8. Hukuk Dairesi 2019/5928 E. , 2019/11210 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı alacaklı 01.01.2014 başlangıç tarihli yazılı kira akdine dayanarak 26.12.2014 tarihinde haciz ve tahliye talepli olarak başlattığı icra takibi ile 2014 yılı Haziran, Temmuz, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları kira ve KDV alacağı, 2014 yılı Eylül, Ekim, Kasım, Aralık ayları aidat alacağı, 2014 yılı Eylül, Ekim, Kasım ayları elektrik ve su bedelinin işlemiş faiziyle birlikte toplam 31.363,65 TL olarak tahsilini talep etmiş, ödeme emri davalı borçluya 30.12.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı borçlular vekili 30.12.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, ödeme emrindeki meblağlara ve kira şartlarına itiraz ettiklerini, kiranın rayiç kira olmadığını, meblağların gerek kira, gerekse diğer alacaklar yönünden fahiş olduğunu, kira bedelinin yeniden uyarlama ile tespiti gerektiğini, kiralayan alacaklının sözleşmeden kaynaklı edim ve taahhütlerini yerine getirmemesinden ve kusurundan kaynaklı olarak müvekkilinin taşınmazı kullanım amacına ve beklentilerine uygun şekilde kullanamadığını ileri sürerek takibe itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlular tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur.
Mahkemece verilen ilk kararda, borçlunun itiraz dilekçesinde ödeme emrindeki meblağlara ve kira şartlarına itiraz ettiği, kiranın rayiç kira bedeli olmadığı, meblağların gerek kira gerekse diğer alacaklar yönünden fahiş olduğunu belirttiği, yazılı kira sözleşmesinin incelenmesinde bir aylık kira karşılığı olarak 3.500,00 TL + KDV ve %3 ciro primi ve KDV"nin gösterildiği, sabit kira dışındaki %3 ciro priminin hesaplanabilir ve belirgin olmadığı, %3 ciro primi olarak belirlenen kira bedeli miktarının hesaplanmasının genel mahkemelerde yargılamayı gerektirdiği, itiraz sebeplerinin ancak genel mahkemelerde değerlendirilebilecek hususlardan olduğu, bu hali ile itirazın kaldırılması talebi ile ilgili karar verilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 06.02.2017 tarihli ve 2017/417 Esas, 2017/1169 Karar sayılı ilamı ile “1.Dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir. 2. Davacı vekilinin kira alacağı ve faizine
yönelik temyiz itirazlarına gelince; ...Davalı borçlular vekili takibe itirazında açıkça ve ayrıca sözleşmeye karşı çıkmadığına göre kira ilişkisi kesinleşmiştir. Zira kiracılık sıfatında bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık kira miktarı konusundadır. Bu durumda mahkemece aylık kira bedeli sözleşmede kararlaştırılan şekilde hesaplanarak alacak miktarı buna göre belirlendikten sonra yapılan ödemelerin mahsubu ile davacının kira alacağı ve işlemiş faiz talepleri yönünden, işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken, yazılı şekilde uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonunda; takibe dayanak kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığı, takibe konu kira sözleşmesi dikkate alınarak aylık kira miktarının belirlenmesi ve dosyaya sunulan ödeme belgeleri uyarınca bakiye kira borcu bulunup bulunmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, usul ve yasaya uygun denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporundaki hesaplamalar dikkate alınarak itirazın 17.613,97 TL asıl alacak ve 131,93 TL işlemiş faiz yönünden kaldırılmasına karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 01.01.2014 başlangıç tarihli, 3 yıl süreli kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık yoktur. Kira sözleşmesi ile kira bedelinin aylık 3.500,00 TL + KDV sabit kira bedeli ve %3 ciro primi + KDV olarak ödeneceği, aylık kira bedelinin bu ikisinin toplamı olduğu kararlaştırılmıştır. Davacı alacaklı 26.12.2014 tarihinde başlattığı takip ile sabit kira bedeli, ciro kira bedeli, elektrik ve su kullanım bedelinin işlemiş faizi ile birlikte toplam 31.363,65 TL olarak tahsilini talep etmiştir. İcra takibine itiraz edilmesi üzerine açılan eldeki itirazın kaldırılması davasında mahkemece ciro kira miktarının hesaplanmasının yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, Dairemizin 06.02.2017 tarihli bozma ilamında gösterildiği üzere, öncelikle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, karar yalnızca, Mahkemece aylık sabit kira bedeli sözleşmede kararlaştırılan şekilde hesaplanarak alacak miktarı buna göre belirlendikten sonra yapılan ödemelerin mahsubu ile davacının kira alacağı ve davacının işlemiş faiz talepleri yönünden karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, ancak Mahkemece Dairemiz bozma ilamı gerekleri yerine getirilmeden karar verildiği anlaşılmaktadır. Nitekim, Mahkemece sözleşmede aylık 3.500,00 TL + KDV olarak belirlenen sabit kira bedeli üzerinden kira alacağının tespiti gerekirken, bozma ilamı dışına çıkılarak sabit kira bedeli ve ciro kira bedelinin tamamı üzerinden hesaplama yapılarak buna göre itirazın kaldırılmasına karar verilmesi doğru değildir. Kabule göre, 2014 yılı Ağustos ayı kirası takibe konu edilmediği halde Ağustos ayı kirası da dahil edilerek hesaplama yapılması hatalıdır.
Öte yandan, kanunen KDV oranı %18 olup, KDV alacağının %18 üzerinden hesap edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK"un 428.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA ve bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 11/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.