Esas No: 2022/736
Karar No: 2022/3861
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2022/736 Esas 2022/3861 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İki taraf arasındaki rücuen tazminat davasında Asliye Hukuk Mahkemesi, davayı ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle reddetti. Ancak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun kararına göre, rücu davası ticari dava sayılmaz ve uyuşmazlık Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülmeliydi. Ayrıca, iş bölümü itirazı yalnız ilk itiraz olarak ileri sürülebileceğinden görev konusunun resen ele alınması mümkün değildir. Sonuç olarak, karar bozuldu ve işin esasına girilerek sonuçuna göre karar verilmesi gerektiği belirtildi. Kararda, TTK'nun 4, 5 ve 1472. maddelerine de değinildi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın görevsizlik nedeniyle reddine dair verilen hükmün süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkili şirkete kaskolu olan aracın davalı idarenin %100 yol kusuru nedeniyle kaza yaptığını, araç hasarı nedeniyle sigortalısına 14.852,00 TL ödeme yapıldığını belirterek ödenen bedelinin 20/07/2011 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin davanın kısmen kabulüne ilişkin kararı, Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 06/02/2020 tarihli 2017/4545 esas 2020/841 karar sayılı ilamı ile bozulmuş, bozmadan sonra mahkemece, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun dayanağını 5235 sayılı Kanun'un 7. maddesinden alan, 01/09/2021 tarih ve 31535 sayılı Resmi Gazete'de yayınlan 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı gerekçe gösterilerek, davanın ticari dava olduğundan bahisle mahkemenin görevsiz olduğuna karar verilmiş, hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
Davacı ..., eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, TTK'nun "Halefiyet" başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; "sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder" hükmüne yer verilmiştir.
Bu durumda, davacının sigortalısının tacir olmadığı ve davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Kaldı ki, davanın açıldığı tarih 29.12.2011 olup, açılan bu davaya dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu uygulanacaktır. Dava tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanunu'na göre asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki görev değil iş bölümü ilişkisidir (TTK'nun 4 ve 5.maddeleri). Buna göre görev konusunun resen ele alınması mümkün olmayıp taraflarca iş bölümü itirazı olarak ileri sürülmesi gereklidir.
İş bölümü itirazının ise yalnız ilk itiraz olarak ileri sürülebileceği hususu TTK.'nun 5. ve HUMK.'nun 187. maddelerinde düzenlenmiştir. İlk itiraz olarak ileri sürülmeyen işbölümü itirazının mahkemece kabul edilmemesi gerekir.
Somut olayda, eldeki dava ticari dava olmadığı gibi, davalı tarafından usulüne uygun ve süresi içinde ileri sürülmüş bir iş bölümü ilk itirazı olmadığı da gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi doğru olmayıp, işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 02/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.