Ceza Genel Kurulu 2018/602 E. , 2019/51 K.
"İçtihat Metni"Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 127-375
Mala zarar verme suçundan sanık ...’in beraatine ilişkin İstanbul Anadolu 23. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 19.02.2014 tarihli ve 696-65 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 26.12.2017 tarih ve 5046-15287 sayı ile;
"1- 03.12.2011 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 10.12.2011 olarak gösterilmesi,
2- Katılanın görgüye dayalı iddiası ile bu iddiasını doğrulayan olay yeri inceleme görgü ve tespit tutanağı içeriğine göre, sanığın üzerine atılı suçun sübuta erdiği, sübuta eren mala zarar verme suçunun da 02.12.2016 tarihinde uzlaştırma kapsamına alındığı nazara alınarak sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdir edilmesi lüzumu" isabetsizliklerinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyesi M. Kaya;
"Sanık hakkındaki iddia, 03.12.2011 günü saat 15.00 sıralarında katılanın evi önünde park halindeki ..... plaka sayılı araca zarar vermekten ibarettir.
Katılan, kolluk ifadesinde sanığın aracını çizerken gördüğünü, kendisini görünce kaçtığını beyan etmiş, kovuşturma evresinde ise sanığın üç kez arabasının camını kırdığını söyleyerek şikâyetçi olduğunu belirtmiş, somut olayla ilgili beyanına başvurulmamıştır.
Dosyada mevcut olay yeri inceleme raporuna göre ..... plaka sayılı aracın birçok yerinde hasar olduğu görülmektedir.
Katılanın kardeşleri ile sanığın taraf oldukları 26.04.2011 tarihinde meydana gelen olay nedeniyle Ümraniye 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/1192 esas sayılı dosyasında ve yine katılanın aynı aracına 31.10.2011 tarihinde zarar verildiği iddiasıyla sanık hakkında Üsküdar 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1 esas sayılı dosyasında devam eden davaların bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda katılan ile sanık arasında husumet olduğu tartışmasız bir husustur.
Katılan tarafından bildirilen tanık .....; olay günü uzun boylu ve uzun saçlı bir kişinin kaçtığını, şikâyetçinin kovaladığını beyan etmiş araçtaki hasarla ilgili bir açıklaması olmamıştır.
Ceza yargılamasının temel amacı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olup birçok Ceza Genel Kurulu kararında da vurgulandığı üzere tahmin ve varsayıma dayalı mahkûmiyet hükmü kurulamayacağı, kanıtların kesin nitelikte olması gerekmektedir.
Bu bakımdan maddi gerçeğin ortaya çıkması açısından olay tarihi itibarıyla;
1- Sanığın kullanımındaki GSM hattının tespiti ile olay yeri ve yakınında sinyal bilgisi olup olmadığının,
2- Katılana ait konut ve aracın bulunduğu yer ve çevresinde kamera kaydı bulunup bulunmadığının,
3- Olayın gündüzleyin saat 15.00 sıralarında meydana geldiğinin iddia edilmesi ve araçtaki hasar durumu gözetildiğinde bir anda oluşması mümkün olmadığından çevrede olayı gören kişi olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekmektedir.
Yerel mahkeme kararının yukarıda belirtilen sebeplerle eksik araştırma nedeniyle bozulmasına karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yerel Mahkeme ise 28.06.2018 tarih ve 127-375 sayı ile önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.09.2018 tarihli ve 72610 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya Özel Daireye gönderilmiş, 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK"nın 307. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 04.12.2018 tarih ve 9132-13782 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı mala zarar verme suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken usulüne uygun şekilde verilmiş bir direnme kararı bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamında;
Özel Dairece ilk hükmün bozulması sonrasında Yerel Mahkemece 28.02.2018 tarihli tensip zaptında uzlaştırmaya ilişkin bozma nedeni doğrultusunda dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesine karar verildiği İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosunun 07.06.2018 tarihli ve 4851 sayılı yazısı ekinde gönderilen raporda uzlaşma sağlanamadığının bildirilmesi üzerine suçun sübutuna ilişkin bozma nedenine direnildiği de belirtilmeden önceki hüküm gibi karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yerel Mahkeme tarafından uzlaştırmaya ilişkin bozma nedeni doğrultusunda işlem yapıldıktan sonra suçun sübutuna ilişkin bozma nedenine direnildiği de belirtilmeden önceki hüküm gibi verilen karar, direnme kararı niteliğinde olmadığından Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün değildir. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde incelemenin Yargıtayın ilgili Dairesi tarafından yapılması gerekir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İstanbul Anadolu 23. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.06.2018 tarihli ve 127-375 sayılı karar direnme kararı niteliğinde olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.01.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.