7. Hukuk Dairesi 2015/39985 E. , 2016/5086 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe İade
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin ödeme gücünün üzerinde borçlanmayı alışkanlık haline getirdiği, kendisine tahsis edilen kredi kartları ile fiktif işlemler yaptığı, müşteriler adına iimzalanmış dekontlar temin ettiği veya müşteri imzasını taklit ettiği gerekçeleriyle iş akdinin feshedildiğini, müvekkilinin müdür yardımcısı olarak çalıştığı süre içerisinde görevini başarılı ve eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini feshin haklı ve geçerli nedene dayanmadığını belirterek, işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücretine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin mevzuat dışı davranış ve eylemleri nedeniyle 4857 sayılı Yasanın 25/II. maddesi gereğince haklı nedenle feshedildiğini davacı hakkında iki kez soruşturma yapıldığını, davacıya borçluluk durumuyla ilgili uyarılar verildiğini, davacının çeşitli müşterilerin kredi kullanımında, hesap hareketleri işlemlerinin gerçekleştirilmesinde müşteri imzalarını taklit ederek kredi kullanımını sağladığını, davacıya güven duyulmadığını ve güven temelinin çöktüğünü belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı işverenliğin 21.09.2010 tarihli yazısında personel yönetmeliğinin 58/p maddesinde personelin ödeme gücü üstünde borçlanmasının ihtar cezasını gerektiren hallerden sayılmasının belirtilmesi karşısında davacının ödeme gücünün üstünde borçlandığı bahsiyle iş akdinin feshedilmesinin yönetmelik hükümleriyle bağdaşmadığı, 4857 sayılı Yasada feshin geçerli sayılabilmesi için aranılan şartlar tek tek sayılmış olup " işçinin ödeme gücü üzerinde borçlanması" gibi bir nedene yer verilmediği, davacının ödeme gücü üzerinde borçlandığı kabul edilse dahi uyarı, ücret kesintisi, kademe ilerlemesinin durdurulması gibi yollarla çözüme kavuşturulabilecek iken derhal fesih yoluna gidilmiş olmasının feshin son çare olması ilkesiyle bağdaşmadığını, davacı ile ilgili olarak 13.08.2010 ve 20.01.2012 tarihli iki ayrı teftiş raporu bulunmakta olup, her iki rapor dolayısıyla davacı ihtar cezasıyla tecziye edilmiş olup bu eylemlerin birlikte değerlendirilerek bu kez fesih işlemine esas teşkil ettirilmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil edeceği, davalı Banka İnsan Kaynakları Müdürlüğünün 09.12.2013 tarihli yazısıyla davacının iş akdinin, Teftiş Kurulu Başkanlığının 13.11.2013 tarihli raporunun disiplin komitesinde görüşülerek;
Ödeme gücü üzerinde borçlanmayı alışkanlık haline getirmesi, banka kredi kartı ile fiktif işlemler yapması, müşteriler tarafından imzalanmış dekontlar temin etmesi, müşteri imzasını taklit etmek suretiyle resmi belge üretmesi, ürettiği belgeyi banka sistemine tanıtması ile değerlendirme sisteminin yanıltması nedeniyle banka personel politikasının ilgili maddeleri gereği İş Kanununun 25/2 maddesi gereğince iş akdinin bildirimsiz ve tazminatsız feshedildiği anlaşılmış ise de; davacının iş akdi feshedilmeden önce savunmasının alındığına dair dosyada herhangi bir bilgi ya da belge bulunmadığı, işçinin hakkındaki iddialara karşılık savunması alınmadan iş akdinin feshinin usuli açıdan eksik olduğu, bu nedenle feshin geçersiz olduğu, ayrıca 14.01.2015 tarihli 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunda gerekse bankacılık alanında uzman bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda, yapılan feshin davacının savunması alınmadan yapılmış olması nedeniyle geçersiz olduğu, "iş akdini fesih son çare olmalıdır" ilkesine aykırı davranıldığı yönünde raporlar tanzim edildiği, işveren tarafından yapılan feshin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında İş Sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı İş Kanununun 18 ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18.maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İş Kanununun 18.maddesi bakımından işçinin davranışlarından kaynaklanan sebepler, işçinin aynı Kanunun 25/II.maddesinde öngörülen sebepler niteliğinde ve ağırlığında olmayan işyerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen, sözleşmeye aykırı davranışlarıdır. İşçinin davranışı ancak işyerinde olumsuzluklara yol açması halinde geçerli sebep olabilir. İşçinin sosyal açıdan olumsuz bir davranışı, toplumsal ve etik açıdan onaylanmayacak bir tutumu işyerinde üretim ve iş ilişkisi süresince herhangi bir olumsuz etki yapmıyorsa geçerli sebep sayılamaz.
4857 sayılı İş Kanununun 20.maddesinin ikinci fıkrasına göre geçerli nedene dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Somut olayda, davacının iş sözleşmesinin, 09/12/2013 tarihli fesih bildirimi ile ...nın .... Şube Müdürlüğüne dair 13/11/2013 tarih ve S-2013-53 numaralı soruşturma raporu Disiplin Komitesinde görüşülerek; "ödeme gücünüzün üzerinde borçlanmayı alışkanlık haline getirdiğiniz, bankamızın şahsınıza tahsis ettiği kredi kartı ile fiktif işlemler yaptığınız, müşteriler tarafından imzalanmış dekontlar temin ettiğiniz ve müşteri imzasını taklit etmek suretiyle resmi belge ürettiğiniz ve bankamız sistemini yanılttığınız tespit edilmiştir. Buna göre Bankamız Personel Politikasının ilgili maddeleri ve İş Kanunun 25/II. maddesi gereği iş akdinin bildirimsiz ve tazminatsız feshedilmiştir" denilerek sona erdirildiği anlaşılmıştır.
Davalı işveren tarafından yüksek borçluluk durumu nedeniyle davacıya 21/09/2010,03/01/2013 tarihinde gerekli uyarılar yapılmıştır.
Son olarak 11/07/2013 tarihinde Şube Müdürü tarafından davacının yüksek borçluluk nedeniyle borç sarmalına girdiği, kredi kartlarından fiktif işlemler yaptığının anlaşıldığı ve ekstrede görülen sözde firmaların tefecilik yaptığını belirterek davacı hakkında araştırma yapılması talep edilmiştir. Şubeye müfettiş gönderilerek davacı hakkındaki iddialar araştırılmış ve ortaya çıkan gelişmelerde davacının savunmasına başvurulmuştur. Davacı yüksek borçluluk durumunu kabul etmiş ve kredi kartından nakit para ihtiyacını karşıladığını, babasına ait finansör kart başvurusunu imzasız belge ile yaptığını, daha sonra imzayı benzeterek risk oluşturmayacağı gerekçesiyle kendisinin attığını, müşteri İbrahim Kadıoğlu"na ait boş imzalı dekontlarla ilgili olarak müşterinin talebiyle işlem yapıp kendisine evrakı posta ile gönderdiğini belirtmiştir.
Hal böyle olunca davalı Bankada yönetici yardımcısı ünvanı ile çalışan davacının, kendisine, eşine ait davalı Bankaya ait kredi kartını kullanmak suretiyle yüksek borçluluk durumuna girdiği, ve kredi kartlarını nakit ihtiyacını gidrmek için fiktif işlemler yapılarak kullanıldığı sabittir. İş sözleşmesi taraflara karşılıklı yükümlülükler yükleyen bir sözleşmedir. Yine tarafların güven ilişkisi içerisinde üzerlerine düşen vazifeleri usulüne uygun şekilde yerine getirmeleri de zorunludur. Davacının yüksek borçluluk durumu ve kredi kartı kullanım şekli ile imzalı boş dekontlar alıp müşteri bulunmadığı halde işlem yapması ve babasına ait olsa bile müşteri imzasını kendisi atması şeklinde gerçekleşen ve fesih konusu yapılan davacının bu davranışlarının işyerinde olumsuzluklara yol açtığı ve güven ilişkisi zedelenen işverenden iş ilişkisini devam ettirmesi beklenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle işverenin feshi, davacının davranışlarından kaynaklanan geçerli nedene dayandığından, davanın reddi gerekir. Yazılı gerekçe ile davanın kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1.Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2.Davanın REDDİNE,
3.Alınması gereken 29,20 TL harçtan peşin alınan 24,30 TL harcın tenzili ile bakiye 4,90 TL harç giderinin davacıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydına,
4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 48,65 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.800,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6.Artan gider ve delil avansının istek halinde ilgilisine iadesine,
7.Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, 02.03.2016 tarihinde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.