10. Hukuk Dairesi 2016/5216 E. , 2016/11382 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, 11.03.2011 tarihli trafik-iş kazası nedeniyle sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan gelir ve geçici iş göremezlik ödemeleri nedeniyle uğranılan Kurum zararının 5510 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davalılardan teselsülen tahsili istemine ilişkin olup, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
5510 sayılı Yasa"nın 21’inci maddesinin dördüncü fıkrası, üçüncü kişinin sorumluluğunu düzenlemekte olup; buna göre, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilebilecektir.
Üçüncü kişinin rücu alacağından sorumluluğu kusur sorumluluğu esasına dayanır. Bir başka ifadeyle; üçüncü kişi, ancak kusurlu bir hareketinin varlığı halinde rücu alacağından sorumludur.
İş kazası, meslek hastalığı ve hastalığın üçüncü kişinin kusuru sonucunda meydana gelmesi halinde rücu edilecek miktar ise; sigortalı ya da hak sahiplerine yapılan ödemelerin tümünün, bağlanacak gelirlerin ise başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, kusur karşılığından oluşmaktadır.
Hal böyle olunca, davalı ...’ın bağlanan gelir yönünden sorumluluğunun, gelirin ilk peşin değerinin yarısının kusur karşılığı ile sınırlı olduğu gözetilmelidir.
Öte yandan, sigorta şirketinin hak sahiplerine yaptığı ödemeye ilişkin olarak ise; tazmin sorumlularının sigortalı ya da hak sahiplerine yapmış oldukları ödemelerin
rücu alacağından düşülmemesi gerekmekte ise de; sigorta şirketlerinin 2918 sayılı Kanun kapsamında poliçeye dayalı akdi sorumluluğu nedeniyle poliçe limitini teşkil eden miktarın sigortalı ya da hak sahiplerine ödediğinin geçerli belgelerle kanıtlanması durumunda; sigorta şirketlerinin mükerrer ödeme ile karşı karşıya bırakılmaması bakımından ödedikleri miktar oranında sorumlu tutulmaması gerekir.
Bu nedenle, davalı ... şirketi, davaya konu trafik kazasının meydana geldiği tarih itibariyle geçerli olan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesinde öngörülen 200.000,00 TL’lik limitin tamamını hak sahibine yargılama sürecinde ödediğini geçerli belge ile kanıtladığından, davalı ... şirketi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekeceğinden infaza elverişli hüküm kurulması, ayrıca davanın 18.02.2013 tarihinde açıldığı ve ödemenin dava açıldıktan sonra 25.09.2013 tarihinde yapıldığı dikkate alındığında, davanın açılış tarihi itibariyle davalılar dava açılmasına sebebiyet verdiklerinden, davacı kurumun dava açmakta haklı olduğu gözetilerek davacı Kurum aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi göz önünde bulundurulmalıdır.
Yukarıda yapılan maddi ve hukuki olgulara göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 20.09.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.