Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/4250
Karar No: 2020/5451
Karar Tarihi: 12.10.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/4250 Esas 2020/5451 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2019/4250 E.  ,  2020/5451 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; davalı borçlu ..."dan alacaklarını alamadıklarını, bu yüzden İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2010/17336 sayılı dosyasından takip başlattıklarını, takiplerin kesinleştiğini, ancak takipler ve yapılan fiili ve kaydi haciz girişimlerine rağmen sonuç alınamadığını, yapılan araştırmalar sonucunda ..., ... Mah. ... Mevkii 18 pafta, 564 ada, 112 parsel sayılı olarak adına kayıt ve tescilli olan taşınmazının önce mülkiyetini ve daha sonra da intifa hakkını birinci derecede aile yakınları olan diğer davalı kişilere devretmek suretiyle alacaklılardan kaçırdığını belirterek İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2010/17336 sayılı dosyası senet ve takip konusu 28.917,91 TL alacağın fer"ileriyle birlikte tahsil edilebilmesi bakımından davalı borçlu adına kayıtlı iken 3. Şahıs davalılara devredilen dava konusu taşınmazla ilgili çıplak mülkiyet ve intifa devir ve temlik ve terklerine dair tasarrufların iptaliyle, takipler konusu davacı alacaklarının tüm fer"ileri ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar ..., ..., ... vekili; davanın iptali istenen tasarruflardan itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Diğer davalı ... vekili; davalıların 4 kez evlenip boşandıklarını, danışıklı hareket ettikleri iddiasının yersiz olduğunu, 1998 yılında müvekkilinin başka biriyle evli iken taşınmazı çocuklarına devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; taşınmazın raporlardaki değeri ile akit tablosundaki değeri arasında önemli oransızlık gözükmediği gibi davalılar arasındaki satış işleminin alacaklılara zarar vermek kastı ile yapıldığının ve mal kaçırdığının kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde mal varlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Somut olayda dava konusu taşınmazın çıplak mülkiyeti davalı borçlu tarafından 1/2"şer hisse oranında 27.4.2001 tarihinde çocukları davalılar ... ve ..."a, onlar tarafından da 1/6"şar hisse olarak 28.6.2002 tarihinde borçlunun eski eşi davalı ...
    Türkozan"a satılmıştır. Anılan tasarruf tarihleri (çıplak mülkiyetin devrine ilişkin)ile eldeki davanın açılış tarihi arasında İİK"nun 284.maddesinde öngörülen beş yıllık hak düşürücü süre geçmiş olduğundan taşınmaz satışına(çıplak mülkiyet devri ile ilgili) ilişkin davanın reddi sonucu itibarıyla doğrudur. Ancak; davacı vekili, dava konusu taşınmaz üzerindeki intifa hakkının borçlu tarafından çıplak mülkiyet sahipleri lehine feragatini içeren 12.9.2007 tarihli tasarrufun da iptalini de talep etmiş; mahkemece, davalı borçlu ile diğer davalı eşin boşanmış olması bu konuda davalı borçlu eşin ağır ceza mahkemesinde diğer davalı tarafından şikayet edilmiş olması göz önüne alındığında mal kaçırdığının kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. İntifa hakkının devri veya çıplak mülkiyet sahipleri lehine feragat edilmesi halinde anılan tasarrufun iptale tabi olacağı, kaldı ki, dava konusu taşınmazın kargir apartman olmayıp et lokantası olarak kullanılan ve tapuda 423,25 metrekare alanlı dükkan olduğu, keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporundan da taşınmazın ... Et lokantası olarak faaliyet gösteren işyeri olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda dava konusu 12.9.2007 tarihli tasarruf yönünden İİK"nun 278,279 ve 280 maddeler gereğince değerlendirme yapılarak (davalıların baba-oğul, karı-koca oldukları tasarruf konusunun iş yeri olduğu hususunun da göz önünde bulundurulması) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi