1. Hukuk Dairesi 2021/2596 E. , 2021/6754 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın davanın reddine karar verilmiş, davacıların istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ...’in mirasçılarından mal kaçırma amacıyla ... parsel sayılı taşınmazdaki B blok 6 numaralı bağımsız bölümünü oğlu olan davalıya satış suretiyle devrettiğini, mirasbırakanın temlik sırasında 73 yaşında olduğunu ve davalının etkisi ile devri gerçekleştirdiğini, mirasbırakanın satışa ihtiyacı olmadığını, satış bedeli ile gerçek bedel arasında fahiş fark olduğunu, davalının satış bedelini de ödemediğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında ... mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, süresinde davaya cevap vermemiş, aşamada dava konusu taşınmazı yükleniciden satın aldığını ve annesi adına tescil ettirdiğini, satış bedelini kendisinin ödediğini, mirasbırakanın hacca giderken dava konusu taşınmazı kendisine devrettiğini, davacıların çekişmeli yerde bir haklarının olmadığını, mirasbırakan ile kendisinin ilgilendiğini, mirasbırakanın ve eşinin davacılara Hazine taşınmazındaki evi ve arsayı verdiğini, traktörünü gelini ..."e verdiğini, mirasbırakanın eşinin parasıyla ..."in evini yaptıklarını, çalışması karşılığı elde ettiği geliri davacılara verdiği için eşiyle arasının açıldığını ve boşandıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın amacının mal kaçırma olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacıların istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’nin ... ada ... parsel sayılı taşınmazdaki B blok 6 numaralı bağımsız bölümünü oğlu ...’e satış suretiyle temlik ettiği, mirasbırakanın 06.04.2017 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak çocukları ..., ... ve ... ile kendisinden önce ölen oğlu ...’in çocukları ..., ..., ... ve ...’un kaldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK"nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (iştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.
TMK"nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Nitekim, bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.
Somut olayda, davacıların taleplerinin terekeye iade olmasına rağmen mirasbırakanın mirasçılarından davalı tanıkları olarak dinlenilen ... ve ... ile ölü oğlu ...’in çocuğu ...’in davada yer almadığı ve usulüne uygun taraf teşkili yapılmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, mirasbırakan ...’nin davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK’nin 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması ile davacı ...’ın mirasbırakan ...’nin mirasçısı olmamasına ve bu durumun bölge adliye mahkemesince tespit edilmesine rağmen anılan davacı yönünden davanın husumetten reddine karar verilmemesi doğru değildir.
Davacılar vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 11/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.