20. Hukuk Dairesi 2013/7546 E. , 2014/588 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Milas Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 26/06/2013
NUMARASI : 2010/117 - 2013/13
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında G.. K.. 119 ada 11 parsel sayılı 5290.82 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, zeytinlik niteliğinde, belgesizden kazandırıcı zaman aşımı zilyetliğine dayalı olarak davalı adına tesbit edilmiştir.
Orman Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne; çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen 1286.53 m2"lik bölümünün orman niteliğinde Hazine, (A) harfli 4004.29 m2"lik bölümünün tesbit gibi davalı adına tesciline karar verilmiş, Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesininin 08/12/2009 tarih, 2009/5289- 7470 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Raporu hükme esas alınan bilirkişilerce çekişmeli taşınmazın yerinin orman kadastro haritası üzerinde basitçe gösterildiği, yeterli bir uygulamanın bulunmadığı, yörede ilk orman kadastrosunun seri usûlle ve hava fotoğrafı yöntemiyle yapıldığı, orman kadastrosu hangi yöntemle yapılmışsa mahkemece uyuşmazlığın çözümünde de o yöntemin uygulanması gerektiği halde, bu yönde inceleme yapılmadığı, Dairenin iade kararı üzerine yapılan uygulamanın da taşınmaz sınırları ile orman sınır nokta ve hatlarının ayırt edilememesi nedeniyle denetlenemediği "açıklandıktan sonra" yeniden keşif yapılarak yörede ilk kez 1965 yılında yapılan orman kadastrosuna ait harita ve tutanakların yöntemince uygulanması, yapılacak bu uygulama sonucunda taşınmazın kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kaldığının belirlenmesi halinde, tahdidin seri usûlle yapılmış olduğu gözetilerek yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafı ile memleket haritasındaki durumu da araştırılarak sonucuna göre bir hüküm kurulması" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, bozma ilâmına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli parselin 13/05/2013 tarihli ek rapor ekindeki krokide (A) harfi ile gösterilen 961.27 m2"lik bölümünün orman niteliğinde Hazine; (B) harfli 4329.55 m2"lik bölümünün tesbit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1965 yılında seri bazında orman kadastrosu yapılmış ve kesinleşmiştir. Daha sonra 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılan aplikasyon ve 2/B madde uygulaması temyize konu dava nedeniyle kesinleşmemiştir.
Mahkemece ilk kez kurulan hükümde çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (B) harfi ile gösterilen 1286.53 m2"lik bölümünün kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı kabul edilerek bu bölümün davalı adına olan tapusunun iptali ile orman niteliğinde Hazine adına tesciline karar verilmiştir. Karar yalnızca Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiş ve yönetimin istemi üzerine bozulmuştur. Bu durum karşısında 1286.53 m2"lik yerin orman sayılan yerlerden olma olgusu kesinleşmiştir. Mahkemenin temyize konu kararında ise (A) harfli 961.27 m2"lik bölümünün orman sayılan yerlerden olduğu kabul edilerek kazanılmış hak ilkesi ihlal edilmiştir. Sözü edilen yön gözetilerek evvelce verilen kararda esas alınan rapor gereğince hüküm kurulması gerekirken; kazanılmış hak ilkesini ihlal eder biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/01/2014 günü oy birliği ile karar verildi.
Kadastro sırasında Muğla İli, Milas İlçesi, G.. K.., 119 ada 11 parsel sayılı 5290,82 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı adına tespit edilmiş, davacı Orman Yönetimi, taşınmazın orman sınırları içinde kaldığı ve orman niteliğinde olduğu iddiası ile dava açmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne ve dava konusu parselin (A) ile işaretli 4004,29 m2"lik kısmının tespit gibi davalı adına, (B) ile gösterilen 1286,53 m2"lik kısmının orman vasfı ile Hazine adına tesciline dair verdiği karar, davacı Orman Yönetiminin temyizi üzerine 20. Hukuk Dairesinin 18.12.2009 gün ve 2009/5289 - 7470 sayılı kararıyla “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli olmadığı; bir örneği dosyada bulunan tahdit haritası ile bilirkişiler tarafından düzenlenen krokiler birbiri ile çelişkili olup, orman sınır ve hatlarının ayırt edilememesi nedeniyle bilirkişi raporlarının yeterli olmadığı” gereğine değinilerek bozulmuştur,
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinde, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1965 tarihinde ilân edilip kesinleşen seri bazda orman kadastrosu ve 1992 yılında 3302 sayılı Yasa ile değişik 2- B maddesine göre yapılan ve kesinleşen 2/B çalışmasının bulunduğu anlaşılmış, ancak 2-B dikkate alınmaksızın, davanın kısmen kabulü ile dava konusu taşınmazın A harfi ile işaretli kesinleşmiş orman sınırlar içersinde kalan 961,27 m2"lik kısmının orman vasfıyla, (B) ile gösterilen 4329,55 m2"lik kısmın kesinleşmiş orman sınırları dışında kaldığından bahisle tespit gibi davalı kişi adına tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Kadastro mahkemesi hâkimi doğru sicil oluşturmakla yükümlüdür. Aslında 2/B olduğu kesinleşen bir yerde davacı Orman İdaresinin eylemli orman iddiası dışında dava açma hakkı da yoktur.
Dairemiz bozma kararı kesinleşmiş tahdit uygulamasına ilişkin teknik bilirkişilerin krokilerinin tahdit haritası ile çeliştiği gerekçesiyle bozulmuş; bozmaya uyulan mahkemece eleştirilen hususlar dikkate alınarak yeni bir bilirkişi incelemesi sonucu tesbit edilen sınırlara göre dava konusu yerin kesinleşmiş 2/B olduğu dikkate alınmaksızın hüküm kurulmuştur.
Bozma öncesi teknik uygulamanın doğru yapıldığı zannıyla kararı temyiz etmeyen davalı aleyhine orman lehine taşınmazın (B) ile gösterilen kısmına yönelik usûlî kazanılmış hak oluştuğu yorumuna gidilmesi hakkaniyete aykırıdır. Maddi hatanın usûlî kazanılmış hakkın istisnasını oluşturma kuralı burada da uygulanmalıdır. Zira 1. bozma öncesi bilirkişiler orman tahdidinin sınırlarını uygulamada maddi hata yapmışlar; dava konusu yerin 2/B olduğunu da tesbit edememişler, mahkemece de bu maddi hataya dayalı yanılgılı karar verilmiştir. Bozma sonrası hem davacının özel mülkü olan yerin miktarı doğru olarak tesbit olunmuş, hem de orman sınırları içinde kalan yerin 2/B ile orman dışına çıkarılıp kesinleşen yer olduğu tesbit olunmuştur.
Öte yandan, orman tahdit haritalarının uygulanması kamu düzenine ilişkin olup, doğru sicil oluşturmakla yükümlü kadastro hâkiminin bilirkişi hatasına dayalı olarak verdiği kararın, kararı temyiz etmeyen taraf aleyhine kazanılmış hak oluşturacağı düşüncesinde de değilim.
Açıklanan nedenlerle, aslında davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği halde kararın davalı tarafından temyiz edilmeyip, sadece Orman İdaresi tarafından temyiz olunmuş olması ve aleyhe bozma yasağı kapsamına girmesi nedeniyle, bozulamayan hükmün eleştirilerek ONANMASI gerektiği kanaatinde olduğumdan, hükmün kazanılmış hak nedeniyle BOZULMASI şeklindeki sayın çoğunluğun düşüncesine katılmıyorum.