Esas No: 2019/601
Karar No: 2021/724
Karar Tarihi: 08.04.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/601 Esas 2021/724 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
....
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2018
NUMARASI :....
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ : 08/04/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 28/04/2021
Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı ... A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıya trafik sigortalı, davacıların murisi ... yönetimindeki aracın 01/04/2007 tarihinde tek taraflı olarak yaptığı trafik kazası sonucu araç sürücüsü ...'ın vefat ettiğini, davacıların murisin desteğinden yoksun kaldıklarını, davacıların zararından sigorta poliçesi kapsamında davalı şirketin sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı sağ eş ... ... için 1.000,00-TL, müşterek çocukları davacı ... için 500,00-TL, ... için 500,00-TL, ... için 500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 500,00-TL cenaze masrafı giderinin davalı taraftan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş; 14.05.2018 tarihli celsede cenaze gideri talebinden vazgeçtiğini beyan etmiş, 12/07/2018 tarihli dilekçesi ile destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini davacı ... ... için 40.654,41 TL, davacı ... ... ... için 8.045,44 TL, davacı ... için 6.048,34 TL, davacı ... için 5.251,81 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı ... A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, sürücü ...'ın kazadan sonra alkol kontrolü amacıyla kan örneği alınmasını engellemek için sağlık görevlileriyle kavga ettiğini, tedaviyi reddederek hastaneyi terk ettiğini, kalp hastalığının aktive olması sonucu vefat ettiğini, kaza ile ölümü arasında illiyet bağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, ZMSS şirketine karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olduğu, İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 24/11/2017 tarihli raporda; ... hakkında düzenlenmiş adli belgelerde ve otopsi raporunda bulunan veriler, olayın meydana geliş şekli ve otopside tespit edilen bulgular birlikte değerlendirildiğinde kalp damar hastalığı bulunan kişinin maruz kaldığı trafik kazasına bağlı yaralanma olayının efor ve stresini tetiklediği, ani kardiyak ölüm sonucu meydana gelmiş olduğu, olayla ölüm arasında tıbbi illiyet bağının bulunduğunun bildirildiği, hesap bilirkişi raporunda; ...'ın kazada vefatı nedeniyle davacı eş ... ... 244.103,66-TL, çocukları ...'ın 48.307,72-TL, ...'ın 36.316,39-TL, ...'ın 31.533,75-TL destekten yoksun kalma zararları bulunduğu, sigorta poliçe limiti olan 60.000,00 -TL'nin oranlanması sonucu davacı ... ... 40.654,41-TL, ...'ın 8.045,44-TL, ...'ın 6.048,34-TL, ...'ın 5.251,81-TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceğinin bildirildiği, dosya kapsamına uygun olan bilirkişi raporuna itibar edildiği, dosya kapsamına, toplanan delillere, iddia, savunma, adli tıp kurumu ve bilirkişi raporuna göre; 01/04/2007 tarihinde sürücü ...'ın idaresindeki, davalı ... nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı olan araçla seyir halindeyken tek taraflı olarak yaptığı kazada vefatı nedeniyle, davacı eş ... ... 244.103,66-TL, çocukları ...'ın 48.307,72-TL, ...'ın 36.316,39-TL, ...'ın 31.533,75-TL destekten yoksun kalma zararlarına uğradıkları, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsü kusurlu olduğundan, üçüncü kişi durumundaki davacıların zararından sigorta poliçesi kapsamında davalı şirketin sorumlu olduğu, sigorta poliçe limiti olan 60.000,00 TL'nin oranlanması sonucu davacı ... ... 40.654,41-TL, davacı ...'ın 8.045,44-TL, davacı ...'ın 6.048,34-TL, davacı ...'ın 5.251,81-TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği, davadan önce temerrüt oluşmadığından dava tarihinden itibaren, aracın ticari olması nedeniyle tazminat alacaklarına avans faizi talep edebilecekleri anlaşıldığından ıslah dilekçesi de dikkate alınarak davanın kabulüne, davacı ... ... için 40.654,41 TL, davacı ... için 8.045,44 TL, davacı ... için 6.048,34 TL, davacı ... için 5.251,81 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacılara ödenmesine karar verilmiş; hükme karşı davalı ... vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı ... A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; İş bu davanın müteveffa ...' ın 01.04.2007 tarihinde sigortalı aracı sevk ve idare ederken %100 kendi kusuru (kabul anlamına gelmemekle birlikte) ile kendi ölümüne neden olması neticesinde destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile açıldığını, davacı yanın, sürücüye yahut işletene karşı dava hakkı bulunmadığını, sorumluluk riski kapsamında olmayan tek taraflı vefat taleplerinin de bu yönüyle reddi gerektiğini, bir kimsenin kendi kusuru (kabul etmemekle birlikte) ile kendi ölümüne sebep olması neticesinde sorumluluk doğduğuna ilişkin hiçbir somut düzenleme mevcut olmayıp yalnızca yorum yoluyla oluşturulmuş bir içtihat mevcut olduğunu, içtihatların bağlayıcı nitelikte olmadığını, bu hatalı içtihatın tespiti üzerine poliçe genel şartları ve Karayolları Trafik Kanunu'nda değişiklik yapıldığını, trafik poliçesi genel şartlarının, A.6. maddesinde teminat dışında kalan haller başlığı altında d) bendinde "destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin" teminat kapsamında olmadığını, Genel şartlardaki bu düzenlemeyle birlikte 6704 sy Torba Kanun'un 3. maddesi ile 2918 SY Karayolları Trafik Kanununda değişiklik yapıldığını, 2918 sy karayolları trafik kanununun 90. Maddesinde (Değişik:6704/3 md.) "Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan Genel Şartlarda Öngörülen Usul Ve Esaslara Tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır." şeklinde düzenleme olduğunu, kanun'un daha önceki bir boşluğa yönelik açık düzenlemesinin artık bağlayıcı olduğunu, bu hal karşısında destek şahsının kusuruna karşılık gelen davaya konu destekten yoksun kalma tazminatına yönelik taleplerin açık şekilde teminat kapsamı dışında kaldığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, KTK md 92/c bendinde açıkça "İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler"in teminat dışında bırakıldığını, Ayrıca; KTK md.92 g ve h bendi gereğince de davacı taleplerinin teminat dışında olduğunu, Nitekim; "Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri," ve "İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin," KTK'da teminat dışı olarak düzenlendiğini, davacıların davalı şirketten bir alacak hakkının olabilmesinin ön koşulunun, sürücü ... 'ın meydana gelen zarardan davacılara karşı sorumlu tutulabilmesi olduğunu, Nitekim ...'ın kendi kusuruyla yaptığı kazada vefat ettiğini, sürücünün sorumluluğunda olmayan zarardan, davalı şirketin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu.... sayılı yargıtay hukuk dairesi kararı), ayrıca müteveffanın olay sırasında alkollü olduğunu, müteveffanın alkollü olması halinde bu hatalı karar nedeniyle davacı yana ödeme yapılması halinde dahi davalı şirket tarafından yine davacı yana faiz ve yargılama giderleriyle birlikte rücu edileceğini, bu şekilde alacaklı - borçlu sıfatının da birleştiğini, trafik sigortasının sorumluluk sigortası türü olduğunu, dava konusu olayda kişinin kendi kusuru ile vefatında destekten yoksun kalanlarına herhangi bir sorumluluğu doğmadığını, doğmayan bir sorumluluğun teminat dışı bırakılması söz konusu olamayacağı gibi, sorumluluk sigortası türü olan karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi tarafından karşılanmasının da söz konusu olamayacağını, dava konusu kazanın meydana gelmesinde araç işleteninin herhangi bir kusuru bulunmadığını, ne KTK hükümleri ne de genel hükümler çerçevesinde davacı yanın araç işleteninden talepte bulunmasının mümkün olmadığını, haksız fiil sorumluluğuna dayalı destekten yoksun kalma tazminatı hakkının doğabilmesi için, hukuka aykırı fiil, kusur ve illiyet bağı unsurlarının bir arada bulunması gerektiğini, araç işleteninin hukuka aykırı bir fiili bulunmadığını, araç işleteninin kazanın meydana gelmesine etkisi olan herhangi bir eylemi bulunmadığını, mevcut olmayan bir eylemle kaza yahut zarar arasında illiyet bağı da bulunmadığını, Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 13.11.2013 tarihl..... K. sayılı kararında, trafik sigortasının araç işleteninin Sorumluluğunu üzerine almış bulunmasına göre; ancak işletenin zarardan sorumlu tutulabildiği, diğer bir deyişle, davacıların uğradıkları zararı işletenden talep etme haklarının bulunduğu durumlarda zararı gidermekle yükümlü olduğu sonucuna ulaşıldığını, diğer yandan, tek taraflı kazalarda dayanak gösterilen hususun, "işleten ve sürücü yakınlarının mallarına gelen zararların teminat dışı bırakılmış olduğu, canlarına gelen zararların teminat dışı bırakılmadığı" olduğunu, halbuki olayda sürücünün yakınlarının uğradığı bir bedensel zararın söz konusu olmadığını,doğrudan sürücünün uğradığı bir bedensel zarar bulunduğunu,
Ayrıca 23.11.2007 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda müteveffa ...'ın vefatının kendisinde mevcut kalp hastalığının aktive olmasından kaynaklandığını, müteveffa ...ın alkollü olması nedeniyle ve kasko poliçesinden ödeme alamayacağı gerekçesi ile gerçeğe aykırı beyanlarda bulunduğunu, sonra kanında alkol bulunup bulunmadığının tespiti amacı ile kan örneği alınması gerektiğinden buna engel olmak amacıyla tedaviyi reddederek hastaneyi terk ettiğini, müteveffanın kaza sonrası yaşadığı stres ve travmatik etkinin artmasına da kendi kusurlu hareketleri ile sebep olduğunu,Bu nedenle kaza ile ölüm arasında illiyet bağı olmadığından davanın reddi gerektiğini, Davayı kabul etmemekle birlikte; davaya konu kazada da iş kazası değerlendirmesi yapılmadığını, İş kazalarında Sosyal Güvenlik Kurumunun aylık gelir bağladığını ve bu bağladığı gelirin peşin sermaye değerini davalı şirkete rücu ettiğini (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi ...K. No lu Kararı) davalı şirketin, peşin sermaye değeri düşülmemesi durumunda mükerrer ödeme yapmak durumunda kalacağını, hesap raporunda Sosyal Güvenlik Kurumu'nun yapacağı ödemelerin peşin sermaye değeri hesaplanarak düşürülmesi gerektiğini, TBK md.55 gereği rücuya tabi SGK ödemelerinin tazminat hesabından indirilmesi gerektiğinin dikkate alınmadığını, SGK'ya müzekkere yazılmadığı gibi, davacılara herhangi bir gelir bağlanıp bağlanmadığı hususlarının da incelenmediğini, Yargıtay yerleşik kararları gereği, hesaba esas alınacak gelirin, somut belgelerle, tereddüte yer vermeyecek şekilde ispatı gerektiğini, Müteveffanın aylık net maaşı üzerinden hesap yapılması, nöbet ücreti ve döner sermaye gibi ödenmesi kesin olmayan gelirlerin hesaba katılmaması gerektiğini, destek paylarının hatalı alındığını; Yargıtay kararlarına göre, davacı olsun-olmasın tüm hak sahiplerinin dikkate alınarak tazminat hesaplanması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda anne/babanın hayatta olduğu ve her ikisinin de 12 yıl destek alacağının belirlendiğini, ancak dava dışı anne babanın tazminatı hesaplanarak toplam tazminata oranlanmak suretiyle poliçe limitinin davacılara garameten paylaştırılması gerektiği (yani anne-babanın payının poliçede baki tutulması gerektiği) dikkate alınmaksızın tüm poliçe limitinin davacılara ayrılması şeklinde hüküm kurulduğunu, dosya aktüer hesabına gönderilmeden önce kusur raporu alınması gerekirken, kusur raporu alınmadan tazminat hesabı yapıldığını, davalı şirketin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumluluğu bulunduğunu, kusur raporu alınmadan hazırlanan aktüer hesabına dayanarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Trafik Sigortacısı, işletenin zarardan sorumlu tutulabildiği hallerde zararı gidermekle yükümlü olduğundan, somut olayda işletenin sorumluluğunun bulunmaması karşısında, davalı ... şirketinin de sorumluluğu olmadığını, Müteveffanın eşinin hesap tarihi itibariyle yeniden evlenip evlenmediğinin araştırılması gerektiğini, evlenmiş ise hesabın Yargıtay kararlarına uygun olarak evlilik tarihine kadar yapılması gerektiğini, bu husus incelenmeden hüküm kurulduğunu, olay haksız fiilden kaynaklandığından, ticari iş niteliğinde olmadığını, bu nedenle avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; ölümle sonuçlanan trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dava ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacıların eş ve babası olan müteveffa ...'ın yönetiminde bulunan, dava dışı ... adına trafikte kayıtlı kamyonet, davalı ... nezdinde trafik sigortalıdır. Müteveffa aracın sürücüsü olup, tek taraflı olarak meydana gelen kazada tamamen kusurludur. Kaza 01.04.2007 tarihinde meydana gelmiş olup, ZMSS poliçesi 05.05.2006/05.05.2007 vadelidir. ZMSS genel şartlarındaki değişiklik 01.06.2015 tarihinde, KTK'nın 90. ve 92. Maddelerinde yapılan değişiklik ise 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Somut olayda müteveffa yönetimindeki aracın trafik poliçesinin düzenlendiği tarih ile kaza tarihinin, ZMSS Genel Şartlarındaki ve KTK'de ki değişiklikten önce meydana geldiğinden ZMSS Genel Şartları ile değişik KTK'nun ilgili hükümlerinin somut olayda uygulanma durumu bulunmamaktadır.
İstanbul ATK 1.Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen raporda kaza ile müteveffanın ölümü arasında illiyet bağı bulunduğunun belirtilmesi, konusunda uzman bilirkişiler marifeti ile kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat, usul, yöntem ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince davacıların hak kazandığı tazminat miktarlarının tespit edilmesi, yüksek yargı uygulamaları gereğince davacılar 3. kişi konumunda olduğundan, murisin kusurunun kendilerine yansıtılamaması, olayın tek taraflı trafik kazası şeklinde gerçekleşmesi, müteveffanın olayda tamamen kusurlu olması, desteklik ile mirasçılık sıfatlarının farklı olmalarına binaen alacaklı-borçlu sıfatının birleştiğinden söz edilememesi, davacı eşin rapor tarihi itibari ile yeniden evlenme şansı indiriminin değerlendirilmesi, yine reşit olmayan üç çocuğunun bulunması nedeniyle her bir çocuk için %5'er indirim yapılması sonucu davacı eşin evlenme şansının kalmadığının anlaşılması, davacılar yönünden hesaplanan tazminatların trafik poliçesi teminatı kapsamında bulunması, destek tazminatı hesaplarının yöntemine uygun bulunması, yargılamada ileri sürülmeyen hususların istinaf sebebi yapılamaması ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalı ... A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince (HMK.nın 355 maddesine göre istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu) esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı ... A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gereken 4.098,60 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 1.025,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.073,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinafa gelen davalı tarafından yatırılan 100,00 TL gider avansından kullanılmayan kısmın davalıya iadesine,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK'nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile 08.04.2021 tarihinde karar verildi.
...
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.