17. Hukuk Dairesi 2020/2165 E. , 2020/5442 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davacıların eşi/babası Necdet"in kullandığı iki ayrı banka kredisini teminat altına almak amacıyla davalı tarafından 2 ayrı hayat sigorta poliçesi düzenlendiğini, poliçelerin süresi içinde ölüm gerçekleştiği halde sağlık durumu hakkındaki beyan yükümlülüğüne uyulmadığı gerekçesiyle davalının sözleşmeden caydığını belirterek iki ayrı poliçeden dolayı toplam 28.800,00 TL"nin ölüm tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, poliçeler dain-i mürtehin kayıtlı olduğundan davacıların aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davacılar murisi sigortalının poliçeden önce mevcut olan kronik kalp rahatsızlığını bildirmeyip beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve zarardan sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 08.02.2012 başlangıç tarihli poliçeden dolayı 22.500,00 TL. ve 14.06.2012 başlangıç tarihli poliçeden dolayı 6.300,00 TL. olmak üzere toplam 28.800,00 TL"nin vefat tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına; davacılar murisi sigortalının kullandığı kredinin davalı sigorta şirketi ile organik bağı olan dava dışı ... Bankası A.Ş"den alındığı, dava konusu poliçelerin kredi kullandırımı sırasında dava dışı banka tarafından davalı sigortanın acentesi olarak yaptırıldığı, bakiye kredi borcunun tahsili için bankanın davacılar aleyhine icra takibi de başlattığı dikkate alındığında, mürtehin kaydı olan bankanın davaya muvafakatinin aranmasına gerek görülmemesine göre; davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, hayat sigorta poliçesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar murisinin kullanmış olduğu banka kredileri nedeniyle, davalı sigorta şirketi ile davacılar murisi ... arasında 08.02.2012- 08.02.2016 vadeli ve 14.06.2012- 14.06.2017 vadeli 2 ayrı hayat sigorta sözleşmesi imzalanmış; poliçelerin düzenlenmesinden sonra, 04.10.2013 tarihinde davacılar yakını sigortalı vefat etmiştir.
Poliçelerin tanzim edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK"nun 1290. maddesi ve gerekse Hayat Sigortası Genel Şartlarının C.2.2. maddesi düzenlemesine göre; sigorta şirketinin sorusu üzerine veya her hangi bir soru sorulmadan (dolayısı ile buna ilişkin bir form doldurulmadan) sigortalı, sözleşmenin yapılması sırasında kendisinin bildiği ve sigortacının sözleşmeyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını gerektirecek bütün halleri sigortacıya bildirmekle yükümlüdür.
Poliçenin düzenlenmesi sırasında sigortalının, doğru beyan yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğinin ve sigortacının TTK"nun 1290. maddesine göre, sözleşmeden cayma hakkını kullanmasının haklı olduğunu kabul için ise, sigortalının gizlediği iddia olunan hastalık ile riziko (ölüm) arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Anılan bu tespit ve değerlendirmenin yapılması da, tıbbi ve teknik bilgiyi gerektiren bir iştir.
Davalı taraf, poliçe tanziminden önce muriste mevcut olan kronik kalp hastalığının gizlendiği ve ölümün de bu hastalıktan gerçekleştiğini belirterek zarardan sorumlu olmadıklarını savunmuştur. Mahkemece, Adli Tıp Kurumu 1.
İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporla, sigortalıda poliçeden önce kronik kalp hastalığı bulunmadığının tespit edildiği ve beyan yükümlülüğüne aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davalının sorumluluğuna karar verilmiştir.
Mahkemenin hükme esas aldığı 21.01.2015 tarihli Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu raporu incelendiğinde; dosyada mevcut olan belgelere göre, davacılar murisinin ölüm nedeninin kendisinde mevcut olan kalp damar hastalığı olduğu, ölüme neden olan bu hastalığın poliçeden önce bulunduğuna dair dosyada tıbbi belge olmadığı yönünde görüş bildirildiği görülmektedir. Ne var ki; sigortalı murisin göğüs ağrısı şikayeti ile 2006 yılında hastane başvurusunun olduğu ve EKG çekim işlemi uygulandığı, 2007 yılında monopleji (bir kas grubunun felci) teşhisi konulduğu hususlarının tıbbi belgelerden anlaşıldığı ifadelerine de bu raporda yer verilmiş; sigortalının ölüm belgesinde de ölüm nedeninin 30 yıldır bulunan ateroskletorik kalp hastalığına bağlı gelişen ve 10 yıldır bulunan kronik iskemik kalp hastalığına bağlı akut miyokard enfarktüs olduğu kayıtlıdır.
Sigortalının, poliçe tanzimi sırasında hiçbir sağlık problemi (kalp rahatsızlığı dahil) olmadığını beyan ettiği de dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Sigortalının 2006 ve 2007 yıllarında var olduğu savunulan kalp hastalığını gösterebilecek şikayetlerle hastane başvurusunun bulunduğu; ölüm belgesinde kronik kalp rahatsızlığının 10 yıldır bulunduğu tespitinin yapıldığı dikkate alındığında, sigortalının poliçeden önce kalp rahatsızlığı olup olmadığına ilişkin yapılan araştırma yetersizdir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; davacılar murisine ait 2006 ve 2007 yılındaki İskenderun Devlet Hastanesi kayıtları ile SGK"dan kullandığı ilaçlar ve gördüğü tedavilere ilişkin tüm tıbbi belgelerin getirtilmesinden sonra, iç hastalıkları ve kalp damar cerrahisi uzmanı doktor bilirkişilerin de yer aldığı 3 kişilik bilirkişi heyetinden, poliçelerin düzenlenmesinden önce sigortalı muriste kalp damar hastalığı bulunup bulunmadığı, varsa hastalık teşhisinin hangi tarihte konulduğu, bu hastalıkla ilgili tedavi ve ilaç kullanımı olup olmadığı hususlarını gerekçeli biçimde irdeleyen, denetime elverişli bir rapor alınarak, sigortalı tarafından imzalanan bilgilendirme formundaki beyan ve kabul ile TTK"nun 1290. ve HSGŞ"nın C.2.2. maddesi kapsamında davalı sigortacının hukuki
durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 12.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.