MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 698 ada 20 parsel sayılı 5.206,46 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı şerhi yazılarak çalılık niteliğiyle adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., çekişmeli taşınmazın kendi kullanımında bulunduğu iddiasıyla adına zilyetlik şerhi verilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli taşınmazın muhtesat bilgileri bölümüne, taşınmaz üzerindeki fındık ağaçlarının davacı ..."ın kullanımında olup halen kendisine ait olduğunun şerhine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"na 5831 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile eklenen Ek madde 4 uyarınca yapılan kadastro çalışması sonucunda düzenlenen kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki kullanım şerhinin düzeltilmesine yöneliktir. Sözü edilen yasa maddesinde, adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığının kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmesi gereğine değinilmiştir. Somut olayda mahkemece, mahalli bilirkişi ve tanıkların birbiriyle tutarlı olmayan ve soyut nitelikteki beyanları ile bilimsel verilerden uzak ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporlarına değer verilerek hüküm kurulmuş olması nedeniyle yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Çekişmeli taşınmazın kadastro tespiti 2010 yılında yapılmış olduğuna göre, bu tarih itibarı ile taşınmazın fiilen kullanılıp kullanılmadığının ve kullanılıyor ise kimin kullanıcı olduğunun araştırılması gerekir. Mahkemece mahallinde 2014 yılında yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar, taşınmazın 50 yıldan beri davacının, ondan önce de babasının kullanımında olan yer olduğunu, davacının son 4-5 yıldır yaşadığı rahatsızlık nedeniyle burayı bir süre kullanamadığından üzerinde çalılıklar çıktığını, davacının 2 yıl önce burayı tekrar imar-ihya ederek üzerindeki fındık ağaçlarını diktiğini belirtmişler, buna karşılık bir tespit bilirkişisi ise taşınmazın tarım arazisi olmayan sulak yer olduğunu bildirmiştir. Keşif sonrası ibraz edilen fen bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın aynı ada 19 parsel sayılı taşınmazla çevrili olduğu ve bu taşınmazda fındık bahçesi niteliği ile davacı adına kullanım şerhinin bulunduğu belirtilmiştir. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle çekişmeli taşınmaza komşu aynı ada 19 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespit tutanağı ile varsa kadastro sonucu oluşan tapu kaydının onaylı örneği ve kadastro tespit tarihine en yakın tarihte çekilen yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları getirtilerek yerel bilirkişi ve tanıklar ile birer ziraat ve fen bilirkişi katılımıyla mahallinde yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında, çekişmeli taşınmaz üzerinde kadastro tespit tarihi itibariyle ekonomik amacına uygun fiili kullanım bulunup bulunmadığı araştırılmalı, renkli uydu fotoğrafları ve mahallinde çekilecek fotoğraflarla davaya konu parsel ile dava dışı 19 sayılı parselin durumları değerlendirilip, bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli; getirtilecek kayıtlar incelenerek komşu 19 parsel sayılı taşınmazda fen bilirkişi raporunda gösterildiği gibi fındık bahçesi niteliği ile davacı adına kullanım şerhinin bulunup bulunmadığı belirlenmeli; bu belirlendiği takdirde, rahatsızlığı nedeniyle çekişmeli taşınmazı kullanamadığı bildirilen davacının bitişiğindeki bu taşınmazı nasıl kullanabildiği hususu üzerinde durulmalı, ayrıca kadastro tutanağının düzenlendiği tarihten sonra dikilen fındık fidanlarının muhtesat olarak gösterilmesinin mümkün olmayacağı da göz önünde bulundurularak toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar göz ardı edilerek ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.