10. Hukuk Dairesi 2016/5559 E. , 2016/10920 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2014/64-2015/453
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 6183 sayılı Kanunun 58. maddesi ve 01.10.2008 tarihinden önce tahakkuk eden prim borçları nedeniyle de 506 sayılı Kanunun 79. maddesidir.
Davanın reddine dair verilen ilk kararın, 25.11.2013 tarihli Dairemiz ilamı ile bozulduğu ancak bozma gerekleri yerine tam olarak getirilmeksizin davanın kısmen kabulüne dair hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır.
506 sayılı Yasanın 79. maddesinde, “Fiilen veya iş yeri kayıtlarından tespit edilecek her türlü bilgiden ya da kamu kuruluşları tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı tespit edilen sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re"sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir.
İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz tahsilatı, durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili mahkemeye başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması prim borcunun tahsil ve takibini durdurmaz.” hükmü mevcuttur.
506 sayılı Yasanın 79. maddesindeki süreler, hak düşürücü süre niteliğindedir. 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 10.04.2001 gün ve 2002/21-201 E. 2002/297 K. ; 24.03.2004 gün ve 2004/10-164 E. 2004/170 K. sayılı kararlarında da benimsendiği üzere itiraz davası için öngörülen yedi (7) günlük sürenin hak düşürücü
nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle defi değil, bir itiraz olup; sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve resen gözönünde tutulmalıdır.
Kurum alacağı için 6183 sayılı Kanunun 55.maddesi uyarınca düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Yasanın 58.maddesi uyarınca 7 gün içinde iş mahkemesine itiraz davası açabilir.
Eldeki davada; davalı Kurum tarafından yapılan denetim sonunda tanzim edilen raporla 18 sigortalının davacıya ait işyerinde çalıştığı halde 506 sayılı Kanun kapsamında hizmetlerinin davalı Kuruma hiç bildirilmediği tespit edilerek 506 sayılı Kanunun 79’ncu maddesi uyarınca işlem yapıldığı; bu kapsamda davacıdan, eksik bildirimleri tespit edilen sigortalı ile ilgili olarak bordro ve bildirgelerin tanzim edilerek sunulması gerektiğinin bildirildiği; davacı tarafından belgelerin süresinde düzenlenip Kuruma verilmemesi sebebiyle Kurum tarafından resen düzenlendiği ve davacıya da 19.06.2009 tarihli yazı ile gecikme zammı dahil 36.148 TL borç tahakkuk ettirildiği, bu yazının davacıya 26.06.2009 tarihinde tebliğ edildiği ancak sonucu ile ilgili bilgi ve belgeye dosya kapsamında rastlanmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece davaya konu iptali istenen ödeme emrine konu işsizlik prim borçlarının açıklanan prosedür kapsamında kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak açıklığa kavuşturulmalıdır. Bu kapsamda davacı tarafından süresinde bir itiraz olup olmadığı Kuruma sorularak belirlenmeli, itiraz konusunda henüz bir karar verilmemiş ise itirazın sonuçlanması bekletici mesele yapılmalı, itirazın reddedilmesi halinde ödeme emrine konu prim borçlarının kesinleşmeyeceği ve 1 ay içinde yargı yoluna başvurulabileceği göz önünde bulundurulmalı, yasal prosedür işletildikten ve eldeki ödeme emrinin iptali davasının süresinde olup olmadığı da belirlendikten sonra dava süresinde ise ödeme emrinin iptali talebi hakkında işin esasına girilerek deliller toplanmak ve değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kısmen kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraflar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıdan alınmasına, 30.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.