10. Hukuk Dairesi 2016/12024 E. , 2016/11303 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının yaşlılık aylığı tahsisi istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
...-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Kurum vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
...-Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak karar verilmiş ise de bozma ilamının gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın geçici 81. maddesidir. 10.04.1961 doğumlu olan davacının, 1479 sayılı Kanun kapsamında Kurumca 02.08.1982 - 11.05.2005 tarihleri arasında kesintili 16 yıl 17 gün sigortalı olarak kabul edildiği, 01.06.1986 - 04.12.2009 tarihleri arasında kesintili 2600 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi, 14.08.1989 - 15.08.1990 tarihleri arasında 5434 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının bulunduğu ve 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığına dayalı prim borcunun mevcut olduğu, Kurum"dan yaşlılık aylığı talebinin bulunmaması nedeni ile dava tarihinin davacı yönünden tahsis talep tarihi olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece öncelikle, 506 sayılı Yasa"nın Geçici 81. maddesinin (B) bendinin (d) alt bendi gereği yaşlılık aylığı tahsisi için 25 yıl sigortalılık süresi, 5150 gün yaşlılık, malûllük ve ölüm sigortaları primini ödeme ve 47 yaşını doldurma şartına tabi olan davacının, 20.07.2009 tarihinde yaptığı prim ödemeleri de gözetilerek, 1479 sayılı Yasa kapsamında ödediği primlerin dava tarihi itibariyle karşıladığı sigortalılık süresi Kurum"dan sorulup belirlenerek, 23.04.2015 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı Yasa"nın 56. maddesi ile 5510 sayılı
Yasa"ya eklenen geçici 63. maddenin “Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. …” hükmü gözetilerek, Kurumdan davacının sigortalılığının anılan yasal düzenleme kapsamında dava tarihi itibariyle durdurulması gereken tarih sorularak, bu çerçevede anılan yasal düzenlemeler kapsamında tahsis şartlarının varlığı irdelenmeli, dava tarihi itibariyle hakkında Kurumca 1479 sayılı Yasa"nın ek 19. maddesi uygulaması yapılmayan ve 5510 sayılı Yasa"nın Geçici 17. maddesinin uygulaması imkanı bulunmayan davacı yönünden, Kurumca bakiye prim borcunun her zaman tahsilinin mümkün olduğu nazara alınarak, varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, 20.09.2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.