15. Hukuk Dairesi 2019/3985 E. , 2020/1874 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :...Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :... 2. Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, işin eksik ve ayıplı yapılması nedeniyle nakit ve mazleme bedeli olarak fazladan yapılan ödemenin istirdadı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesinin davanın 9.351,00 TL üzerinden kısmen kabulüne dair verilen ilk kararına karşı, davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüyle HMK’nın 353/(1)-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesinden sonra, ilk derece mahkemesince yapılan yeniden inceleme sonucunda davanın 80.878,09 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiş, davalının istinaf başvurusu İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nce esastan reddedilmiş, bu kararına karşı yine davalı tarafça temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp bir isabetsizlik bulunmaksızın karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Davalı yüklenici 09.10.2013 tarihli sözleşme ile davacıya ait otelde sözleşmede belirtilen işlerin yapımını üstlenmiştir. Sözleşmenin, bedeli ve ödeme başlıklı bölümüne göre sözleşme kapsamındaki tüm işler anahtar teslimi götürü bedelli olup, toplam bedel 230.000,00 TL’dir. Sözleşmenin ikinci sayfasında inşaatlarda kullanılacak ve Alize İnşaat Markette (davalıya ait işletme) bulunan ya da Alize İnşaat Market olanakları ile tedarik edilebilecek her çeşit malzemenin faturalarının Alize Otel (davalıya ait) için kesileceği, bu malzemelerin fiyatlandırılmasında Alize İnşaat Market’in minimum kâr marjı ile özel bir indirim yapacağı, diğer malzemelerin de davalının uygun bulduğu yerlerden temin edilerek faturaların davalıya ait sözleşme konusu tadilat yapılacak Alize Otel İçin kesileceği kararlaştırılmıştır.
Sözleşmede malzelemelerin davalının inşaat malzemesi satan işletmesinden temin edileceği ve başka yerden temin edilecek malzemelerin de tadilatta kullanılacağı kabul edildiğinden, davacı kendi işletmesinden verdiği ve başka bir işletmeden temin edip bedelini kendisinin ödediği malzeme bedellerini davalı yükleniciye yaptığı iş bedeli ödemesine dahil etmekte haklıdır. Bölge adliye mahkemesinin ilk kararından sonra ilk derece mahkemesince yapılan inceleme sonucu bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 08.06.2017 havale tarihli ek raporda davacı tarafından dosya içerisinde sunulan faturalarda yazılı malzeme bedeli tadilatta kullanıldığı ve bedelleri toplamının 71.527,09 TL olduğu hesaplanmış ise de; yanlar arasındaki sözleşme 09.10.2013 tarihli olduğu, bu tarihten önce taraflar arasında akdî ilişki olup, sözleşme tarihinden önceki faturalarda yazılı ve davalı tarafça kabul edilmeyen malzemelerin temin edilerek davalıya verildiği yasal delillerle kanıtlanmadığından sözleşmeden önceki tarihi taşıyan faturalardaki malzemelerin davalıya teslim edildiğinin kabulü ve bu fatura bedellerinin davacı ödemesine katılması mümkün değildir.
Yanlar arasındaki sözleşme götürü bedelli olduğundan yüklenicinin bu sözleşmeyi kısmen ifa etmesi halinde hak ettiği iş bedeli ya da iş sahibinin fazla ödemesi olup olmadığının, sözleşme ile üstlenilen işin tamamına göre eksik ve kusurlar dikkate alınıp düşülmek suretiyle gerçekleştirilen iş ve imalâtın fiziki oranının tespit, bu oranın götürü bedele uygulanarak hak edilen bedelin hesaplanıp kanıtlanan ödemeler düşülmek suretiyle belirlenmesi gerekir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 30.09.2013 gün 2012/6574 Esas, 2013/5286 Karar; 22.06.2017 gün 2016/631 Esas, 2017/2693 Karar sayılı ilamları). Bölge adliye mahkemesinin ilk kararı kaldırıp dosyayı göndermesinden sonra ilk derece mahkemesince fiziki oran yöntemine göre hesaplama yapmak üzere bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış ise de; bilirkişi kurulu tespit dosyasında alınıp hangi tarih, nasıl ve hangi fiyatlar esas alınarak düzenlendiği belirtilmeyen tesbit bilirkişisi raporundaki imalât bedelinin götürü bedele oranı bulunarak hesaplama yapıldığı ve bu haliyle yapılan hesaplama gerçek anlamda fiziki oran belirlemesi olmadığından alınan ek raporun hükme esas alınması mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece yeniden seçilecek konusunda uzman teknik bilirkişiden dosyadaki mevcut delil, tutanak, belgeler ve önceki raporlarda gerçekleştirildiği belirlenen imalâtların cins, sayı ve metrajlarını gözönünde tutarak, taraflar arasında imzalanan ve yapılacak işler gösterilen 30.09.2013 tarihli sözleşmede davalı yüklenicinin üstlendiği işlerin tamamına göre, eksik bıraktığı işler ile ayıplı yaptığı iş ve imalâtları gözetip yapılan işlere katmamak suretiyle gerçekleştirilen imalâtın fiziki oranı ve bu oranın 230.000,00 TL götürü sözleşme bedeline uygulamak suretiyle davalının sözleşme nedeniyle hak ettiği iş bedeli ile davacının ibraz ettiği faturalar ve hesap ekstresinde gösterilen malzeme faturalarından sözleşme tarihinden sonra olanların tarih ve meblağları ile bu şekilde davacının ödemesine katabileceği malzeme bedeli konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alındıktan sonra hesaplanan yüklenicinin hak ettiği iş-imalât bedelinden davacının ödemesine katabileceği hesaplanacak malzeme bedeli ve davalının kabul ettiği 120.000,00 TL ödeme düşüldükten sonra varsa davacının fazla ödemesinin istirdadına karar verilmesi gerekir.
Bu hususlar üzerinde durulmadan bölge adliye mahkemesinin ilk kararına göre dahi inceleme yapmayan bilirkişi raporuna bağlı kalınarak davanın yazılı miktarda kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 2017/1761 Esas, 2019/1134 Karar sayılı kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün davalı yararına BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 25.06.2020 gününde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.