14. Hukuk Dairesi 2016/13247 E. , 2020/3319 K.
"İçtihat Metni"14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, 15/12/2015 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03/05/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, mirasçılık belgesinin verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, 140 parsel sayılı taşınmazda 2/16 hisse sahibi ..."nin müvekkilinin kök murisi olduğunu, müvekkilinin büyük dedesi ..."nin baba isminin ..., anne isminin de ... olduğunu, ... ve ... isimli kişilerin ... ve ... isimli iki çocuğunu mirasçı bırakarak vefat ettiklerini, büyük dede ..."nin vefat ederek tek oğlu ..."i mirasçı bıraktığı, ..."in de vefat ederek ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1981/50-86 E.-K. sayılı mirasçılık belgesi ile ... ..."i mirasçı bıraktığını, ... ..."in müvekkilinin babası olduğunu, ... ..."e ait ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/153-153 E.-K. sayılı mirasçılık belgesini çıkarttıklarını, kök muris ..."nin yasal mirasçıları ile miras hisselerinin tespitiyle mirasçılık belgesinin verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, resmi kayıtlarda murisin ne zaman öldüğünün, anne baba adının, tüm mirasçılarını gösterir şekilde nüfus kayıtlarının bulunmadığı, talepte bulunanın kesin ve inandırıcı bir delille de mirasçı ile muris arasında mirasçılık bağını kuramadığı, davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, TMK"nin 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda "Taraflarca hazırlama ilkesi" geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise "re"sen araştırma ilkesi" egemendir. Hasımsız açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekişmesiz yargıda re"sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
Mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davalarda davacı, mirasçılık belgesi verilmesini isteyebilmek için murisin öldüğünü ve ölüm tarihini, muris ile kendisi arasındaki irs bağını kanıtlamak zorundadır. Bu tür davaların reddine karar verilebilmesi için murisin hiçbir şekilde yaşamadığının, böyle bir kişinin mevcut olmadığının belirlenmesi veya davacının murisin mirasçısı olmadığının tespiti gerekir.
Somut olaya gelince; dosya içerisinde bulunan ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 19881/50-86 E.-K. sayılı ve 27.04.1981 tarihli mirasçılık belgesinde muris ... oğlu ...dan olma 1316 doğumlu ..."in mirasçısının ... ve ..."dan olma 1337 doğumlu ... ..., ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/153-153 E.-K. sayılı ve 11.05.2000 tarihli mirasçılık belgesinde muris ... ve ..."dan olma 1337 doğumlu ... ..."in mirasçılarının ... ve ... olduğu görülmektedir. Buradan davacı ..."in murisinin 1337 doğumlu ... ... olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamında bulunan 140 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı edinme sebebi içeriğinde "5/16 hisse ... oğlu ... ve 5/16 hisse yine ... oğlu ... adlarına kayıtlı olduğu, bu kaydın geldisi Nisan 1943 Tarih 97 Sıra noda 2/8 hisse ... oğlu ... anası ... ve 1/8 hissede..."in kardeşi ... adlarına kayıtlı olduğu" yazılı olduğu görülmektedir. İptale konu edilemeyen kadastro tutanağındaki beyanların güçlü delil niteliğinde olduğu gözetilerek, mahkemece resen araştırma ilkesi gereğince davacının murisi olduğunu iddia ettiği ..."ye ait varsa kayıtların temini için Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğüne yazı yazılmalıdır. 140 parsel sayılı taşınmazın içeriği dikkate alınarak sağ iseler kadastro tutanak bilirkişileri de dinlenilmelidir.
Mahkemece resen araştırma ilkesi gereğince tüm araştırmalar yapılmalı, buna rağmen murisle geçerli irs ilişkisi olan mirasçının tespit edilememesi halinde Türk Medeni Kanununun 501. maddesi gereğince Devletin mirasçılığına karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 03.06.2020 tarihinde oy birliğiyle ile karar verildi.