılması halinde asıl alt işveren ilişkisinin varlığı kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, 1997 yılından beri davalılardan asıl işveren .... işyerinde değişen taşeron işçisi olarak çalıştığını iddia etmiştir. Bu nedenle davacının SSK kaydının bu şirket adına çıkmaması olağandır. Asıl olan bu davalı ile son davalı ... ile diğer dava dışı ve davacıyı çalıştıran işverenler arasında, asıl-alt işveren ilişkisi olup olmadığı, bu ilişkinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı, davalı ....inin diğer davalı işle birlikte sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda varılan sonuç, gerekçe ve hüküm belirtilen noktalar konusunda yetersizdir.
Aynı şirkete karşı diğer bir işçinin açtığı feshin geçersizliği ve işe iade davasında diğer davalı ihbar edilen olarak yer almış ve Dairemizin temyiz incelemesi sonucu “Her ne kadar davalı ile değişik taşeronlar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu yönündeki teftiş raporuna karşı açılan itiraz davalarında ....... İş Mahkemesi’nce bu ilişkinin asıl işveren alt işveren ilişkisi olmadığı ve muvazaalı da olmadığı yönünde karar verilmişse de, söz konusu davalarda davacı işçinin taraf olmadığı bu nedenle davacı açısından kesin hüküm oluşturmayacağı, davalının kendisine ait yeri ve makineleri bir kısmı daha önce kendi işçileri olan taşeronlara kiralayıp, hammaddeyi de kendisi verip bu kişilerin bordrosunda görünen işçilere üretim yaptırma şeklindeki çalışma ilişkisinin davacı açısından muvazaalı olduğu” kabul edilmiştir(....... İş Mahkemesi. 2011/619 Esas, Dairemizin 20.05.2015 gün ve 2015/13543 Esas, 2015/18218 Karar).
Öncelikle davacının iddia ettiği dönem için kurumdan SSK giriş ve ayrılış kayıtları, bu kayıtlardaki işverenlerin kimler olduğu, asıl işveren olduğu iddia edilen ....i ile aralarındaki ilişki, bu ilişkiye esas olan sözleşme ve kayıtlar, kayden görülen şirketlerin işyerleri bağımsız olup olmadıkları incelenmeli, yukarda açıklanan ilkeler kapsamında bu kişiler ile davalı şirket arasında asıl-alt işverenlik ilişkisi bulunup bulunmadığı, ilişkinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı, gerçek anlamda fason üretim işi olup olmadığı incelenmeli, emsal dava dosyası ile birlikte değerlendirilmeli, gerekirse işyerinde bilirkişi marifeti ile keşif yapılmalı ve yukardaki ilkelere göre davalıların sorumluluğu belirlenmelidir. Eksik inceleme ile davacının çalıştığı tüm işverenlerle asıl işveren olduğu iddia edilen şirket arasında, asıl-alt işveren, muvazaa, işyeri veya hizmet akti devri, fason üretim kavramları ortaya çıkarılmadan, davalı ..."in işverenlik durumu ile bağımsız işveren olup olmadığı belirlenmeden, davalı Şirket açısından davanın husumetten reddi hatalıdır.
2-Davalı ..."in yönünden temyize gelince;
Öncelikle asıl-alt işveren ve fason üretim olup olmadığı açıklığa kavuşturulmadan sorumluluğun sadece kendi dönemi ile sınırlandırılması doğru değildir. Diğer taraftan davacı ile belirili süreli iş sözleşmesini yapılmasını gerektiren objektif neden bulunmadığından belirli süreli kabul edilmesi isabetsizdir.
Ayrıca, davalı ... vekili cevap dilekçesinde, davacının iş aktinin istifa ile sona erdiğini savunmuş, davacı vekili ise dava dilekçesinde ise belirli süreli iş aktinin sona ermesi nedeni ile davacının iş aktine son verildiğini iddia etmiştir. Dosyaya davalı ... işyerini muhatap bir istifa dilekçesi sunulmadığı gibi davacının kendisinin ayrıldığı kanıtlanamamıştır. Aradaki sözleşme belirsiz süreli olduğundan, ihbar tazminatının kabulü yerine reddi de bozmayı gerektirmiştir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23/06/2015 gününde oy birliği ile karar verildi.