17. Hukuk Dairesi 2019/2394 E. , 2020/5448 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davacı müvekkilinin davalı ... Gıda Teks Tem. Ürün. İnş. Taah. Tar. Ürn. Tic ve San. Ltd. Şti"nden olan alacağına karşılık 50.000,00 TL bedelli 30/11/2011 keşide tarihli çeki aldığını, çek vadesinde ödenmeyince ibraz süresi içerisinde arkasının yazıldığını, borç ödenmeyince Antalya 7. İcra Müdürlüğünün 2012/1321 sayılı takip dosyası ile icra takibi başlattığını, ancak davalı şirketin bu sırada tüm mal varlığını üzerinden devrettiğini, davalı borçlu şirketin borcu karşılamaya yeterli mal varlığının bulunmadığını, davalı borçlunun ... İli ... İlçesi ... mevkii 3113 parsel kani 7641 m2"lik taşınmazını 12/01/2012 tarihinde diğer davalı ..."a 14.000,00 TL gibi çok düşük bir bedel ile muvazaalı bir şekilde sattığını belirterek satışın iptal edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Gıda Teks. Tur. İnş. Taah. Tar. Ürn. Tic. Ve San. Ltd. Şti. vekili; belirtilen ... İli, ... İlçesi, ... mevkii 3113 parselde kain 7641 m2 olan taşınmazını başka bir borcu karşılığında devrettiğini, mal kaçırma kastı ile hareket etmesinin söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... vekili; taşınmazın satışının gerçek bir satış olduğunu, müvekkil ile diğer davalı arasında herhangi bir akrabalık bağının söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; edimler arasında fahiş fark olmadığından ve İİK"nun 280. maddesinde sözü edildiği gibi davalılar arasında akrabalık, yakın arkadaşlık ticaret ortaklığı ve bunun sonucu olarak davalının alacaklıyı ızrar kastıyla hileli tasarrufta bulundukları da ileri sürülüp kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Somut olayda, mahkemece edimler arasında fahiş fark olmadığından ve İİK"nun 280. maddesinde sözü edildiği gibi davalılar arasında akrabalık, yakın arkadaşlık ticaret ortaklığı ve bunun sonucu olarak davalının alacaklıyı ızrar kastıyla hileli tasarrufta bulundukları da ileri sürülüp kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 30/11/2011 tarihli çek ile doğduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, 28/09/2012 tarihli haciz tutanağının İİK 105 anlamında geçici aciz belgesi
niteliğinde olduğu, iptali istenen tasarrufun takip konusu alacaktan sonra 12/01/2012 tarihinde yapıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava konusu tasarruf yönünden taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlenen rayiç bedel arasında misli fark bulunmadığı anlaşılmakta ise de gerek borçlu ve 3.kişi ...’ın savunması gerekse yargılama sırasında dinlenen tanıkların beyanlarında dava konusu satış işleminin borca mahsuben yapıldığının belirtilmesi karşısında borca mahsuben yapılan taşınmaz devrinin mutad ödeme olmaması nedeniyle dava konusu tasarrufun mahkemece İİK"nun 279/2. maddesi gereğince tartışılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 12/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.