Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/1182
Karar No: 2019/50

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1182 Esas 2019/50 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/1182 E.  ,  2019/50 K.

    "İçtihat Metni"

    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 124-217

    6136 sayılı Kanun"a aykırılık suçundan sanık ..."in aynı Kanun"un 13/1, TCK"nın 62 ve 54/4. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 375 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, müsadereye, CMK"nın 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına ilişkin Iğdır 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.03.2008 tarihli ve 545-256 sayılı kararın kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içerisinde silahla kasten yaralama suçunu işlemesi nedeniyle dosyayı ele alan Iğdır 2. Asliye Ceza Mahkemesince 14.05.2013 tarih ve 97-643 sayı ile, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması suretiyle sanığın 6136 sayılı Kanun"un 13/1, TCK"nın 62/1, 50/1-a ve 52/2-4 maddeleri uyarınca hapisten çevrilen 6.000 TL ve doğrudan verilen 375 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 13.03.2014 tarih ve 19842-6375 sayı ile;
    "Dosyada mevcut ekspertiz raporuna göre; davaya konu gaz tabancasının namlusu içerisinde mevcut bulunan dairesel yapıdaki gaz ayırıcı parçasının delikli bir yapıda olduğu, bu haliyle de özel şekil ve nitelikteki fişeklerin ucunda bulunan ve mermi çekirdeği özelliği taşıyan kurşun, küre veya saçma tanelerinin geçebileceği kadar bir boşluk sağladığının silahın orijinal haline göre değişiklik yapılıp yapılmadığının tespit olunamadığının belirtilmesi karşısında, davaya konu gaz tabancasının marka, model ve üretim yılının tespit olunup Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından marka, model ve üretim yılı itibariyle bu silahların mevcut haliyle üretilmesine izin verilip verilmediği sorulup, bu silahların üretim şeması getirtilip dosya kül halinde kriminal laboratuvarı ya da Adli Tıp Kurumuna gönderilerek silahın üretim izni verilen orijinal haline göre bilye geçişine imkan verecek şekilde gaz ayırıcı parçasının tadil edilip edilmediğine dair alınacak bir rapor ile 6136 sayılı Kanun kapsamında kalıp kalmadığı hususu kesin olarak saptanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Iğdır 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 29.05.2014 tarih ve 124-217 sayı ile;
    “Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere dosyada silahın orijinal hâline göre değişiklik yapılıp yapılmadığının tespit olunamadığına dair bir raporun mevcut olmadığı aksine silahın imal özelliklerini koruduğunun ve herhangi bir tadilat yapılmadığının tespit edildiği bu nedenle istem konusu hakkında zaten dosya içinde mevcut rapor bulunduğundan bu raporun yeniden alınmasına ihtiyaç olmadığı kanaatinin hasıl olduğu; kaldı ki mahkememizin 25.09.2008 tarih ve 2007/545 esas sayılı yazısı ile dosyaya konu silahın müsadere edildiğinin anlaşılması karşısında silahın kriminal incelemeye gönderilmesinin de imkânsız olduğu; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmelik’in 2. maddesi uyarınca ateşli silah; ‘mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere atabilen silah’ olarak tanımlandığına ve dosyaya konu silahın imal özelliklerini koruduğu, üzerinde tadilat yapılmadığı ve üretim hâli ile saçma tanesinin balistik jel üzerinde yapılan deneme atışında 7.5 cm uzaklığa kadar ilerleyebildiği ve bu hâliyle insan bedeni üzerinde etkili olduğu ve bu mesafenin uzak mesafe sayıldığı, incelemeye konu silahın ekspertiz raporunda da belirtildiği üzere kuru sıkı olmayıp yarı otomatik bir tabanca olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır.
    Sanığın hayatın olağan akışına göre bu niteliği haiz silahın ruhsatsız olarak bulundurmanın suç olduğunu bilmesi gerektiği bu nedenle sanıkta suç işleme kastı bulunduğu kaldı ki 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçunun oluşabilmesi için genel kastın yeterli olduğu silahın ruhsatsız olarak bulundurmanın yasak olup olmadığını bilmemesinin suç oluşmasını engellemediği ve sanığın aldığı silahın kuru sıkı özellikte olduğunu iddia etmesine karşın silahı alırken bu silahın bilye / saçma tanesi / kurşun küresi yerleştirilerek oluşturulmuş özel şekil ve nitelikteki ateşli silah fişeklerini atabilecek durumda olduğunu bilerek ve isteyerek almış olmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu; silahın bu özellikte olduğunu bilmediğine dair savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğundan itibar edilmemesi gerektiği kanaati hasıl olmuştur.” şeklindeki gerekçeyle bozma kararına direnerek sanığın önceki hüküm gibi mahkûmiyetine karar vermiştir.
    Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.09.2015 tarihli ve 241465 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 800-561 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 28.11.2017 tarih ve 490-13419 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçunun sübutu bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    10.10.2007 tarihli yakalama tutanağına göre; silahla tehdit olayına ilişkin yapılan araştırma sonucu ikametinin önünde yakalanan sanığa olayda kullandığı silahın nerede olduğunun sorulması üzerine sanığın evinden getirmiş olduğu “Voltran Mod. 92 Fırat cal. 9 mm P.A Magnum F4103154” ibareli, şarjörü boş olan, kuru sıkı tabir edilen, ses ve gaz fişeği atabilen tabancasını kolluk görevlilerine teslim ettiği,
    Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 31.10.2007 tarih ve 1802 sayılı ekspertiz raporunda; tetkik için gönderilen "F4103154" numaralı silahın 9 mm çapında ses ve gaz fişeği ile aynı çaptaki özel nitelikli ateşli silah fişeklerini atabilen, sürgüsünün sol yüzeyinde "VOLTRAN Mod. 92 Fırat..." ibareleri bulunan, yarı otomatik bir tabanca olduğu, ateşleme sisteminde görev alan mekanik aksamının sağlam ve işler durumda olduğu, mevcut haliyle bilinen ateşli silah fişeklerini istimale elverişli olmadığı, her ne kadar namlusu bilinen ateşli silah fişeklerini istimal etmeye elverişli olmasa da, namlusunda ses fişeklerinin ön kısmına 3 mm çapında bilye / saçma tanesi / kurşun küre yerleştirilerek oluşturulmuş özel şekil ve nitelikteki ateşli silah fişeklerini atabilecek boşluk bulunduğu, söz konusu tabanca ile kolluk tarafından temin edilen ön kısmına 3 mm çapında saçma tanesi yerleştirilerek oluşturulmuş özel nitelikli ateşli silah fişekleri kullanılarak yapılan tatbiki deneme atışlarında, tabancanın bu fişekleri patlattığı, bahse konu özel nitelikteki fişeklerin ön kısmındaki saçma tanelerinin namluyu terk ettikleri, namluyu terk eden saçma tanelerinin özellikle yakın mesafeden etkili oldukları, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmelik’in 2. maddesinin (e) bendinde ateşli silahın; "Mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere kadar atabilen silah" şeklinde tanımlandığı, bu nedenlerle, özel nitelikli fişekleri patlatabilen tetkik konusu tabancanın, 6136 sayılı Kanun’a göre yasak niteliğini haiz ateşli silahlardan olduğu ancak bahse konu tabancanın, taşımakta olduğu nitelikler bakımından anılan Kanun’un 12/4. maddesi kapsamı dışında kaldığı bilgilerine yer verildiği,
    Iğdır Asliye Ceza Mahkemesince 25.02.2008 tarihli ara kararı uyarınca; adli emanetin 2007/342 sırasında kayıtlı inceleme konusu silahın kriminal polis laboratuvarına gönderilerek öldürmeye elverişli silah haline dönüştürülüp dönüştürülmediğine ilişkin ek rapor düzenlenmesinin istendiği,
    Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünün 18.03.2008 tarih ve BLS-2008/557 numaralı ekspertiz raporunda; tetkik konusu tabancanın namlusunda tadilat yapıldığını gösterir bir emarenin mevcut olmadığının (imal özelliklerini koruduğunun) belirtildiği,
    Sanık hakkında 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçu ile birlikte zincirleme şekilde silahla tehdit suçundan da kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece 24.03.2008 tarih ve 545-256 sayı ile; sanığın basit tehdit suçundan TCK"nın 106/1-2. cümle, 43/1-2, 62, 52/2 maddeleri uyarınca kesin nitelikte 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
    Adli emanet memurluğuna yazılan 25.09.2008 tarihli ve 545 sayılı müzekkereye göre; adli emanetin 2007/342 sırasında kayıtlı bulunan suça konu 1 adet Magnum marka “F4103154” numaralı tabancaya ilişkin TCK’nın 54/4. maddesi uyarınca verilen müsadere kararının yerine getirilmesinin talep edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Tanık ...... mahkemede özetle; kardeşi olan sanığın kullandığı kuru sıkı silahın kendisine ait olduğunu ancak silahı sanığın aldığından haberinin olmadığını,
    İnceleme dışı zincirleme şekilde basit tehdit suçunun katılanları ..., ... ve ... kollukta ve mahkemede özetle; uzaktan akrabaları olan sanık ...’in yanlarına gelerek “Sizi öldüreceğim” dedikten sonra belinden çıkardığı koyu renkli silahı kendilerine doğrulttuğunu, tetiğe bastığını ancak silahın tutukluk yaptığı için ateş almadığını, doldur boşalt yaptığı sırada da silahın ağzındaki merminin yere düştüğünü, bunun üzerine sanığın mermiyi yerden alarak olay yerinden kaçtığını,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık kollukta özetle; katılanların kendisine küfür etmeleri nedeniyle üzerinde bulunan kuru sıkı tabir edilen tabancayı çıkardığını, ancak şahıslara doğrultmadığını, ateş etmediğini, zaten silahın içinde mermi olmadığını, sadece katılanları korkutmak amacıyla silahı gösterdiğini, kuru sıkı silah taşımanın suç olduğunu bilmediğini, 24.03.2008 tarihli oturumda özetle; olay günü abisi ......’e ait olan kuru sıkı tabir edilen tabancayı temizlemek amacı ile yanına aldığını, yolda katılanlardan ...’in “Seni öldüreceğim” demesi üzerine kendisini korumak amacıyla üzerinde bulunan kuru sıkı silahı çektiğini, katılanlara doğrulttuğunu ancak silahın tetiğine basmadığını, tehdit içerikli bir söz de söylemediğini, bunun üzerine katılanların olay yerinden kaçtıklarını, kendisinin de evine gittiğini, 14.05.2013 tarihli oturumda özetle; silahı kuru sıkı olarak bildiğini, 6136 sayılı Kanun’a aykırı olduğuna dair bir fikri olmadığını, 29.05.2014 tarihli oturumda ise özetle; tabancayı kuru sıkı olarak satın aldığını, polislere de kuru sıkı olduğu için verdiğini, kuru sıkı olmasaydı zaten teslim etmeyeceğini, tabancanın mermi ateşleyebildiğini bilmediğini savunmuştur.
    Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle ateşli silahlar ile ses ve gaz fişeği atabilen silahlar hakkındaki mevzuat hükümlerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.
    6136 sayılı Kanun"un 1. maddesi; "Ateşli silahlarla mermilerinin ve bıçaklarla salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel olarak yapılmış bulunan diğer aletlerin memlekete sokulması, yapılması, satılması, satın alınması, taşınması veya bulundurulması bu kanun hükümlerine tabidir.",
    Suç tarihi itibarıyla 5252 sayılı Kanun"un "Diğer kanunlardaki para cezalarının artırılması ve usulü" başlıklı 4. maddesi;
    "(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun dışındaki kanunlarda yer alan para cezalarından nispî nitelikteki vergi ve resim cezaları, nispî para cezaları ve tazminat kabilinden değişen orana bağlı bulunan para cezaları hariç olmak üzere, kanun ve tüzüklerde gösterilmiş bulunan para cezalarından (idarî ve disiplin para cezaları dahil);
    ...
    b) Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul olunup da;
    ...
    3. 1.1.1946 tarihinden 31.12.1959 tarihine kadar yürürlüğe girmiş bulunan kanunlardaki para cezaları yirmisekizbinbeşyüzyetmiş katına,
    Çıkarılmıştır.",
    Aynı Kanun"un "Ağır para cezasının dönüştürülmesi" başlıklı 5. maddesi ise;
    "(1) Kanunlarda öngörülen "ağır para" cezaları, "adli para" cezasına dönüştürülmüştür.
    (2) Bu kanunlarda Türk Ceza Kanununda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, alt veya üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı dörtyüzellimilyon, üst sınırı yüzmilyar Türk Lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri, nispî nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz.
    ..." şeklinde düzenlenmiştir.
    Suç tarihi itibarıyla 6136 sayılı Kanun’un 13. maddesinin birinci fıkrasında bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyan veya bulunduranların bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5252 sayılı Kanun"un 4/1-b-3 ve 5. maddeleri delaletiyle 450 TL adlî para cezası ile cezalandırılacakları hüküm altına alınmış olup failin bu durumda cezalandırılabilmesi için suça konu silahın 6136 sayılı Kanun kapsamında olduğunu bilerek hareket etmesi gerekmektedir.
    Suç tarihinden sonra anılan Kanun"un 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 156. maddesi ile değişik 13. maddesinin beşinci fıkrası ise; "Kuru sıkı tabir edilen ses veya gaz fişeği ya da benzerlerini atabilen tabancayı, teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah haline dönüştüren kişi, bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine göre cezalandırılır." biçiminde düzenlenmiştir.
    Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 2. maddesi;
    "Bu Yönetmelikte geçen;
    ...
    b) Silah: Uzaktan veya yakından canlıları öldürebilen, yaralayan, etkisiz bırakan, canlı organizmaları hasta eden, cansızları parçalayan veya yok eden, ruhsata tabi araç ve aletlerin tümünü,
    ...
    e) Ateşli silah: Mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki maddeleri, barut gazı veya bu neviden patlayıcı ve itici güç ile uzak mesafelere kadar atabilen silahları,
    f) Tabanca: Tam otomatik olmamak şartıyla, namlu uzunluğu fişek yatağı hariç otuz santimetreyi ve tüm uzunluğu elli santimetreyi geçmeyen, dumanlı veya dumansız barut veya bu neviden bir patlayıcı ve itici güç ile gülle, mermi, saçma veya füze ile gaz ya da diğer nesneleri atabilen, belli bir çapta namluya uygun imal edilmiş ateşli silahları,
    ...
    ifade eder" hükümlerini içermektedir.
    Suç tarihinden sonra 12.02.2008 tarihli ve 26785 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5729 sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun"un 1. maddesi;
    "(1) Bu Kanunun amacı, ses ve gaz fişeği atabilen silahların nitelikleri, imali, ithali, ihracı, satışı, edinilmesi, bulundurulması ve taşınması hakkındaki usul ve esaslar ile bunlarla ilgili izin, kayıt ve tescil işlemlerini düzenlemektir.
    (2) Bu Kanunda geçen ses ve gaz fişeği atan silah; kurusıkı silah olarak da tabir edilen ses ve gaz fişeği atabilen silahları ifade eder.",
    2. maddesinin ikinci fıkrası;
    "Bu Kanun kapsamındaki silahların 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun hükümlerine tabi silah vasfına dönüştürülemeyecek ve üzerinde 6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silahlardan rengi ve şekli belirtilerek açıkça ayırt edilmesini sağlayan bir işaret taşıyacak şekilde üretilmesi zorunludur. Bu zorunluluklar ithalatta da aranır...",
    4. maddesinin birinci fıkrası;
    "Bu Kanun kapsamındaki silahları yetkili mercilerden izin almadan veya 6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silah vasfına dönüştürülecek şekilde imal edenler veya satanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yüz günden beşyüz güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır",
    Suç tarihinden sonra 02.05.2008 tarihli ve 26864 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Yönetmelik’in “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin (c) bendi;
    "Bu Yönetmelikte yer alan;
    ...
    Ses ve gaz fişeği atabilen silâh: Ses ve gaz fişeği atabilen, 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun hükümlerine tabi silâh vasfında olmayan, kurusıkı silah olarak da tabir edilen silâhları...
    ifade eder",
    “Üretim esasları” başlıklı 5. maddesi ise;
    "(1) İmal edilecek ses ve gaz fişeği atabilen silâhların çalışma sistemleri, mekanik yapıları ve görünümleri aşağıdaki şekilde olmalıdır:
    a) Sadece ses ve gaz fişeği atabilen silâhlarda kullanılmak üzere imal edilmiş nitelikteki fişekleri kullanabilecek yapıda olmalıdır.
    b) Birden fazla fişeği seri olarak atamayacak nitelikte; yarı otomatik, tek tek veya toplu tabanca çalışma sisteminde imal edilmiş olmalıdır.
    c) Gaz çıkışı;
    1) Namlu ucundan olacak silahlarda namlu içerisinde; fişek yatağı hariç olmak üzere namlu uzunluğunun en az yarısı uzunlukta çelikten imal edilmiş "namlu emniyet sacı" ve bu sac ile namlu ucu arasında kalan kısımda olacak şekilde sacın geniş yüzeyine dik olarak konumlandırılmış çelikten imal edilmiş "namlu emniyet pimi" olmalıdır. Emniyet pimi yerine, namlu emniyet sacının olduğu kısım fişek yatağı ile aynı eksende olmayacak şekilde en az 1,5 mm eksen kaçıklığına sahip olarak da imal edilebilir. Emniyet sacı fişek yatağı tarafında olmalıdır. Belirtilen sac ve pim, namlu içerisine kolayca çıkartılamayacak şekilde yerleştirilmelidir.
    2) Fişek yatağı bitiminde olacak silahlarda namlu içerisine, namlu çapını tam kapatacak şekilde sertleştirilmiş çelikten imal edilmiş "namlu emniyet çelikleri" yerleştirilmelidir. Bu çeliklerin fişek yatağı ve namlu ucuna dönük kısımları delinmeyi engellemeye yönelik geometrik şekillere sahip olmalıdır ve aynı zamanda bu çelikler sökülmeye elverişsiz şekilde namlu içerisine yerleştirilmelidir. Namlu emniyet çelikleri fişek yatağı bitimine olabilecek en yakın konumda olmalıdır.
    ç) Namlu ile gövde, sökülmek sureti ile birbirinden ayrılamayacak yapıda imal edilmelidir.
    d) Namlu ağzının çevresi karşıdan bakıldığında görülecek şekilde ve kolayca çıkmayacak turuncu renkli boya ile boyalı olmalıdır.
    e) Namlu uzunluğu fişek yatağı hariç 300 milimetreyi ve tüm uzunluğu 500 milimetreyi geçmeyecek şekilde imal edilmiş olmalıdır.
    f) Görünümü toplu veya yarı otomatik tabanca şeklinde olmalıdır. Güvenlik kuvvetlerince kullanılan tam otomatik silâh şeklinde veya görünümünde olmamalıdır.
    g) İmal edilen silâhlar üzerine marka, model, çap, imal yılı ve seri numaraları silinmeyecek şekilde vurulmalı, üretimde seri numarası atlaması yapılmamalıdır.
    ğ) Bu silâhların ambalaj ve kutularına Ek-1"de yer alan yasal uyarının ve silâhın kullanım kılavuzunun konulması zorunludur.
    (2) Yalnızca film yapımı, tiyatro, şenlik, kutlama, tören gibi etkinliklerde kullanılmak üzere yapılacak imalatlarda; birinci fıkranın (b), (d), (e) ve (f) bentlerinde belirtilen üretim esasları aranmaz. Bu amaçla yapılacak üretimde, üretici firma ile etkinliği gerçekleştirecek gerçek veya tüzel kişiler arasında üretime ilişkin düzenlenecek bir sözleşme ibraz edilmek sureti ile İçişleri Bakanlığından alınacak uygun görüş yazısı ve sözleşmenin bir suretinin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına sunulmasını takiben Üretim İzin Belgesi için gereken işlemler başlatılır. İmalatçı firma; üretimi tamamladıktan sonra sözleşmeyi yaptığı gerçek veya tüzel kişiye silahları teslim ettiğine dair bir belge ile birlikte bu silahlara ilişkin Üretim İzin Belgesini Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına teslim eder.
    (3) İhraç edilmek üzere imal edilecek silahlarda; birinci fıkranın (b), (c), (d), (e), (f) ve (ğ) bentlerinde belirtilen üretim esasları aranmaz." şeklinde hüküm altına alınarak Kanun ve anılan Yönetmelik’le ses ve gaz fişeği atabilen silahların nitelikleri, imali ve ithali hakkındaki usul ve esaslar düzenlenmiştir.
    Görüldüğü üzere ses ve gaz fişeği atabilen silahların, 6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silah vasfına dönüştürülemeyecek ve aynı Kanun hükümlerine tabi silahlardan açıkça ayırt edilmesini sağlayan rengi ve şekli belirtilen bir işaret taşıyacak şekilde üretilmeleri zorunludur. Bu tip silahları 6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silah vasfına dönüştürülecek şekilde imal edenler veya satanlar 5729 sayılı Kanun’un 4/1, ticaret kastı taşımadan teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah haline dönüştürenler ise 6136 sayılı Kanun’un 13/5. maddesi delaletiyle 13/1. maddesi uyarınca cezalandırılacaktır. Usulüne uygun imal edilmemesi ya da sonradan teknik özelliklerinde değişiklik yapılması nedeniyle yalnızca ses ve gaz fişeği değil, ayrıca mermi çekirdeği veya saçma tabir edilen özel şekil ve nitelikteki cisimleri de atabilen silahlar yasak niteliği haiz ateşli silahlardan olup memlekete sokulması, yapılması, satılması, satın alınması, taşınması veya bulundurulması 6136 sayılı Kanun hükümlerine tâbi olacaktır.
    Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında da belirtildiği üzere, ses ve gaz fişeği atabilen bir silaha ilişkin 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak niteliği haiz ateşli silah olduğu iddiasıyla bir kamu davası açılması durumunda öncelikle Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından silahın üretim tarihi, marka ve modeline göre mevcut şekilde üretilmesine ve ithaline izin verilip verilmediği sorulup doğrudan mevzuatta öngörülen usul ve esaslara aykırı olarak 6136 sayılı Kanun hükümlerine tabi silah vasfında mı üretildiği, yoksa anılan Kanun hükümlerine tabi silah vasfına dönüştürülebilecek şekilde üretilip bilahare de bu imkandan yararlanılarak teknik özelliklerinde değişiklik yapılması sonucunda bu Kanun hükümlerine tabi silah vasfına mı dönüştürüldüğü tereddüte yer bırakmayacak biçimde tespit edilmeli, daha sonra da suça konu silahın üretim tarihi, bu tarih itibarıyla üretim ve ithalinin tabi olduğu usul ve esaslar, mekanik yapısı, görünümü, silahla birlikte çapına uygun ateşli silah fişeği ele geçip geçmediği gibi hususlar üzerinde durularak, niteliğinin 6136 sayılı Kanun kapsamında olduğunun bilinip bilinmediği belirlenmeli, sonucuna göre de sanığın hukuki durumu takdir ve tayin edilmelidir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    10.10.2007 tarihinde saat 10.10 sıralarında silahla tehdit suçuna ilişkin yapılan ihbar üzerine yakalanan sanığın evinden getirmiş olduğu “Voltran Mod. 92 Fırat cal. 9 mm P.A Magnum F4103154” ibareli, şarjörü boş olan, ateşli silah fişeklerini istimale elverişli olmasa da, ses fişeklerinin ön kısmına bilye / saçma tanesi / kurşun küre yerleştirilerek oluşturulmuş özel şekil ve nitelikteki fişekleri atabilecek kadar namlusunda boşluk bulunan tabancayı kolluk görevlilerine teslim ettiği olayda; her ne kadar Özel Dairece, dosyada mevcut bulunan ekspertiz raporuna göre silahın orijinal halinde değişiklik yapılıp yapılmadığının tespit olunamadığı hususu bozma nedeni yapılmış ise de Yerel Mahkemece 25.02.2008 tarihli oturumda, 6136 sayılı Kanun’un 13. maddesinin beşinci fıkrasında belirtilen şekilde ses ve gaz fişeği atabilen tabancanın teknik özelliklerinde öldürmeye elverişli silah haline dönüştürülmesine ilişkin bir değişiklik yapılıp yapılmadığının tespitine yönelik ek rapor düzenlenmesine karar verilmesi üzerine Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 18.03.2008 tarihli ve 557 sayılı raporda, söz konusu tabancanın namlusunda tadilat yapıldığını gösterir bir emarenin mevcut olmadığının ve silahın imal özelliklerini koruduğunun belirtilmesi, yine ses ve gaz fişeği atabilen silahların imaline ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından izin; ithaline ilişkin ise anılan Bakanlık ve İçişleri Bakanlığının uygun görüşü alınmasına yönelik yasal düzenlemelerin suç tarihinden sonra yürürlüğe girmesi nedeniyle suça konu tabancanın marka, model ve üretim tarihi itibarıyla mevcut şekilde üretilmesine izin verilip verilmediği konusunda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından sorulmak suretiyle araştırma yapılmasına gerek bulunmaması, ayrıca Yerel Mahkemece 24.03.2008 tarih ve 545-256 sayı ile suça konu silahın müsaderesine karar verilmesi ve 25.09.2008 tarihinde silahla ilgili müsadere kararının yerine getirilmesi için adli emanet memurluğuna talimat verilmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde eksik araştırma ile hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
    Uyuşmazlık konusu bu şekilde çözümlendikten sonra, bir kısım Ceza Genel Kurulu Üyesince, sanığa atılı 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesi gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine, Özel Dairenin bozmasında; suça konu kuru sıkı tabancanın üretiminden sonra üzerinde bir değişiklik yapılıp 6136 sayılı Yasa kapsamında bulundurulması ve taşınması ruhsata tabi ateşli silah haline getirilmesinin kesin olarak saptanamaması halinde sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği hususunun amaçlanmış olduğu gözetilerek bu hususa ilişkin yapılan değerlendirmede;

    Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
    Erzurum Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 18.03.2008 tarihli ve 557 sayılı raporda; inceleme konusu tabancanın namlusunda tadilat yapıldığını gösterir bir emarenin mevcut olmadığının ve silahın imal özelliklerini koruduğunun belirtilmesi, sanıktan özel nitelikli fişek elde edilmemiş olması ve sanığın tüm aşamalarda söz konusu tabancayı kuru sıkı olarak bildiğini savunması karşısında; sanığın suça konu silahı, özel nitelikli fişekleri de atabilme özelliğine sahip olduğunu bilerek satın aldığına, taşıdığına veya bulundurduğuna yönelik her türlü şüpheden uzak, kesin, somut ve inandırıcı delil bulunmadığından beraati yerine, dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı 6136 sayılı Kanun"a aykırılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Iğdır 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.05.2014 tarihli ve 124-217 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı 6136 sayılı Kanun"a aykırılık suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 24.01.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi