10. Hukuk Dairesi 2016/4900 E. , 2016/10918 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece uyulan bozma ilamında “dava dilekçesinde işveren olarak gösterilen davalı ..."ün dava konusu dönemde dükkanını ... isimli bir şahsa kiraya verdiğini ileri sürdüğü, ... Vergi Dairesi Başkanlığının 07.12.2011 tarihli yazı cevabına göre de anılan davalının talep dönemi içindeki 04.06.2002-31.12.2004 tarihleri arasında GMSİ (kira geliri) nedeniyle, 12.09.2005-08.11.2005 tarihleri arasında ise oto eksoz tamiri faaliyeti nedeniyle vergi mükellefiyet kaydının bulunduğu, talep edilen çalışma dönemindeki gerçek işverenler belirlenmeli, işverenlerin sorumluluğu ve süresi ayrıştırılmalı, HMK. 124. maddesi dikkate alınmak suretiyle, gerçek işverenlere karşı husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmeli, husumet yöneltildiğinde, gösterecekleri bütün deliller toplandıktan sonra, yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi” gerektiği belirtilmiştir.
Davacı, davalılardan işverene ait oto eksoz tamiri işyerinde 10.02.2003-08.11.2005 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitini istemiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda tanık beyanları, işe giriş bildirgesinde imzanın davacıya ait olmaması ve tanıkların... "ın yerinde ..."den kira ile egzozculuk yaptıklarından bahsetmedikleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Yasanın 87. maddesi ile 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve
gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun ”Üçüncü kişinin aracılığı” başlıklı 87 nci maddesi hükmünde, aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişi olarak tanımlanmış, sigortalıların üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işverenin de sorumlu olacağı belirtilmiştir.
506 sayılı Kanunun 4.maddesinde ise “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. ”Çalıştıran” olgusu, tespiti istenen sürelere ilişkin hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Sigortalının taraf olduğu hizmet akdinin alt işverenler tarafından düzenlenmiş olması durumunda, hizmet tespitine yönelik davanın, anılan Yasanın 79/10. maddesine göre, sigortalıyı fiilen çalıştıran işverenlere yöneltmesi gerekir.
Eldeki dosyada, dava dilekçesinde işveren olarak gösterilen davalı ..."ün dava konusu dönemde dükkanını ... isimli bir şahsa kiraya verdiğini ileri sürdüğü, ... Vergi Dairesi Başkanlığının 07.12.2011 tarihli yazı cevabına göre de anılan davalı ..."ün talep dönemi içindeki 04.06.2002-31.12.2004 tarihleri arasında GMSİ (kira geliri) nedeniyle, 12.09.2005-08.11.2005 tarihleri arasında ise oto eksoz tamiri faaliyeti nedeniyle vergi mükellefiyet kaydının bulunduğu aynı şekilde ..."nin 4.6.2002- 12.9.2005 tarihleri arasında oto tamiri faaliyeti nedeniyle vergi mükellefiyet kaydının bulunduğu anlaşılmakla birlikte, dinlenen tanık ..."ün “çalıştığı dönemde dükkanın vergi ve diğer kayıtların kendi üzerinde olduğu, bu nedenle bağkura 5000.00 TL"ye yakın borcum olduğunu öğrenince davalıdan bu kayıtları düzeltmesini ve borcu ödemesini istediğini, bu borcun 2000.00 TL sini davalı işveren ödediğini, geri kalan miktarı kendisi ödediği” yönündeki beyanı ve diğer tanıkların beyanından davalı ..."ün işyerinde bulunduğu ve çalıştığı, diğer davalı olan ..."nin tanınmadığı yönünde beyanlar dikkate alındığında davalı ..."ün işveren vekili olabileceği bu kapsamda, Mahkemece, davalı işyeri ve komşu işyeri Kurum kayıtlarına geçen çalışanlar tanık sıfatı ile dinlenerek, davalıların ayrıntılı nüfus kayıtları celp edilerek akrabalık ilişkisi olup olmadığı araştırılmalı, anılan davalılar arasında ilişkisi irdelenerek, davalı ..."ün işveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapıp yapmağı, işveren vekili olup olmadığı saptanmalı, bu çerçevede, davacı sigortalının çalışmalarının geçtiği işveren tespit olunarak, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 30.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.