17. Hukuk Dairesi 2016/4425 E. , 2016/5341 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu şirket hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için borçlunun müteahhit olarak yaptığı taşınmazdan kendisine isabet eden dava konusu bağımsız bölümü dahili davalıların murisi ..."e satışına ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, satışta muvazaanın olmadığını, borçtan çok önce satıldığını belirtmiştir.
Mahkemece, aciz belgesinin sunulmadığı, dava konusu taşınmazın mülkiyeti için açılan davada yapılan satışın muvazaalı olmadığının belirlendiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise
İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 08.01.2007 tarihli gayrimenkul satış vadi sözleşmesindeki edimin borçlu tarafından yerine getirilmemesi nedeni ile açılan davada hükmedilen alacağa ilişkin olduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, 18.11.2009 tarihli haciz tutanağının İİK"nun 105 maddesi kapsamında geçici aciz belgesi niteliğinde olduğu, gibi davacı tarafından 24.11.2009 tarihili aciz belgesinin de sunulduğu, iptali istenen tasarrufun ise takip konusu alacaklardan sonra 08.10.2007 tarihlerinde yapıldığı, davanın süresinde açıldığı anlaşıldığından dava ön koşuları gerçekleşmiştir.
Bu durumda mahkemenin dava ön koşulu acız belgesinin sunulmadığı gerekçesi ile reddi isabetli değildir. Davanın esastan reddine gelince, mahkeme kabulünün aksine davacının borçlu mütehhitten satın aldığı 6 nolu bağımsız bölüm olup bu davanın konus ile 5 nolu bağımsız bölümdür. Bu nedenle dava dayanağı takip konusu alacağa ilişkin ilamın bu dava konusu ile bir ilgisi bulunmaktadır.
Öte yandan, davalı borçlunun müteahhit olarak diğer dahili davalıların murisi ..."in arsa sahibi olarak imzaladığı noterden düzenlenme şeklindeki 17.05.2006 tarihli Taşınmaz satış vadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinde, borçlu müteaahhit olarak ... ada ... parsel üzerinde ... katlı bina yapacak ve ... ile ...kattaki bağımsız bölümler arsa sahibinin diğer katlardaki bağımsız bölümler borçlu müteahhide ait olacaktır. Buna göre dava konusu ...katta bulunduğu anlaşılan ... nolu bağımsız bölüm ve davacıya satılması vaat edilen ... nolu bağımsız bölüm müteahhide ait olacaktır. Ancak kat irtifakı tesis edilerken 08.10.2007 tarihinde tüm bağımsız bölümler dava konusu ... nolu bağımsız bölümde dahil olmak üzere tamamı arsa sahibi ... üzerine kaydedilmiştir.
Davalılar bunun tapu masrafından kaçınmak için yapıldığını ileri sürmüş ise de borcun doğmundan sonra, tarafların imzaladığı sözleşmeye aykırı olacak şekilde ve bedelsiz olarak arsa sahibi adına tescil yaşam deneyimlerine uygun olmadığı gibi İİK"nun 278/1.maddesi gereğince bağış niteliğinde olup iptali gerekmektedir.Dava konusu ... nolu bağımsız bölüm müdahil davacı ..."a 18.12.2006 tarihinde noterden düzenleme şeklinde gayrimekul satış vadi sözleşmesi ile satılmış ise de bu sözleşme tapuya şerh edilmediğinden sadece sözleşmenin tarafları yönünden hüküm ifade ettiği davacı yönünden bağlayıcılığı bulunmadığından davanın bedele dönüştüğünden de söz edilemez.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönüne alınarak davanın kabulü ile dava konusu tasarrufun davacının dava konusu alacak ve fer"ileriyle sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekirken dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmeyen gerekçeyle davanın reddi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3.5.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.