3. Hukuk Dairesi 2017/15514 E. , 2017/18130 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet ve ev eşyalarının aynen olmadığı takdirde bedeli davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı dava dilekçesinde; davalı ile 2010 yılında boşandıklarını, takılan ziynet eşyalarının, düğünden sonra elinden alınarak bir daha iade edilmediğini, davalının kendisine bıçak çekmesi ve şiddet uygulaması sebebiyle evi terk ettiğini belirterek, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesini, aynen iade mümkün olmazsa 28.200 TL değerindeki ziynet eşya bedeli ile 1.800 TL değerindeki çeyiz eşya bedelinin yasal faizi ile iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı davacı tarafından belirtilen miktar ve değerde altının olmadığını, var olan altınların da düğün sonrası davacı ile birliktelikleri sırasında düğün borçlarına ve özel ihtiyaçlarına harcandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacının ziynet alacağı davasının kabulü ile, dava tarihindeki toplam değeri 19.200 TL olan her biri 16 gram ağırlığındaki 12 adet bileziğin, dava tarihindeki değeri 3.000 TL olan bir adet altın setin, dava tarihindeki değeri 5.680 TL olan 40 adet çeyreğin, dava tarihindeki değeri 750 TL olan üç adet yüzüğün, dava tarihindeki değeri 568 TL olan bir adet cumhuriyet altının aynen, aynen mümkün değilse yukarıda sayılan ziynet eşyalarının toplam değeri olan 29.198 TL olan, ancak taleple bağlı kalınarak 28.200 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının eşya alacağı davasının kısmen kabulü ile, değeri 500 TL olan 1 adet yemek takımı, değeri 150 TL olan 1 adet tencere takımı, değeri 20 TL olan 1 adet nevresim takımı, değeri 50 TL olan 1 adet uyku seti, değeri 150 TL olan 3 adet halı, değeri 20 TL olan 1 adet battaniyenin aynen, aynen mümkün değilse yukarıda sayılan çeyiz eşyalarının toplam değeri olan 890 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2015/4217 esas- 2016/1810 karar sayılı ve 15.02.2016 tarihli kararı ile “... ....Hükümde bileziklerin ayarının yazılı olmadığı, altın set ve yüzüklerin gram ve ayarlarının yazılmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca mahkemece; hüküm altına alınan ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin hükümde ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekirken, karar verilen ziynet eşyalarından bir kısmının gram ve ayarı yazılmayarak HMK"nın 297. maddesine aykırı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 18.05.2017 tarihli son kararında, davacının ziynet alacağı davasının kısmen kabulü ile; dava tarihindeki toplam değeri 15.677,20 TL olan her biri 22 ayar 16 gram ağırlığındaki 12 adet bileziğin, dava tarihindeki değeri 3.000 TL olan bir adet ( küpe, gerdanlık, künyeden oluşan) 14 ayar 45,54 gram ağırlığındaki altın setin, dava tarihindeki değeri 5.680 TL olan 40 adet çeyreğin, dava tarihindeki değeri 750 TL olan üç adet 14 ayar 3,79"ar gram yüzüklerin, dava tarihindeki değeri 568 TL olan bir adet cumhuriyet altının aynen, aynen mümkün değilse karşılarında yazan bedellerinin dava tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Kural olarak bozma kararına uyan mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep (kazanılmış) hak doğmuştur. Bu kazanılmış hak yeni bir hükümle ortadan kaldırılamaz. Bozulan bir hükmün, bozma sebepleri dışında kalan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle; kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak farklı bir karar veremez. Zira, kesinleşmiş olan kısımlar, lehine olan taraf yararına bir usuli müktesep hak teşkil eder.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde; mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla davacı yararına usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak sureti ile, bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde hüküm tesisi gerekirken, bozma kararı kapsamı dışında kalan 12 adet bileziğin değerinin 15.677,20 TL olarak belirtilerek davacının ziynet alacağı davasının kısmen kabulüne karar verilmesi şeklinde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.