10. Hukuk Dairesi 2016/5933 E. , 2016/10801 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 27.05.1986 tarihinin sigorta başlangıcı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1)Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Kanun’un geçici 7/1’inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulan mülga 506 sayılı Kanun’un 79 ve 108’inci maddeleri olup, tespiti istenen dönemde 05.07.1977 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2089 sayılı Çırak, Kalfa ve Ustalık Kanunu yürürlükte olduğundan uyuşmazlığın bu kanun hükümleri ile 506 sayılı Kanunun 2 ve 3’üncü maddelerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Olağan olarak sigortalılık niteliği, 506 sayılı Kanun’un 2’nci maddesine göre hizmet akdinin kurulması ve 6’ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. 506 sayılı Yasa’nın 3. maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. Uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan ve 05.07.1977 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2089 sayılı Çırak Kalfa ve Ustalık Yasasının 4’üncü maddesi çırağı , “Bu kanuna tabi bir sanatı, o sanat için düzenlenen teorik ve pratik öğrenim programına göre o iş yerinde öğrenmek amacı ile bir çıraklık sözleşmesi ile bir işyeri sahibinin hizmetine giren kimse...” olarak tanımlamıştır. Kanunun 5’inci maddesine göre çırak olabilmek için 12 yaşından küçük, 18 yaşından büyük olmamak gerekir. Kanun"un 16. maddesinde ise, işyeri sahibi veya temsilcisinin çırak adayını çalıştırmağa başlamadan önce velisi veya kanuni mümessili ile üç örnek yazılı bir çıraklık sözleşmesi yapmağa mecbur olduğu, 20 maddesinde, sözleşmenin bir örneğinin Mahalli Çıraklık Eğitim Komitesine, derneğe kayıtlı ise ilgili derneğe veya odaya vermek ve sicil numarasını alarak sözleşmeye yazmak zorunda olduğu öngörülmüştür. Diğer taraftan bir kişiye çırak denilebilmesi için, o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir. Yani, taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile davacının belirtilen tarihte çırak olup-olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılarak karar verilmelidir. Kişi işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.
Görüldüğü üzere, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Kanun"un 3/II-B bendine göre; özel kanunda nitelikleri belirtilen çıraklar, çıraklık devresi sayılan süre içerisinde malullük yaşlılık, ölüm sigortaları hükümlerine tabi olamazlar ve bu hükmün sonucu belirtilen sürelerin sözü edilen Kanun"un 108. maddesinde belirtilen sigortalılık başlangıcı olarak kabul edilemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 02.07.2003 gün ve 2003/21-464 E. 2003/444 K. sayılı kararı).
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; 14.10.1969 doğumlu davacının 27.05.1986 tarihli davalı işyerinden verilmiş ilk işe giriş bildirgesinin 20.06.1986 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal ettiği, işe giriş bildirgesi üzerinde ‘çırak’ ünvanı bulunduğu, davacının velisi tarafından ve davalı işyerince imzalı 27.05.1986 tarihli çıraklık sözleşmesinin bulunması, davalı işyeri 1986/2. Dönem bordrolarında davacının adının bulunmadığı hususları dikkate alınarak 27.05.1986 tarihi sigortalılık başlangıcına esas alınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2)Kabule göre de, 506 sayılı Kanunun 60/G maddesi; malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları uygulanmasında 18 yaşından önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olanların sigortalılık sürelerinin 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edileceği ancak bu tarihten önceki sürelerin prim ödeme gün sayısına dâhil edileceği hükmünü içermekte olup, aynı Kanunun Geçici 54.maddesi kapsamında 01.04.1981 tarihinden önce malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tescili bulunmayan ve 14.10.1969 doğumlu olan davacı sigortalının; sigortalılık başlangıcı olarak 18 yaşını ikmal ettiği tarihin esas alınması gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Açıklanan, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 28.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.