8. Hukuk Dairesi 2012/5003 E. , 2012/8803 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali tescil ve elatmanın önlenmesi
Davacı-karşı davalı ... ile davalı-karşı davacı Hazine ve davalı DSİ Genel Müdürlüğü aralarındaki tapu iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi davasının reddine dair Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28.04.2011 gün ve 632/240 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı-karşı davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi ise davalı-karşı davacı Hazine vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı birleşen dosyada davalı vekili Avukat ... ve karşı taraftan davalı birleşen dosyada davacı Hazine vekili Avukat Buket Çağlar geldiler. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, mirasen intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle dava dilekçesinde mevkii ve sınırları belirtilen taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Belediye Başkanlığı, yargılama oturumlarına katılmamış, cevap ve delil bildirmemiştir.
Birleştirilen dava dosyasında; davacı Hazine vekili, dava konusu taşınmaza davalı ...’in elatmasının önlenmesine, boş olarak Hazineye teslimine, bu yerin Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiş, davalı vekili ise davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, asıl davanın kabulüne, teknik bilirkişinin 12.07.2004 günlü krokili raporunda A ve B harfleri ile gösterilen toplam 23767,74 m2 yerin davacı adına tapuya tesciline, birleştirilen davanın reddine ilişkin hüküm, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairenin 22.05.2006 tarih 2006/2510 Esas 2006/3520 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, hüküm davacı-birleşen dosyanın davalısı ... vekili ile davalı-birleşen dosyanın davacısı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava tapuya tescil, birleştirilen dava ise elatmanın önlenmesi ve tescil isteğine ilişkindir.
Dairenin bozma ilamında kısaca, dava konusu taşınmazın davacıya miras bırakan babası ...’ten kaldığının yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından ifade edildiği, taksim hakkında da bir açıklama yapılmadığı, davacının miras bırakanına ait mirasçılık belgesinin getirtilerek ölüm tarihi itibariyle tereke elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan davacıdan başka mirasçı bulunması halinde mirasçılardan birinin taşınmazın tamamının, bölünebilir bir parçasının veya belli bir payının adına tescilini isteyemeyeceğini, bu şekilde açılmış bir davaya diğer mirasçıların katılmalarının sağlanması, muvafakatlarının alınması ya da miras ortaklığına bir temsilci tayini suretiyle davanın yürütülmesinin de mümkün olamayacağının gözönünde tutulması, diğer yandan dava konusu yerin hangi tarihte ve nedenle tespit dışı bırakıldığının Kadastro Müdürlüğünden sorularak açıklığa kavuşturulması, davaya sınırdan geçen DSİ kanalı nedeniyle DSİ Genel Müdürlüğünün dahil edilmesi ve mahallinde yerel, teknik ve jeolog bilirkişi kurulu aracılığı ile keşif yapılarak yapılan ıslah çalışmalarının Deliçay Deresi yatağında daralma meydana getirip getirmediğinin belirlenmesi gerektiği açıklanmıştır.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre davacı-birleşen dosyada davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı-birleşen dosyada davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Mersin Kadastro Müdürlüğü tarafından, dava konusu yerin 1962 yılında yapılan tapulama çalışmalarında “dere yatağı” niteliğiyle tespit dışı bırakıldığı bildirilmiştir. Bu nitelikle tespit dışı bırakılan bir yer kural olarak; TMK.nun 715 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddelerinde düzenlenen Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden sayılır. Böyle bir yerin zamanaşımı yoluyla kazanılması ve özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline karar verilebilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesindeki koşullar altında imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirilmiş olması ve bu olgunun tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar kazanma koşullarının geçmiş olması gerekir. Mahallinde yapılan keşifler sonunda alınan beyanlar; jeolog uzman bilirkişi raporları ve DSİ Genel Müdürlüğünün dava konusu yerin durumu ile ilgili bilgiler içeren 31.03.2008 tarihli yazı cevabı ile dosya kapsamına göre dava konusu yerin Deliçay Deresi yatağı olduğu, Deliçay Deresi ile ilgili DSİ tarafından kısmen ıslah çalışmaları yapılmış ise de dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde herhangi bir ıslah çalışması yapılmadığı, sınırda makine ile dere çakıllarının yığılması ile oluşturulan yapay bir set bulunduğu, taşınmazın toprak yapısının taşkın malzemeden oluştuğu, sonradan dere yatağının çekilmesi ile meydana geldiği anlaşılmakta olup bu nedenle henüz imar ihyasının tamamlanmış olduğundan ve dere yatağı niteliğinden kurtulduğundan söz edilemez. Belirlenen bu nitelik karşısında TMK.nun 715. maddesi kapsamında kalan ve aynı Kanunun 999. maddesi uyarınca tapuya tescili ve özel mülkiyete konu yapılması mümkün olmayan dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuya tescilini içeren isteğinin reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı-birleşen davada davalı ... vekili ile davalı-birleşen dosyanın davacısı Hazine vekilinin tescil isteği ile ilgili temyiz itirazlarının reddiyle her iki dava ile ilgili esasların ONANMASINA,
Ancak, birleşen dosyada davacı Hazine vekili tarafından ayrıca dava konusu taşınmaza birleşen dosyanın davalısı ... tarafından müdahale edildiği açıklanarak elatmasının önlenmesi de istenmiştir. Yukarıdaki açıklamalar karşısında TMK.nun 715, 999 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/C maddesi kapsamında kalan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve özel mülkiyete konu olabilecek biçimde tapuya tescili mümkün olmayan yerlere vaki tecavüz durumunda Hazine tarafından elatmanın önlenmesine ilişkin dava açılması ve tecavüzün tesbiti halinde mütecavizin elatmasının önlenmesine karar verilmesi gerektiğinde duraksamamak gerekir. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu belirlenen dava konusu taşınmazın tapuya tescilinin mümkün olmadığının belirlenmesi Hazinenin elatmanın önlenmesi talebinde bulunmasını engellemez. Bu nedenle dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan beyanlar ve bilirkişi raporları karşısında dere yatağı niteliğinden kurtulmadığı belirlenen dava konusu taşınmaza birleşen dosyanın davalısı ... tarafından ağaç dikmek, bahçe olarak kullanmak şeklindeki müdahale edildiği tesbit edildiğine göre birleşen dosyada davacı Hazinenin elatmanın önlenmesine ilişkin isteğinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde bu isteğin de reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu durumda elatmanın önlenmesi davası ile ilgili kendisini yargılama oturumlarında vekille temsil eden Hazine lehine vekalet ücreti takdiri gerekeceğinin de dikkate alınması gerekir.
Davalı-birleşen dosyanın davacısı Hazine vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde bulunduğundan kabulü ile usul ve yasaya aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün birleşen dosyadaki elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin davacı-karşı davalı ..."ten alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan Hazineye verilmesine ve HUMK.nun 388/4 (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/1 maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve aşağıda dökümü yazılı ..."e ait 21,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 09.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.