17. Hukuk Dairesi 2016/2431 E. , 2016/5353 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Dairemizin bozma ilamında özetle; Mahkemece davanın İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olup koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş ise de verilen kararın dosya içeriğine uygun düşmediği, bir davada taraflarca öne sürülen maddi olayların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak 6100 sayılı HMK.nun 33. maddesi gereğince hakimin doğrudan görevi olduğu, 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddelerinde belirtilen tasarrufun iptali davası; borçlunun alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mal varlığından çıkarmış olduğu, mal ve hakların veya bunların yerine geçen değerlerin, tasarruftan zarar gören alacaklının, alacağını elde etmesi amacıyla dava açarak tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlaması şeklinde tanımlanabileceği, iptal davaları ile güdülen amacın; bir alacağın tamamının yada bir kısmının tahsiline olanak bırakmamak amacıyla, borçlu tarafından yapılan bir taraflı hukuksal işlemlerle, borçlunun amacını bilen veya bilmesi gereken kimselerle yapılan bütün hukuksal işlemlerin hükümsüzlüğünü sağlamak ve bu yol ile alacağı tahsil etmek olduğu, ayrıca 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında alacaklı tarafından yapılan ve kesinleşen bir icra takibinin bulunması, bu takip sırasında alacağını tahsil edememesi ve dava açmak için 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmemesi davanın ön koşulu olduğu,somut olayda; davacı tarafından davalı ... hakkında icra takibi yapılmış ve kendisine ait taşınmazı alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla diğer davalı ..."na sattığını ileri sürülerek yapılan satışın BK.nun 18. maddesi uyarınca iptali ile kendilerine İİK.nın 283/1 maddesinin kıyasen uygulanmak suretiyle cebri icra yetkisi verilmesi talep edildiği, yargılama sırasında da davacı tarafın aynı şekilde beyanda bulunduğu bu durumda davacının davasını özellikle BK.nun 18.maddesine dayalı olarak açtığını bildirmesi ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında mahkemece davanın BK.nun 18.(Yeni BK. 19.maddesi) maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, iptal kararı verilmesi halinde İİK.nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekirken yazılı olduğu üzere yanlış değerlendirme sonucu davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve bozma ilamı doğrultusunda 18.10.2002 tasarruf tarihi itibarıyla davalı borçlu şirketin davacıya borcu bulunmadığı,davalı şirketin vergi borcunu ödemekten kurtulmak için mal kaçırma kastı ile diğer davalı ..."na taşınmazı devrettiğinden bahsetmenin mümkün olmadığı ve davalı ... vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde bahsedildiği üzere şirket ortağı olan davalı ..."nın şirket ortaklığından ayrılması nedeniyle sermaye payına karşılık sözkonusu taşınmazın bu davalıya devredildiği, her hangibir muvazaanın ve mal kaçırma amacının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava TBK"nun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir.
Mahkemece 18.10.2002 tasarruf tarihi itibarıyla davalı şirketin davacı idareye borcu bulunmadığı belirlenmiş ise de davacı idare tarafından gönderilen 18.9.2015 tarihli mükellef borç listesinden davalı şirketin 1998 yılı 2,3,4,5,6,7. dönem ve 1999 yılı 3,4,5,6,7,8,9,10,11,12.dönemlere ait vadesi geçmiş 779.487,56 TL vergi aslı ve 358.427,32 TL gecikme zammı (9.1.2005 vade tarihinden 18.9.2015 borç bildirim listesinin düzenlediği tarihe kadar olan döneme ilişkin olarak gecikme zammı hesaplanmıştır) olmak üzere 18.9.2015 tarihi itibarıyla toplam 1.137.914.88 TL vergi borcu bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda takip konusu borcun 18.10.2002 tarihli tasarruftan önce 1998 yılı 2.aydan 1999 yılı 12 aya kadar olan döneme ilişkin olması nedeniyle borcun tasarruftan önce doğduğunun kabulü gereklidir. Ticaret Sicil Kayıtlarından davalı 3.kişi ..."nun davalı borçlu şirketteki hisselerini davacı idarenin alacağının doğduğu tarihten sonra 21.3.2001 tarihinde devrettiği 1.6.1994-22.11.1999 yılları arasında şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu, dava konusu taşınmazı hisse devri karşılığı almış olduğunu savunması, taşınmaz üzerinde fabrika bulunması gibi maddi ve hukuki olgular gözönüne alındığında 18.10.2002 tarihli dava konusu taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun muvazaalı olduğunun kabulü ile İİK"nun 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak davacı idareye tasarruf tarihine kadar olan alacak ve ferileriyle sınırlı olarak anılan taşınmaz üzerinde haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumunu uygun olmayan gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve davalı ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3.5.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.