10. Hukuk Dairesi 2016/8721 E. , 2016/10891 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi İş Mahkemesi
Davacı, 506 sayılı Kanun kapsamında kalan sigortalılığı üzerinden yaşlılık aylığı bağlanmasını talep etmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Davacı, Kuruma 20.04.2011 varide tarihli Tahsis Talebini içerir dilekçesi ile müracaat ederek, kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını talep etmiştir.
506 sayılı Kanunun Geçici 81-1/B-e maddesinde 23.05.2002 tarihi itibariyle “Sigortalılık süresi 14 (dahil) yıldan fazla, 15 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 44 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 17 yıl (dahil) dan fazla, 18 yıl 6 aydan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 48 yaşını doldurmaları ve en az 5225 gün... Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler.” hükmü öngörülmüştür.
Sigortalılık başlangıcının 09.01.1984 tarihinde yapıldığı da gözetilerek, davacının aylık bağlanmasına kararı verilen 01.05.2011 tarihi itibariyle 27 yılı aşkın sigortalılık süresinin, 506 sayılı Kanuna göre 5886 gün ödenmiş priminin bulunduğu, 54 yaşını doldurmuş olduğu ve sadece 506 sayılı Kanun hükümlerin tabi prim gün sayısı dikkate alınarak aylık bağlanmasını talep ettiği gözetildiğinde, 506 Sayılı Kanunun Geçici 81-1/B-e maddesinde öngörülen yaşlılık aylığı bağlanma koşullarını taşıdığı anlaşılmakta olup, Mahkemece 20.04.2011 tarihli tahsis talebini takip eden ay başı olan 01.05.2011 tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi yerinde ise de, hükümde davacıya hangi kanun maddesine istinaden yaşlılık aylığı bağlandığının infaza elverişli şekilde gösterilmemiş olması,
3-) 5510 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca davacının biriken yaşlılık aylıklarının ödenmesine karar verilirken faiz başlangıç tarihinin belirlenmesinde, tahsis talebinin reddedildiği 26.05.2011 tarihini takip eden ay başı dikkate alınarak, Kurumun 01.06.2011 tarihinden itibaren faiz alacağı ile sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde aylıkların ödenmesi gereken tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollaması ile Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının birinci bendinin tamamen silinerek, yerine,
“Davacının davasının kabulüne,
Davacıya tahsis talebinde bulunduğu 20.04.2011 tarihini takip eden aybaşı olan 01.05.2011 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasanın Geçici 81-1/B-e maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin ve 5510 sayılı Yasanın 42. maddesi uyarınca davacının hak ettiği aylıkların 01.06.2011 tarihi başlangıç kabul edilerek her bir aylık için aylığa hak kazanılan tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine,” cümlesinin yazılmasına ve hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.