Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/15432
Karar No: 2020/3282
Karar Tarihi: 03.06.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/15432 Esas 2020/3282 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/15432 E.  ,  2020/3282 K.

    "İçtihat Metni"

    14. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12/06/2015 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07/04/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı, önalım hakkına konu edilen payın önalım hakkının kullanılmasını önlemek amacıyla tapuda bedelinin daha yüksek gösterildiğini ileri sürmüş; davasını 12.000,00TL üzerinden harçlandırarak, davalı adına kayıtlı payın iptali ile adına tescilini istemiştir.
    Davalı fiili taksim savunmasında bulunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, bedelin süresi içinde depo edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava konusu payın satışına ilişkin hukuki işlemin tarafı olan davalı 3. kişi durumundaki davacıya karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunamaz ise de davacı önalım hakkına engel olmak amacıyla satış bedelinin resmi satış senedinde yüksek gösterildiğini iddia edebilir ve bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlayabilir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “dava dilekçesinin içeriği” başlıklı 119/1. maddesi,
    “Dava dilekçesinde aşağıdaki hususlar bulunur:
    a) Mahkemenin adı.
    b) Davacı ile davalının adı, soyadı ve adresleri.
    c) Davacının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası.
    ç) Varsa tarafların kanuni temsilcilerinin ve davacı vekilinin adı, soyadı ve adresleri.
    d) Davanın konusu ve malvarlığı haklarına ilişkin davalarda, dava konusunun değeri.
    e) Davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri.
    f) İddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceği.
    g) Dayanılan hukuki sebepler.
    ğ) Açık bir şekilde talep sonucu.
    h) Davacının, varsa kanuni temsilcisinin veya vekilinin imzası” şeklindedir.
    Anılan düzenlemenin 1. bendinin (e) alt bendinde; davacıya, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini ve (f) alt bendinde de iddia ettiği her bir vakıayı hangi delillerle ispat edeceğini göstermek yükümlülüğü getirmiş; bu ilkeyi basit yargılama usulü bakımından "Delillerin ikamesi" başlıklı 318. maddenin 1. bendinde de tekrarlamıştır.
    Benzer bir yük "Cevap dilekçesinin içeriği" başlıklı 124. maddenin 1 inci bendinin (d) ve (e) alt bentleri ile savunma sebep ve vasıtaları bakımından davalıya da yüklenmiştir.
    Öte yandan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 136. maddesinin 2. fıkrasında davacının cevaba cevap dilekçesi hakkında dava dilekçesine, davalının ikinci cevap dilekçesi hakkında da cevap dilekçesine ilişkin hükümlerin, niteliğine aykırı düşmediği sürece kıyasen uygulanacağı ilkesi getirilmiştir. Her bir vakıanın hangi delille ispat edileceğinin gösterilmesi zorunluluğu cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri için de geçerlidir.
    Bu külfet, iddia ve savunma sebeplerinin yargılamanın belirli bir aşamasına kadar ileri sürülmesini, bundan sonra ileri sürülen iddia ve savunma sebeplerinin mahkemece dikkate alınamayacağını ifade eden "Teksif ilkesi" ile de ilişkilidir (Tanrıver, S.: Medenî Usûl Hukuku, C.I, Ankara 2016, s.362 vd.; Pekcanıtez. H./Atalay. O./Özekes, M.: Medenî Usûl Hukuku, 13.b., Ankara 2012, s.305 vd.).
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi" kenar başlıklı 194. maddesinde dayandıkları vakıaların, ispata elverişli şekilde somutlaştırması gerekliliği taraflara yüklenmiştir. Somutlaştırma yükü ile taraflardan, dayandıkları delilleri göstermeleri beklendiği gibi hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini de açıkça göstermeleri beklenmektedir.
    Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda (HUMK) bulunmayan bu kural 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile getirilmiştir. Nitekim maddenin gerekçesinde de "Maddenin yeni düzenleme olduğu, maddenin amacının bir yandan ispatın genel hükümleri çerçevesinde temel bir kavrama yer vermek iken, diğer yandan da uygulamada genel geçer ifadelerle somut vakıalara dayanmadan davaların açılıp yürütülmesinin önüne geçilmeye çalışıldığı vurgulanmıştır. Aynı şekilde somutlaştırma yükümlülüğünün yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için zorunlu olduğu vakıaların anlaşılması için ayrıca bir araştırma yapılması ya da zaman kaybının önlenmesinin hedef alındığı, vakıaların somut olarak ileri sürülmesinin taraflar için bir yük olduğu, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen tarafın sonuçlarına katlanacağı" hususu belirtilmiştir. Yukarıda yük (külfet) konusunda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı gibi somutlaştırma bir yükümlülük değil fakat bir yüktür. Taraflar vakıa ve delil ilişkisini kurmak zorunda değildirler fakat bundan kaçınmaları dava ile elde etmeyi umdukları hukuki korumadan mahrum kalmaları sonucunu doğurur.
    Bu aşamada, uyuşmazlık konusuyla bağlantılı olan tanık delili üzerinde de durmak gerekmektedir.
    Tanık, kavram olarak çekişmeli olan konu hakkında bilgi ve görgüsü bulunan üçüncü kişidir. Dolayısıyla davanın tarafları tanık olarak dinlenilemez.
    Tanık gösteren taraf, dinleteceği tanıkların adı ve soyadı ile tebligata elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar ve her bir tanığın hangi vakıa hakkında dinleneceğini de dilekçesinde bildirir (HMK m. 240/2). Bu hüküm, yukarıda belirtilen ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 194. maddesinde düzenlenen somutlaştırma yükümlülüğünün de bir gereğidir. Ayrıca bu listede gösterilmemiş olan kişiler tanık olarak dinlenemeyeceği gibi ikinci bir tanık listesi de verilemez.
    Tanık listesinde gösterilecek olan tanık sayısı hakkında herhangi bir sınırlama bulunmamaktadır. Taraf, istediği sayıda tanığın dinlenilmesini talep edebilir. Kural bu olmakla birlikte hâkim gösterilen tanıkların tamamının dinlenilmesine gerek olmadığı veya bu hususun davayı uzatma amacıyla yapıldığı sonucuna varırsa, gerekçeli kararında belirtmek şartıyla bütün tanıkları dinlemeyebilir. Bu konuya işaret eden ve yine 6100 sayılı HMK"nin getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkan 241. madde “Mahkeme, gösterilen tanıklardan bir kısmının tanıklığı ile ispat edilmek istenen husus hakkında yeter derecede bilgi edindiği takdirde, geri kalanların dinlenilmemesine karar verebilir” düzenlemesini içermektedir.
    Yukarıda yapılan açıklamalara göre somut olayda; davacı vekili bedelde muvazaa iddiasında bulunduğu halde buna ilişkin delillerini Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/1. maddesine aykırı şekilde dava dilekçesinde göstermemiştir. Bu durumda muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşifin tek başına yeterli delil olamayacağı, davacının da dava dilekçesinde muvazaa iddiasını kanıtlayabileceği bir delile dayanmadığı anlaşıldığından mahkemece bu hususta kendiliğinden bir araştırma yapılamayacaktır. O halde, davacının mahkemece kendisine verilen kesin süre içinde tapuda gösterilen satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masraflar toplamından oluşan önalım bedelini depo etmesi gerekirken bu bedeli depo etmediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
    Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz irazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.





















    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi