3. Hukuk Dairesi 2017/7764 E. , 2017/18113 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, malik olduğu taşınmazda, davalının 05/03/2011 tarihinden itibaren kiracı olduğunu, taşınmazın bulunduğu eski binayı tamamen yıkarak taşınmaz üzerinde büyük bir proje inşa edeceğini, bu hususun 16/09/2014 tarihli ihtarname ile davalıya bildirdiğini ancak davalının taşınmazı tahliye etmediğini belirterek kira sözleşmesinin sona erdirilmesine ve kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın yeniden inşa ve imar nedeniyle tahliye davası olması nedeniyle davacıya avam ve mimari projeleri ibraz etmek üzere verilen sürelere rağmen davacı tarafça onaylı herhangi bir proje ibraz edilmediği, belediyenin cevabi yazısından anlaşıldığı üzere davacının belediyeye herhangi bir proje başvurusunun bulunmadığı, davacı tarafça davalının tahliyesini gerektirir esaslı bir inşai faaliyet yapılacağı hususunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, 30.03.2015 tarihli tensip zaptının 11.maddesinde ‘davacı tarafa taşınmaza ait projeyi dosyaya ibraz etmek üzere 2 Hafta Kesin Süre verilmesine’ şeklinde karar kurulmuş, davacı tarafından düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ve onaysız avam proje örneği ibraz edilmesi üzerine yine 09.06.2015 tarihli birinci celsede Mahkemece; ‘Davacı vekiline onaylı projeyi ibraz etmek üzere gelecek celseye kadar süre verilmesine,’ şeklinde ara karar oluşturulmuştur. Bunun üzerine davacı; projenin uygulanacağı alanın çok geniş bir saha olduğunu, birden çok taşınmaz mevcut olup tevhid işlemlerinin gerçekleştirileceğini, bu nedenle projenin onay aşamasına gelmediğini beyanla tarafına tekrar süre verilmesini talep etmiş, Mahkemece; ‘bu güne kadar avan projesinin ibraz
edilmediği, Zeytinburnu Belediyesinden gelen 03/12/2015 tarihli cevabı yazıda da davacı şirket tarafından yapılmış herhangi bir başvurunun bulunmadığı bildirildiği anlaşıldığından proje ibrazına ilişkin süre talebinin reddine’ karar verilerek davanın esasına yönelik hüküm kurulmuştur. Her ne kadar tensip zaptı ile birlikte onaylı projeyi ibraz etmek üzere davacıya kesin süre verilmiş ise de; verilen kesin sürede kesin süreye uyulmamasının sonuçları açıkça belirtilmemiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 94.maddesine göre hakim tayin ettiği müddetin kesin olduğuna karar verebilir. Ancak, böyle bir durumda kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararının yasaya ve içtihatlara uygun şekilde oluşturulması, hiçbir tereddüde yer vermeyecek derecede açık olması ve kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının ilgili tarafa ihtar edilmesi gerekir. Mahkemece verilen tensip zaptının 11.maddesinde belirtilen kesin sürenin sonuçları kararda açıkça yazılmamıştır. Bu durumda verilen süre bir sonuç doğurmaz. Hukuk Genel Kurulu"nun 7.5.2003 tarih 2003/319-355 Karar sayılı kararı bu yöndedir. Bu nedenle Mahkemece davacıya usulüne uygun şekilde kesin süre ihtaratı yapılarak, sonucuna göre deliller yeniden değerlendirilip bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.