15. Hukuk Dairesi 2020/2712 E. , 2021/1950 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:...Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen kararın temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı şirkete ait fındık fabrikasının makineleri ile çatıda bulunan profillerin boyanması hususunda müvekkili ile davalı şirketin anlaştığını, müvekkilinin uzanamadığı yerlere forklift vasıtası ile uzanmasını sağlamak için de diğer davalı ..."ın işveren tarafından görevlendirildiğini, müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan anlaşma gereğince tüm güvenlik tedbirlerinin davalı şirket tarafından alınacağının kararlaştırıldığını, ancak müvekkili tarafından yüksek yerlerin boyanması esnasında vinç talep edilmesine rağmen, bu talebin yerine getirilmeyerek, forklifte kasa bağlanarak boya işini yaptığı sırada forklifti kullanan davalının kusurlu davranışı sebebiyle müvekkilinin yüksekten düşerek ağır yaralandığını ve sakat kaldığını, bu durumun müvekkilini maddi ve manevi olarak zarara uğrattığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla çalışamamasından kaynaklanan iş görememezlik ve işgücü kaybı için 10.000,00-TL maddi tazminat ile 40.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah yoluyla talebini 112.814,49-TL’ye arttırmıştır.Davalılar vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı ile müvekkili şirket arasındaki anlaşmanın götürü usulde ve anahtar teslimi olarak yapıldığını, davacının boya işini yaparken yükseğe ulaşmak için gerekli teçhizatı kendisinin hazır etmesi gerekirken, böyle davranmayarak, müvekkilinin de bilgisi dışında, kendi bulduğu çözümle işini yapmak istemesi sonucu kazanın meydana geldiğini, davacı tarafça müvekkilinden vinç talep edilmediği gibi, müvekkilinin böyle bir sorumluluğunun da olmadığını, tüm kusurun davacıda olup müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece aktüerya bilirkişi raporu ve bu rapor referans gösterilerek davacı tarafından sunulan ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalılar tarafından mahkeme kararının kaldırılmasına yönelik olarak istinaf yoluna başvurulmasıyla ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi tarafından davacının yaptığı iş ve elde ettiği gelir bakımından herhangi bir belge olmaksızın sırf tanık ifadeleri ile bildirilen gelir miktarı esas alınarak tazminat hesabı yapılmış olduğu, bu durumda asgari ücretin 1,3 katı davacının gelir elde ettiğine dair hatalı değerlendirme yapıldığı, herhangi bir belge ile gelirini ispatlayamayan davacının asgari ücret üzerinden gelir elde ettiğinin kabulü gerektiği değerlendirmesi yapılarak mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.Bunun üzerine yeniden esasa kaydedilen dosya kapsamında yerel mahkeme tarafından dosya yeniden aynı bilirkişiye gönderilerek istinaf kararı doğrultusunda davacının asgari ücretli olarak gelir elde ettiği sonucundan hareketle ek rapor tanzim edilmesi istenilmiş, dosya kapsamındaki tüm deliller, kusur durumu, olayın oluş şekli ve davalı şirket bünyesinde meydana gelen kaza nedeniyle şirketin gerekli tüm tedbirleri alması gerektiği, diğer davalı ..."ı da davalı şirketin görevlendirmesi ve gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmasını sağlamamış olması, davalı ..."ın da davacının zarara uğramasına neden olacak şeklindeki eylemi hep birlikte değerlendirilerek davalıların belirlenen sorumlulukları oranında davacının maruz kaldığı iş gücü kaybı oranına göre uğramış olduğu ve 07.08.2019 tarihli ek rapor ile hesaplanan 110.189,98TL maddi zararın ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, karara karşı davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine kararın usul ve yasaya uygun olduğundan bahisle davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Karar davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı şirkete ait fındık fabrikasının makineleri ile çatıda bulunan profillerin boyanması konusunda davalı şirket ile anlaşmış ve boyama işi için çalışma yaptığı sırada meydana gelen iş kazası sonucunda yüksekten düşerek ağır yaralanmıştır. Davacı tarafından davalı ... aleyhine de iş bu davada tazminat isteminde bulunulmuştur. Davacı ile davalı ... arasında düzenlenmiş herhangi bir yazılı sözleşme bulunmadığı gibi davacı ile davalı ... arasında akdi ilişki kurulduğu bu kişinin sözleşmede şirketten ayrı kişisel bir edim yüklendiği veya kazanın oluşumunda doğrudan etki eden ya da davacı tarafından da kişisel bir eylemi olduğu ispatlanamamıştır.Sözleşmelerin nispiliği ilkesi gereği sözleşme, kural olarak o sözleşmede taraf olanları bağlar. Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda davanın tarafları da sözleşmenin taraflarıdır. Yargıtay içtihatlarında ve öğretide bu durum taraf sıfatı olarak adlandırılmaktadır.
Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti, dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatının bu anlamda önemli özelliği ise, def"i değil itiraz niteliğinde olması nedeniyle taraflarca süreye ve davanın aşamasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve taraflar ileri sürmemiş olsalar bile mahkemece re"sen nazara alınmasıdır. Mahkemenin taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu subjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olduğundan taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir itiraz niteliğindedir. Mahkemece, davalı ... yönünden davalı taraf yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır.
2- Davacı ile davalı ...Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki sözleşme hizmet sözleşmesi olmayıp 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesidir. Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre eser sözleşmesi ilişkisinde konunun uzmanı yükleniciler olduğundan gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü de yüklenicilere aittir. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine göre, zararlandırıcı olayın gerçekleşmesine etkili olan yüklenici kusurunun tespitinde, iş güvenliği mevzuatından da yararlanılması mümkündür. Çünkü, yüklenici işinin uzmanı sayılan, sorumlu meslek adamıdır. Yüklenici, eser sözleşmesi ile yüklendiği edimini yerine getirirken veya sözleşmenin hazırlanması aşamasında gerekli tüm tedbirleri almakla ödevlidir. Yüklenici, işçi sayılamayacağından iş sahibinin denetimine de tâbi değildir. Yüklenicilerin, iş sahibine karşı Borçlar Kanunu"nun 471. maddesi hükmünden kaynaklanan sadakat borcu ve özen borcu söz konusudur. Yüklenicinin, iş sahibine nazaran bağımsız çalışması, işin ehli olması da gözönünde bulundurularak sorumluluğu hizmet akdine göre çalışan işçiye nazaran daha ağır kabul edilmektedir. İş sahibinin zarara uğramasına neden olmaktan kaçınması, yüklenicinin “özen borcu” kapsamındadır. Açıklanan bu hukukî sebeplerle; kural olarak eser sözleşmesi ile yüklenilen edimlerin ifası sırasında veya sözleşmenin hazırlanması aşamasında gerçekleşen zararlı olayların oluşumunda etkili olan yüklenicinin kusurunun, daima iş sahibinin kusurundan daha ağır derecede olması gerekir.Taraflar arasındaki ilişki 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olduğu gözetilerek yüklenici ve iş sahibinin kusurlu olup olmadıkları ve varsa oranının belirlenmesi için eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirme yapacak konunun uzmanlarından oluşan heyetten rapor alınması zorunludur. Mahkemece yapılacak iş; gerekirse yerinde keşif de yapılmak suretiyle 6100 sayılı HMK"nın 266 ve devamı maddeleri hükümlerine uygun şekilde oluşturulacak konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulundan rapor alarak ceza mahkemesindeki yargılamada sabit olan maddi vakıalarda dikkate alınarak taraflara ait kusur oranlarını, ağırlıklı kusurun yüklenicide olduğunu gözeterek eser sözleşmesinin ilke ve kurallarına göre belirlemek ve davacının isteyebileceği tazminat miktarının hesaplattırılıp sonucuna göre karar verilmesinden ibaret iken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamış, bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi hükmünün HMK 371. madde gereğince davalılar yararınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi"ne, karardan bir örneğinin ise ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 26.04.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.