Esas No: 2021/21267
Karar No: 2022/3894
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/21267 Esas 2022/3894 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/21267 E. , 2022/3894 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 02/03/2022 Çarşamba günü davacı vekili Av. ... ile davalılardan ... ve diğerleri vekili Av. ... geldiler, diğer davalılar adına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ... ve ...’tan alacaklı olduğunu, davalı borçlular aleyhine İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğünün 2016/3079 sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalı borçlunun aciz halinde olduğunu, davalı borçlu ...’ın ... Sağlık Hizmetleri A.Ş.'deki 2400 adet hissesini davalı ... , 480 adet hissesini ise ...’na, davalı ... aynı şirketteki 1400 adet hissesini ise Mehmet Hayrettin Kadıoğluna devrettiğini belirterek davalılar arasındaki tasarrufların iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın reddine karar verilmiş hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan inceleme neticesinde; istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere toplanan delillere göre davacı vekilinin aşağıdaki bentler haricindeki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK'nın 277 md) bulunması gerektiği, bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK'nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği, özellikle İİK'nın 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığının incelenmesi, aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılması gerektiği, keza İİK'nın 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmeli, öte yandan İİK'nın 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK'nın 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği, aynı maddenin son fıkrasında ise ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kastıyla hareket ettiğinin kabul edildiği, bu karinenin, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğinin veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunun ispatla çürütülebileceği hüküm altına alınmıştır.
Mahkemece; yapılan 4 adet satış işleminin de yaklaşık olarak aynı tarihte yapılmış olması, hisseleri satın alan davalıların daha evvelden de hisse alımına başlamış ve devam ediyor oldukları hususu dikkate alındığında, amaçlarının yalnızca satıcı olan davalıların hisselerini satın almak olarak değerlendirileceği, bilirkişi raporunda yapılan tespitte de görüleceği üzere, şirketin zarar eder konumda olması itibariyle satın alma bedellerinin nominal hisse bedelleri ile örtüştüğü, tanık anlatımlarının bu yönde olduğu, küçük orandaki
hisse devrine ilişkin bedellerin ödemesine ilişkin belge sunulmamış olmasına rağmen, büyük meblağlı satışlara ilişkin ödeme kayıtlarının oluşu ve satışların, taraf ve zaman olarak kül halinde değerlendirilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince; “..hisselerin şirketin zarar eder konumda olması itibariyle satın alma bedellerinin nominal hisse bedelleri ile örtüştüğü belirtilerek bu madde koşullarının oluşmadığının kabul edilmesine, esasen hissesi devredilen şirketin özvarlığını koruyamamış ve eksi değerde olduğunun bilirkişice tespit edilmiş bulunulmasına, somut davada İİK 280/3. maddesindeki karinenin uygulanmasının söz konusu olmamasına, İİK 280. maddesi gereğince borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğunun da iddia ve ispat edilmemiş bulunmasına, mahkemenin usul ve yasaya uygun gerekçesine ve vardığı sonuçta da herhangi bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf itirazlarının esastan reddine” karar verilmişse de dosya kapsamına göre varılan sonuç doğru görülmemiştir.
Dosya içerisinde yer alan belgelere göre, davalı 3. kişilerin dava konusu hisselerin bulunduğu şirkette dava konusu hisse alımlarından önce de ortaklık ilişkilerinin bulunduğunun anlaşılmasına ve davalı borçlu ...’un cevap dilekçesinde davalı 3. kişilerin teyze çocukları olduğunu beyan etmesine göre davalı borçlular ile davalı 3. kişiler arasında akrabalık ilişkisi olup olmadığı değerlendirilmeksizin, davalı 3. kişilerin aynı şirkette ortaklıklarının bulunması ve akrabalık ilişkisi olduğunun beyan edilmesi sebebi ile davalı 3. kişilerin davalı borçluların durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olup olmadığı değerlendirilmeksizin karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- Ayrıca her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesince söz konusu devirlerin ticari işletme devri niteliğinde kabul edilemeyeceği belirtilmişse de davalı borçluların adına başkaca bir mal varlığına rastlanılmadığı gibi, davalı borçluların elinde olan hisselerin ticari işletmenin mühim bir kısmını meydana getirdiğinin anlaşılmış olmasına ve hisse devirlerinden sonra da yönetim kurulu üyeliklerinin devam ettiğinin de görülmüş olmasına göre İİK 280/3 e göre iptale tabi olacağının da gözardı edilerek karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne hükmün BOZULMASINA dosyanın HMK’nın 373/1. maddesi gereğince ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 02/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.